LEVHA: 14 Haziran 2016… Üstadı, çok canlı bir şekilde görüyorum; çok neşeli bir şekilde, el kol hareketleriyle Kumandanımızı anlatıyor. “Bizim Salih gençken, sırtüstü yatmış, benim şiirimi okuyordu!” diyor. Üstad’ı vefat edince, mezara indirenler arasında, Abdullah amcam da vardı, hattâ o sırada cebinden 40 bin lira para yere düşmüş, anlatırdı; rüyâda onu da hatırlıyorum. Üstad, uyanınca unuttuğum şiirini okuyan Kumandanımız’ın, şiir bitince “Ben takvayım!” dediğini söylerken, çok keyifli ve çocuk gibi bir neş’e içindeydi. (Hatice Ustaosmanoğlu)

*

Bir not: Sultan Birinci Ahmed Han, bir rüyâ görür ve yakınlarından tâbirini ister. Rüya şu: “Avusturya Kralı ile güreş tutmuş ve kendi sırtı yere gelmiş!”… Tâbirciler, onun Avusturya Kralı’na yenileceği şeklinde, sefere çıkmaması yönünde tâbir etmişler. Bunun üzerine, o sırada Üsküdar’da bulunan Azîz Mahmud Hüdaî Hazretleri’ne bir mektub yazarak, içinde rüyâyı yazar ve tâbirini rica eder. Mektub kendisine ulaştığında, Azîz Mahmud Hüdaî Hazretleri, daha mektubu açmadan, elindeki kendi mektubunu Padişah’a eriştirmesi için ulaka teslim eder. Tâbir şöyledir: “Allah Teala, vücutta sırtı, cansız varlıklarda ise toprağı en kuvvetli olarak yarattı. Dolayısiyle iki kuvvet birleşti. Pâdişahımız kâfir Kralı’na karşı galib gelecektir!”

*

ARKA: 302: FORCOJ-Arnavutça, “Kuvvetlendirmek”… Arnavutça, FORCOJ-Pekiştirmek: 302: FORCOJ-Sağlamlaştırmak… FORCOJ-Pekiştirmek: 302: KARA-İbranice, “Olmak, meydana gelmek”… Akad dilinde, NURUM-Nur, parlaklık, ışık: 302: ARKA-İbranice, “Uzatmak”… İbranice, MASAR-Vermek, teslim etmek: 2302: HURBO ŞALHİ MAFRGUTO-Süryanice, “Çöle İnen Nur”… Fransızca, MEMOİRE-Hafıza: 302: WDORDENBOEK-Hollanda dilinde, “Lûgat”… Havsa dili, MASİHİRC-Büyücü: 302: KAÇE-Arnavutça, “Yabanî Gül”. (Nesrin-Yabanî gül. Ağustos gülü. Mısır gülü. Van gülü: 370: Rasaf-Kaldırımlar. Kaldırım taşları… Yevmiye: “Kaldırımlar şiirini, bir nevi kaldırım çocuğu gibi anlıyorlar. O yatağında kıvranan entellektüelin şiiridir!”… Levha: 4 Ocak 1985… Üstadım’ın “Kaldırımlar” şiirinin, “Biri benim, biri de serseri kaldırımlar!” mısraı ile uğraşıyorum… Bu sırada Teyzem Adile Güleray, güleryüzle elindeki kağıtlar üstünde hesab yapıyor… Biri benim: 314: Şuhud-Görme. Şâhid olmak. Müşahede etmek… Harika: 314: Tışe-Çocuk… Biri de serseri kaldırımlar: 1371: Sarraf-Kuyumcu, cevherci, sarfeden, para işleriyle uğraşan… Müşaheke-Benzemek: 1371: Mehdi Mirzabeyoğlu… Biri benim, biri de serseri kaldırımlar: 1685= 686: Hacegân… “Kaldırımlar” şiirinden, dilime pelesenk ettiği, Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır: 1646: Remto-Süryanice, “Solucan”… Süryanice, Şuşo-Solucan. Yere sızan yağmur damlası. Rahmet. Miyan kökü, beyin kökü: 612: Derviş Muhammed)

