PERDE isimli şiirimin ilk bölümü: Günün ucunda perde / Tortulaşmış bir zaman / Başımda tel tel yılan / Saç dibinde karınca / Şah menzile varınca / Piç ayaklı bir yengeç / Sessiz kayıyor suya / Artık kalmam siperde! —(1989)

*

TOPLAM Ebcedi: (Aravutça, Magjistar: Büyücü, sihirbaz… Magjistar: Magji-Star: Büyülü yıldız… İngilizce, Majesty: Hükümdarlara hitab sıfatı… Şah-Hükümdar. “Allah’ın yeryüzündeki Halifesi; ki, İktidarın asıl kaynağı budur!”: 308: Arvasî… Arnavutça, Magjistare: Büyücü kadın. “Sahr. Maden kütlesi”… Sitare: Örtü. Perde): 6928: TWISTING-İngilizce, “Ay”. (Yengeç Burcu, unsuru Su, tabiatı Soğuk-Nemli, türü Önemli-Hareketli, vücutta tesir yeri “Göğüs-Karın, batn”, cinsiyeti “Dişi-Kabul edici”, Kamer menzillerinden “Deberan, sistem bozumu, atlas, eskitme, çözme, nakil, yeniye geçiş, yenileme” safhası)… TOPLAM EBCED: 6928= 934: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “Küçük ebcedle”.

*

Yunanca, POGOURİA-İri bir yengeç çeşidi. (Hemze, Allah’ın Mübdi’ ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç”le ilgilidir): 1231: MÜSLÎMAN… EBUBEKİR “R.A”. (Hazret-i Ebubekir deyince, Allah Sevgilisi’nin en yakın dostu, en büyük Sahabi, “Peygamberlik” hakikatinin en yakın şâhidi olma vasıflarının sahibi ve bu cümleden olarak “Sessiz zikrin talim edildiği”, Sevr Mağarası-Allah Sevgilisi ile Mekke’den Medine’ye hicrette sığındıkları mucizeler vesilesi mağara: 1946: Güzergah-Madde ve mânâda olan ve olacak olan büyük hâdiselerin geçit yeri… Süryanice, Gazyuno Hitito-Ölüm odası. “Ölmeden ölmenin tâlim yeri”: 1946: Hamuş-Susmuş. Sessiz… Zirve-i Bâlâ-En yüksek zirve, makam: 946: Şficuto B’sbuto Mbaryuto-Süryanice, “İfrat hâlde tecrid”… Söz Hazret-i Ebubekir’in: “İdrakın aczini idrak bir ilimdir!”… Hep “teşbihi tenzih”, Allah’ı herşeyden arî bilme şuuru… Şah-ı Nakşibend Hazretleri’nin sözü: “Mutlak Tevhid mümkün değildir!”… Ve: “Varlıktan size ne gelirse yokluğa salın; kerametler, Allah’ın isimleri, sıfatlar. Sonra onların hakikati size apaçık görünür!”… Bu husus, Üstadım’ın usûl ve üslûbu malûm, Büyük Doğu İdeolocyası bütününe yedirilmiş bir mânâ olarak, benim mevsimden mevsime geçişim boyunca ve Kamer Menzilleri mevzuuna çok çabuk intibakım vesilesiyle apaçık görünmüştür; onun Bâtın Kahramanı oluşu hakkındaki bakışım, ondan önce bende, onun hakkında ondan önce yaşanmış bir mânâ eseri olarak… İmâm-ı Rabbanî Hazretleri: “Allah, ne sanırsın ki O değil; ötelerin ötesinde, ötelerin ötesinde, sonsuz kere ötelerin de ötesindedir!”… Farsça, Nerediyar-Hânenin tuttuğu. “Sevr Mağarası’nda tecelli eden mânânın tuttuğu”: 2470: Ahmed Necib Fazıl Kısakürek… Nerediyar: Nere-Diyar… Nere-Erkek. Dalga: 255: Peygamber… Mehir-Ay, kamer: 255: Fıskiye-Su saçan. “Nur saçan, hayat saçan”… Levha: “…” Mayıs 1984… Üstadım’ın elinde iki sayfa var. Birinde “Su” isimli şiirim, öbüründe “Batan Güneş” isimli şiirim… Batan Güneş’in, ilk dörtlüğü: “Rüzgârda iplik iplik / Işık döken fıskiye / Akıp gidiyor bildik / Hevesinde kafiye!”… Su isimli şiirimden: “Tükenmez seferinde köpük köpük dalgalar / Suyun derdi kendinde hasret kaygı ve umut / İki aşık oturmuş bir merkezden halkalar / Suya düşmüş bir kundak eller üstünde tabut!”… Cermüze-Müz çeken. Sefer ve misafirlik: 255: Cumro-Süryanice, “Ömür”… Arnavutça, Rime-“Kafiye”. Uyum. İzdivaç. Hüküm elde etme: 255: Sanduka-Tabut. Kova. Boynuz. “Bütün dalların birleştiği kök. Nur. Zaman, vakit”… Hüner-Marifet. İlim, irfan. Ustalık, maharet: 255: Ecerran-İns ve cin. “Gizliler, gizli varlıklar”… Felsefe-Felyosofî: 255: İskandil-Denizin derinliğini ölçmeye yarayan gemicilerin kullandığı bir âlet. Bir şeyin derinliğini ve hakikatini anlamaya çalışma. Yoklama, deneme, tecrübe etme: 255: Capro-Süryanice, “Ayak”. Yürüme ve duraklama, durma; Balık Burcu, unsuru su, tabiatı Soğuk-nemli, türü “Utarid-Birleşik”, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, simya’da Yansıtma safhası… Üstadım’ın “Sakarya” isimli şiirinden: Akışta “demetlenmiş” büyük küçük kâinat / Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat… Ve: “Yol onun, varlık onun…”; yürüyen de O, yürünen de… Menazil-i Kamer-Kamer menzilleri: 468: Hikmet-İç’e, içyüz hakikatine doğru bilgi. Sır… Netice-Son. Gaye. Semere. Hülâsa. Döl, üreme, evlâd. “Hüküm”: 468: Tenciye-Kurtarma… Tehcin-Dedikodu yapma. “Başıboş arayış, felsefe, aksiyon”: 468: Tahakküm-Zorla hükmetme. “Fıtratı İslâm üzere olmayanın da, ister istemez tâbi kılındığı zorunluluk; Allah’ın kulu ve Resûlü’nün varlık kadrosundan olma”… Urdu dili, Hast-Varlık, mevcut, varolan, hayat. “Üstüne meyilli olan”: 468: Stop-Polonya dilinde, “Ayak”. Hareket, durmak. Harekette hareketsizlik. Hareketsizlikte hareket. “İçyüz ve dış yüzüyle, varlık ve amel”… Süryanice, Şato D’sahro-Kamer Senesi. Hicrî yılın başlangıcı kabul edilen Milâdî 622 senesi: 987: Gobulo D’lo Melto Ethagi-Süryanice, “Kelimesiz düşünmek Yaradanı”. Azamet. Metanet. Yegâne… Magare-Mağara: 1246: Mühür… Süryanice, Taht Hzuqoyo Derviş Muhammed-Taht Menzili Derviş Muhammed: 1054: Derviş Muhammed-442 mührü… Taht-Arş. Kürsî. Koltuk. “Süryanice, menzil demek”: 400: Te harfinin ebcedi; bu harf, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı, kısaltıcı, özleştirici” ismi, Esir mertebesi ve Kamer menzillerinden “Kalb” ile ilgilidir… Süryanice, Qetmoyo-Gri