*

NEŞİDE-Şiir, manzume. Yüksek sesle okunan şiir: 369: KASTAR-Becerikli, maharetli kimse. Paranın sahtesini çekip çıkaran kimse. “Para: Kültür, irfan”… RAK’-Kaftana yama vurma: 1369: MAHMUD USTAOSMANOĞLU-Nakşî Şeyhî… NEŞD-Yüksek yerde düz yer olmak. Kaybolan şeyi aramak. Bir şeyi gereği gibi bilmek: 1354: MAHZUMOĞULLARI. (Halid bin Velid Hazretleri’nin mensubu olduğu, Kureyş’in bir kolu)

*

 “Salih gençken, ben takvayım!” diyordu… BİRR-Temizlik. Takva. İn’am ve ihsan. Koyunu,  sevk etmek. Gönül. Kalb. Tilki yavrusu: 202: BERR-Allah’ın “Kullarına ihtiyaçlarını veren” mânâsında güzel isimlerinden biri”… BERR-Va’dinde sadık. Muhsin. Keremkâr. Sıdk. Susuz, kuru yerler. Toprak, yeryüzü. “Sad harfi’nin menzilini hatırla”:1201= 202: TEŞEBBÜS-Sağlam bir niyetle, bir işe başlamak… TAKVA-Amel-i salih. İttika, uymak. Vicdan: 516: İ’timad-Güvenerek bağlanmak, emniyet etmek… TEVSİM-İsimlendirme. “İsimlendirilme”: 1516: HEME OST-Hepsi odur. “Büyük Doğu”… Süryanice, TAMYON-Hazine: 516: TAYOYUTO MQABLUNO FETNO-Süryanice, “İslâma muhatab anlayış”… Üstadım’ın, gençliğinde yazdığı ve devamını getirmediği, benim şiirde tasarrufuma aldığım ve bütün İBDA külliyatına şamil, hususen “Ölüm Odası”ında apaçık olan, üç mısra: “Kelimenin üstünde / Cümlelerin altında / Benim büyük meselem”… BİRİNCİ Mısra: 1691: SALİH-Karayılan. “Kendisinde Fütuhî hikmet tecelli eden Peygamber’in ismi”… İLHAN-Hükümdar: 692: ASYA ZCURTO-Süryanice, “Anadolu”… İKİNCİ Mısra. “Derinlik”: 818: MÜŞAHEDETULLAH-Allah’ın kulunda nazar ettiği yer. “Vicdan”… ÜÇÜNCÜ Mısra: 207: BADİR-Hemen yapmak isteyen. Birdenbire vuku bulan. Dolunay. Büyümüş çocuk. Olgun meyve. A’fi… Kıpçak dilinde, GÖR-Mezar. Kabir. “Mirzabeyoğlu”: 5206: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü… TOPLAM Ebced: 1817: HATHET-Süryanice, “Cezbetmek”… Süryanice, QARQUFTO MRAYMO QATMUTO-Başyücelik Devleti. (Levha: 7 Şubat 2009… Yüzünü görmediğim, yahut hatırlayamadığım bir ses, Kumandan’ı kastederek, “Devlet’ini kurdu –veya kuracak–, ama 30 yıl yaşayacak!” diyor. Hesab yapıyorum. —Muhammed Topçu… Kısakürek: 1440: Devlet… Ömr: 310: Erkat-Aklı karalı alacalı yılan. Erkam. “Sayı”… Va’de-Bir iş için tâyin edilen zaman. Ecel: 85: Sikke-Damga. Nereye ve kime âit olduğu bilinmesi için vurulan mühür): 1818: ŞRİHUTO B’DİYATESİS ŞUHODO-Süryanice, “İfrat hâlde tecrid”. (Doğru düşünce olmadan, doğru düşünce faaliyeti olmaz)
 

SIRT
(İSTİKBÂL-İBDA’)

 
LEVHA: 1 Temmuz 1999… Hüseyin Yeşilyurt, benim odaya (Metris Cezaevi’nde) geliyor ve “Televizyon’da Üstad’ın kızı konuşuyor; annesi Üstad’ın sırtında ters J harfi şeklinde 4 tane BEN olduğunu söylemiş!” diyor. Ben de “Hangi kızı, Ayşe mi, Zeyneb mi?” diyorum… Ve Üstadım’ın çıplak sırtını düşünüp, ters J’nin nasıl olabileceğini hayâl ediyorum. Hüseyin bana bakarken, ben de Ali Osman’a bir şey anlatıyordum, o da ayakta dinliyordu!

*

ZAHR-Sırt. “Zâhir”. (Zı harfi, Allah’ın Aziz ismi, Madenler mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’z Zabih”e işare eder; Boğazlayan, kesen, kurban kesen, yakınlık’a… Süryanice, Metalun-Madenler: 3525: Seyyid Taha Cizro, Seyyid Fehim Arvasi, Seyyid Abdülhakim Arvasi “Üçışık”, Necib Fazıl Kısakürek, Salih Mirzabeyoğlu… Sene 1999’a dikkat, Zı harfinin HMD’da karşısına gelen Rum Sûresi 41. âyet’ten - “Meâli: Karada ve denizde fesad zuhur etti”; insanların elleriyle çıkan karışıklık ve zulmün, Allah’a itaatsizliğin neticesi olduğunun ikazı: 1851: Ruhamî-Mermerden yapılmış. “Abdülhakîm Koltuğu hatırda”… Dain-Maden. Doğruluk. Asıl: 851: Temhiz-Doğum ağrısı çeken… İnkaz-Kurtarma, kurtarılma; halâs etme: 1851: İstiksar-Kısma. Bir şeyin kısaltılmasını isteme. Te harfi, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı, kısaltıcı, özleştirici” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden “Kalb” ile ilgilidir): 105: MÜHELLİL-Tehlil eden. “Lâ ilâhe illallah”ı devamlı tekrar eden… MÜNHİ-Haberci. Haber getiren. (Süryanice, Şliho-Haberci: 354: Harflerin ebced toplamı… Yabuldrak-Kırgız dilinde, “Yaprak”: 354: Mahzumoğulları… Süryanice, Malağo-Haberci: 1078: Hakîm… Tabobo-Haberci: 1417: Necib Fazıl Kısakürek… Süryanice, Şvolo-Hadise: 354: Fresto Malyo Bustono-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı” demek): 105: SEHM-Korku, dehşet. Hazine geliri. Yay, Kusto. Ok. Hisse, nasib… AL-İ ABA: 105: SİME-Damga, alâmet, nişan… Süryanice, HAFYO-Gizli: 1105: GAZYUNO CUNDONO-Süryanice, “Ölüm Odası”.

*

ŞAME-Benek, ben. Kadın başörtüsü. (Haya-Hicab, başörtüsü, utanma, edeb: 20: Kef harfinin ebcedi - Allah’ın Şekür ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden Nesre ile ilgilidir. “Abdülhakîm Koltuğu hatırda”... Hadî-Doğruyu gösterici. “Esma-i Hüsna’dandır”: 20: Vedud-“Mü’min kulunu seven” mânâsında, Esma-i Hüsna’dandır… Vatıd-Sâbit: 20: Bahzec-Sığır buzağısı… Buzağı-Sığır yavrusu: 918: Salih İzzet Mirzabeyoğlu… Haya-Yağmur. Rahmet. Ucuzluk: 19: Taha’-Döşenmiş ve yayılmış yer. Bir nebat cinsi. “Çeçek, çiçek, zâhir olmuş, vücutta siyah benek, ben”… Darih-Kabir. Mezar: 1018= 19: Bath-Serilip yere yatan adamın boyu. Yüz üzerine düşme. İçinde kum ve çakıl taşları olan geniş su akıntısı… İcâd-Vücuda getirmek. Yeni ve benzersiz birşey bulma. Kemer. Köprü. İbda’: 19: Dehy-Kişinin fikir ve ferasetinin doğru olması): 346: FRUŞ-Süryanice, “Suret”. (Ha harfi, Allah’ın Hakîm ismi, Şekil-Suret mertebesi, Kamer menzillerinden “Nahye”… Arnavutça, Kraj-Nahiye: 308: Arvasi)… ALBAY SABRİ: 3346: TARTACESRO BCİRO NOS-O METTAMRONUTO MBADQONUTO-Süryanice, “Oniki sığır yavrusundan biri, mucize beyanıdır”.

*

İSTİKBAL İSLÂMINDIR: 1980: MDİTO KUTOBO-Süryanice, “Medine Yazarı”… HÜSEYİN YEŞİLYURT: 95: SAD-Yüz sayısı. “Sad harfi, Allah’ın Mümit-Ölümü yaratan ismi, Toprak mertebesi ile ilgilidir”… LEVHA: 9 Kasım 1989… (…) 50-60 yaşlarında birkaç kadın ve erkek ile, bir-iki genç… Gayet sade ve temiz kılıklı öğretmenler… Yaşlı bir hanım, “Hah! İşte geliyor bizim Yeşil Medine’nin yeşil Yazarı!” diye, 30 yaşlarında bir Hanım’a, ben akrabasını tanıtıyor… Bana öyle hitab eden Hanım’ın ismi Merve… Beni bekliyorlarmış, tam giderken karşılaşmışlar… MERVE-Mekke’de bir tepenin ismi olup, hacılar Merve ve Safa arasında 7 defa gidip gelirler. Bu haccın rükünlerindendir. Sözkonusu gidip gelmeye “Sa’y” denir. (Merv-Bir cins güzel koku: 246: Remz-İşaret. İşaretle anlatmak. Güç anlaşılır. Gizli ve kapalı söyleme… Mervî-Rivayet edilen, anlatılan, nakledilen: 256: Mutarrız-Damga vuran… Ilgarcı-Akıncı: 1255= 256: Muharebe… Rumî-Anadolu. Batı: 256: El-Cezire-Mezopotamya): 251: EREN-Ermiş. Veli… Süryanice, KARTO D’HİYUTO-Kimlik kartı. “Hüviyet cüzdanı. Kafa Kâğıdı”: 1251: TECESSÜM-Cisim şekline girmek. Maddeleşmek. Göz önüne gelmek

*

JE: ZE: 7… ZE harfi, Allah’ın Hayy ismi Hava mertebesi, Kamer menzillerinden “Zu-Sahib” ile ilgilidir: 7: SÂBI’-Yedi. Yedinci. “Çocuk”. (Mevlâna Halid + Seyyid Abdullah + Seyyid Taha + Seyyid Fehîm Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… Halidî Azamet bahsini hatırlayınız!)… EBEDD-Gövdeli, iri cüsseli kimse: 7: EBED-Ebedilik. “Halid, sonsuzluk. Halide, Halid’in müennesi”. (Üstadım’ın Çile şiirinden: Biricik meselem, sonsuza varmak)… CEDD-Dede. Büyüklük, azimlik. Kat’edip geçmek. Tali’li olmak. Kesmek, derinleşmek. “Ezel. Çile şiirinde; Atlas sedirinde mavera dede”: 1006= 7: RAZZE-Ezen, ezici. “Kahhar; her şeyin, önünde ezildiği, silindiği”.

*

ZE harfinin en büyük ebcedi: 2137: HAFIZ ŞİRAZİ’nin Bir Mısraı-Sürah-i mikeşem pinhan-u merdum ingarend. “Ben gizli gizli şarab sürahisini taşıyorum, elâlem bunu defter sanıyor. (Defter, Farsça’da “Divan-Şiirlerin toplandığı kitab, büyük işlere bakanların meclisi” demek. Devan: Hızlı yürüyen, koşan… Üstadım’ın “İkimizin şiirleri” o dediklerinden: Hakikat değişiyor daha bitmeden cümle / Koşuyorum yetişmek için bütün gücümle)… BESMELE-Allah’ın herşey üzerindeki tuğrası, Rahman ve Rahîm”. (Süryanice Baş’me D’moryo: 614: Büyük Doğu Takdim“i”… Baş’me D’moryo-Bismillah: 1613: Kaptan Kusto Müslüman-Takdim ediliş yazım): 137: ME’MUN-Emin. Mahfuz. Korkusuz. Emniyet verilmiş. Sağlam… Süryanice, MLE ZABNO-Zaman: 1137: MEKTUBAT-I RABBANİYE… Süryanice, QSUSO-Kurt. Tazı. (Ebu Halid: Kurt. Köpek. Tilki. İz süren. Tabirci): 1137: MİSHEL-Dil, lisân. Eğe, töprü. Ziynet verecek nesne. Dizgin. Yabanî eşek. Uzun zaman… KALAH-Diş sarılığı. Hapishâne. Gizleyen, hamil: 138: HALAK-Halkalar. (Tıla-i On Süvarî: “Mehdi’yi Hamil On Süvari” hatırda)… Süryanice, BOSİS-Temel: 2136= 138: SÜLEYMAN MAHZUMOĞULLARI-Süleyman bin Hâlid… SEMBOL: 1138: MDİTO SORUTO-Süryanice, “Medine Yazarı”.

*

Süryanice, ZAY-Z harfi. 18: PİÇ-PA-Yengeç. (Hemze, Allah’ın Mübdi’ ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Nath”; Yengeç ve Tos vuran, başvuran hayvan ile ilgilidir)… Aynı ebcedle CEVZA: İkizler Burcu. Güneş Mayıs ayında bu Burca girer. (Hadîs: Allah indinde kulların en sevgilisi, Güneş, Ay ve gölgeleridir; Allah’ın zikrini yapmak için gözetenlerdir)… Süryanice, ZAYN-Ze harfi: 68: ITNABE-Gölgelik. “Mürid”… NATH-Tos vuran, başvuran hayvan. (Zal harfi-Allah’ın Müzill ismi, Hayvanlar mertebesi, “Sa’du’l Suud” menziline işaret eder; derece almak, mübarek, mübarek yıldızlara, imanlıların ruhlarına. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’ne göre ebcedi: 732: Abdülhakîm Koltuğu… Mehdî Muhammed Şuuru: 1732: Teferruat şuuru… Yevmiye: Bazı detay görünen şeyler vardır ki, birden patlayıverir. Parça bütünün habercisidir!)
 

“İÇYÜZ İSMİM”

 
YEVMİYE: Efendi Hazretleri’nin yakınlarından Sabri Bey hastaymış… Aşkımın hedefi… Ne olacağı bilinmez ama, insan birkaç mevsim daha yaşamasını istiyor. Çok iyi rüyâ tâbir eder, korkunç! Rüyâmı anlattım: Bir imâmın arkasında namaz kılıyorum… Bu kadar! “Efendi Hazretleri seni Ehl-i Beyt’i kabul ediyor!” dedi. Yâni “en yakını”… Kimseye anlatma! (Mesele rüyanın anlatılıp anlatılmamasında değil, “Kimseye anlatma”nın bana âit bir hususiyeti)… Yüzü mahçub bir renk içinde: “Tek kelimemin bile boşa gitmediğine inanıyorum!”… Esrarlı ve ısrarlı bir sesle: “Keyfiyetleri Allah’a havale ediniz!”… Israrla üzerinde durması dikkatimi çeken, “dil” bahsini “Ruh ve ruhî roman” olarak görüşümün bütün inceliklerini kapsayan sözü: Bir rüyâ gördüm. Efendi Hazretleri’nin yüzünde BEN vardı. Telefonla sordum; öyle… Ben sağlığında BEN olduğuna hiç dikkat etmemiştim, hiç hatırlamıyorum BEN olduğunu!

*

İMAM-Öne geçmek, delil ve rehber. Hâkim, reis. Devlet reisi: 82: DÜZİNE-Oniki parçadan ibaret takım… MÜEVVİL-Rüyâ tâbir eden. Başka mânâ veren. (Rüyâ tâbir etmek: 1673: Mehdî Derviş Muhammed): 82: NAİL-Muradına eren, ele geçiren. Erişmiş. Ermiş… MÜEVVEL-Tevil edilmiş. Zâhirî mânâdan başka mânâ verilmiş. Tefsir edilmiş olan. Tâbir edilmiş. (Takdim yazım: Kaptan Kusto Müslüman): 1082: MEHDÎ SALİH MİRZABEYOĞLU

*

ŞAMAT-Vücuttaki benler, benekler: 4741: DERVİŞ MUHAMMED-442. “En büyük ebcedle”… KATMER-Bir şeyin kat kat olması. Çok yapraklı. (Muhammes-Beşli. Beş katlı: 740: Mütefekkir… Süryanice, Methonoyo-Mesafeli. “Rabıtalı”: 1528: Seyyid Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasi + Seyyid Abdülhakim Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu): 741: MİKRAT-Su mecrası; her taraftan gelen yağmur suyu orada toplanır. Büyük havuz. Büyük çanak… MÜTTEHAZ-İttihaz edilen. Kabul olunan. Yürürlükte olan. Alınan: 1740: MÜTTEHİZ-Alan. İttihaz eden. Kabul eden. Nefsine alıp kabul eden. (Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983:  İzzet Erdiş)… İbranice, ŞATİL-Fide, Fidan: 741: ŞALİT-İbranice, “Hükümdar”… AHSAF-Ak ile kara. Alaca. (Cevn-Kara. Ak: 59: Kulab-Büyük dalga. Göl, büyük havuz. “Sapanca’yı hatırla”… Mühdi-Hediye veren. Hediye gönderen. Hidayete vesile olan. Mürşid. Allah Sevgilisi’nin bir ismi: 59: Mehdî): 741: BET HBUŞTO-Süryanice, “Hapishane. Hapis”. (1999’dan 2014’e kadar, Metris Cezaevi, Kartal Cezaevi, Bolu Cezaevi’nde olmak üzere, 16 sene yatışım hatırlanmalı; ve bana 1984’de verilen mührün, 2014 senesinin son gecesinde tarafımdan farkedilerek, akabinde ilân edilmesi. Tam 30 yıl sonra… Yevmiye: Rüyâ vardır ki, 30 sene sonra gerçek olur!)

*

HÂL-Hususen yüzde ve vücutta olan siyah benek, ben. Dayı. (Ebu Süleyman-Halid bin Velid ve Velid bin Hâlid Hazretleri’nin “Kabadayı” mânâsına gelen namları: 200: AKL-Akıl. İp. Ölüm… Mahzumoğulları, Mirzabeyoğulları’nın geldiği Ebu Süleymanlar’ın kabilesi, Kureyş’in bir kolu: 1354: “Ebu Süleyman” Mehdi Muhammed): 631: ESLAK-Ağaç, şecer… HALÂ-Yaş ot. (Rüya-Ot: 217: Rabıta… İbranice, Ot-Harf: 406: Toğ-Süryanice, “Taç giymek”… Süryanice, Tabeb-Haber verme: 406: İte-Moğolca, “Karga”… Miat-Yüzler, yüz sayıları: 441: Keraker-Karga, kuzgun… Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu): 631: İLÂH-“Sonuna kadar böylece gider” demek… KAFTAN-Ekseriya mükâfat ve taltif olarak giydirilen süslü üstlük elbise. Hil’at: 631: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “En büyük ebcedle”. (Isram-Derviş: 332: Kaptan Kusto… Şekib-Sabır. Tahammül: 332: Mirzabeyoğlu)… HAL-Hususen yüzde ve vücutta olan siyah benek, ben: 631: DERVİŞ MUHAMMED Mirzabeyoğlu. (Tesmiye-İsim verme. İsimlendirme. Besmele çekmek: 515: Kıyadet-Kumandanlık… İspanyolca, Tarjeta de İdentidad-Kimlik kartı: 1435: Derviş Muhammed-442 mührü. “En küçük ebcedle”… İçyüzde, kimlik kartı)
 

VİCDAN
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)

 
Şatranc-ı Urefa’nın 86. Kabı, VİCDAN-Allah’ın kalbte müşahede yeri. İyiyi kötüyü ayıran his. Kendinden geçme, dalma. Duyma, duygu. İnanç. Şuur. Bâtın ile hakkı tanımak. Din. “Asıl, maden”. (HMD’da, Vav harfinin karşısına gelen A’raf Sûresi’nin 180. ayeti’nden: “Meâl: O en güzel isimler yalnızca Allah’a âittir”: 365: Asare-Anber ve misk gibi şeylerin kokusu… Karine-Bilinmeyen bir şeyin anlaşılmasına yarayan ipucu. “Necib Fazıl: Fikir çilesi haysiyetinin müstesna genci”: 365: Mehdî Mirzabeyoğlu): 64: NUH “Aleyhisselâm”. (Nuh kelimesinde tecelli eden hikmet, “Sübbuhî”: Allah’ı herşeyden ifrat hâlde ârî bilen… Sad harfinin HMD’da karşısına gelen Saffat Sûresi’nin 1. Âyeti - “Meâl: Âlemler içinde Nuh’a selâm olsun”. Bu âyet yılanı görüp okununca, onun donup kalmasına sebeb olan. “Allahsız hiçbir şey, varlık yok, herşey donar, silinir şuuru”: 2229: MUSTAFA-Güzide. Has. Seçilmiş.” Allah Sevgilisi’nin bir ismidir”… S.A.A.-Seyyid Abdülhakîm Arvasî. “Varis”: 230: NFK-Necib Fazıl Kısakürek… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş… Nuh’un Gemisi: Büyük Doğu-İbda… Sahib-üz Zaman-Zamanın sahibi. Müceddid. Mehdi-i zaman: 1230: Moğol Mehdî Muhammed)… İNHİVA-Yukarıdan aşağıya düşmek. “Bir meseleyi halletmek”. (Yevmiye: Sinema rejisörlerine kadar bilinir. Böyle bir el düşer, sahibini görmesen de bilirsin. Hazret-i Ali’nin sözüdür: Parça, bütünün habercisi!): 64: MEHDİYYE-Mehdî’ye âit ve müteallik. Hediye, armağan.

*

Süryanice, RECYONO-Vicdan: 276: RU-Kalb, fuad. Kalbte korku arız olacak yer. Zihin ve akıl… MANSUS-Nass ile sabit kılınmış. Âyetle tesbit edilmiş. İzhar ve beyan edilmiş: 1276: GARİSE-Yeni dikilmiş fidan. “İbda’”. (Takdim yazım: Rahman Sûresi 19.-20 ayetleri ve Furkan Sûresi 53. âyet… Felak ve Nas Sûreleri, ilâh) … VERA-Takvanın ileri derecesi. “İfrat hâlde tecrid” : 276 HAT’ARE-Bir hâl üzerine karar etmeyip devamlı değişmek, tekâmül.

*

Süryanice, TİRTO-Vicdan: 1016: TAHA-Bulut. (Seyyid Taha Hazretleri, Büzürgmeniş namıyla hatırda: Cesim, kebir, ulu, reis, kaptan, başkan. Fikirleri değerli. Yüksek fikirli)… BEDİY-Çok âşikar, göze çarpan. Sahrada oturan. “Büyülü”: 16: İYAD- Kuvvetlendirme, takviye etme… LAFZA-Bir tek kelime: 1015= 16: BÜ’BÜ-Hernesnenin aslı. İzzet, kerem. Zeyrek akıllı, zarif kimse. Hakîm. Seyyid. gözbebeği. Çok kıymetli ve değerli şey… Boşnak dilinde, PETSTOGODİSNJİ-Beşyüzyıllık ağaç. Beşyüz yıldır süren gelenek: 2016: SYSTEMATİCAL-İngilizce, “Sistemleştirme”. (Vahdet-i Şühud üzre: Tıla-i On İranî)
 

HAFIZ-I ŞİRAZÎ
(ÇAĞLARI AŞAN SES)

 
HAFIZ-I ŞİRAZÎ’den: Surah-i mikeşem pinhan-u merdum defter ingarend / Aceb ger âteş-i in zerk der defter nemîgîred; “Ben gizli gizli şarab sürahisini taşıyorum, elâlem bunu defter sanıyor/ Şaşıyorum doğrusu, bu hilemin âteşi defteri tutuşturmuyor!”

*

ŞAİR, gaibi kurcalayan çilingirdir; şiir, bilerek bilmeyerek, Allah’ı arama sanatı… Şair her zaman, verdiği haberin şuurunda olmayabilir; o, istikbâlde ne olduğu ortaya çıkacak bir sırrın habercisidir ve açıldıkça açılacak olduğu kadar, şair; olur olmaz “dır ve tırlar”dan uzak. Bu yüzden, “gaibten kıvılcım çalma ve ilhâm alma” mânâsıyla, eski Yunanca’da şair ile Peygamber aynı mânâda; lâfzın tamı tamına hakikati, Üstadım’da: “O, Peygamber eşiğini süpürendir!”… RUB-Süpürge. Süpüren. (Rabb-Seyyid, mâlik, sahib. “Besleyen, yetiştiren, maddi ve manevi terbiye eden” manasında, Allah’ın bütün mertebelerde bulunan ismi: 202: Per-Kanat… Rabî-Dördüncü. “4 sayısı, varlık sayısıdır”: 273: Hükümdar… Abir-Bir yerden bir yere göçen. “Abir; rüyâ tâbir etmek”: 273: Ârib-Halis Arab cinsinden. “Arab; tâbirci”… Süryanice, Qoruno-Karga. Kuzgun. “Ululuk rengi”: 273: Siper-Anlatmak. “Ölüm habercisi; ötelerden haber”… Rubban-Kaptan: 253: Arbacmo-Süryanice, “Dörtyüz” demek… Ebcedi 400 olan Te harfi, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı, özleştirici, kısaltıcı” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden Kalb’e işaret eder… Taht-Alt. Kürsî. “Abdülhakîm Koltuğu. İstikbâl”: 400: Darzumo-Süryanice, “Gaga”. İleri. Öncü. İstikbâl. Hatm, son, mühür): 206: DEER-Gök. Kadar. Demek, söylemek… İbranice, UR-Ateş. “Varlık ateşi”: 206: UR-Moğolca, “Ağaçtaki nasır, yumru, kabarcık. (Kamer menzillerinden, “Seretan, yengeç, kanser, ur” ve gaibin taciz ettiği “Nath-Tos vuran, başvuran” menzili; Allah’ın “Mübdi’-Güzel yaratan” ismi, İlk Kalem mertebesi ile ilgilidir…  İlhâm-Gaibden kalbe gelen mânâ: 77: İlham-Örtmek. Küfr… Hakîm: 1077: İbda’-İcâd. Kemer. Köprü. İhtira’. Berat. Hiç bilinmeyen bir şeyi keşfetmek… Re harfi, Allah’ın Musavvir ismi, 5. Sema mertebesi, Kamer menzillerinden “Gafr-Örtme. İlhâm. Silme” mertebesine işaret eder… Arnavutça, Gaffure: Yengeç… Küfrün, “hakikati örten” ile, İlhâm’ın “bedahet halinde tecelli ile akılla anlaşılamayanı birdenbire kapan” mânâsı anlaşılıyor; İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin, “Beş hassenin akıl ile anlaşılamaması gibi bedahet hükümlerinin de aklı aşan olması ve bu yüzden bedahet ifâde eden Şeriat’ın üstünlüklerinin de akılla anlaşılamayacağı” hükmü, kıyas ola… Kamer menzillerinden Gafr’ın, “Gaffure-Yengeç” mertebesine tâbiliği, “Yaradılışa inanmayan”ın da ister istemez tâbi olduğunu gösteren bir hakikattir!)… Süryanice, DAREĞ-Terfi: 206: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü.

*

HAFIZ-I ŞİRAZÎ-1390’da vefat eden, en büyük ve meşhur İranlı şâir. “Sa’d-ı Şirazî diye de anılır”. (Hafız-Muhafaza eden. Koruyan. Hıfzeden: 989: Hazelan-Kızgın kimsenin yürüyüşü. “Dağ eteği. Seri anlayışlı”… Şirazî-Düzenli. Nizâmlı. Esaslı: 528: Madheshti-Arnavutça, “Haşmet. İhtişam… Süryanice, Şuroyo-Mukaddime. Takdim. “Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, Cinler-Gizliler, gizlilikler mertebesi, Kamer menzillerinden Öne alınmış delil-Takdim’e işaret eder”: 528: Haymonuto-Süryanice, “İnanmak”… Süryanice, Methonoyo-Mesafeli. “Zengin”: 528: Metalun-Maden): 1517: BUTAKAT-İçinde maden eritilir pota. (İsmimin konulduğu 24 mayısta, galiba bunu hatırlayarak 2016’da bana Hafız Divanı’nı hediye eden Hasan Parmaksız, ona şöyle yazmıştı: Muhterem Efendim, bu harika divanı zâtıâlinize hediye etmeyi nasib eden Allah’a hamd olsun. Sanatı bir tarafa; hikmet yönü, tefe’ül yönü, tarihte çok defa isabetli bu eserden istifade etmeniz temennisiyle… “Görüldüğü üzere, bir beytini potamda eritip döktüm!”, döküyorum!)… SA’D-I ŞİRAZÎ. (Sa’d-Kutlu, uğurlu: 134: Saliha-Salih kimse. İyi cins gümüş): 662: KERAMAT-Kerametler… KÜLTÜR-İrfan: 662: BİSTER-Yatak. Döşek. “Kaynak”.

*

BİRİNCİ Mısra: 2137: MÜ’MİN. “Aynı ebcedle Vasi”. Esma-i Hüsna’dandırlar… İKİNCİ Mısra: 4641: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. (Derviş Muhammed Mirzabeyoğlu)… TOPLAM Ebced: 4776: ŞAYESTE-Şayan, uygun, yaraşır, lâyık. Nümune… NİGAŞTE-Resmolunmuş. Musavver. Yazılmış: 4776: DERVİŞ MUAHMMED SEMERKANDÎ. “Büyük ebcedle”… HASİF-Ak ile kara. Alaca renk urgan, ip. İki çeşit renkten meydana gelen: 780: İZZET Mirzabeyoğlu… Moğolca, OY-Tam yıl. Doğum günü: 2016: YARUQO MDİNO SORUTO-Süryanice, “Yeşil Medine Yazarı”.


Baran Dergisi 493. Sayı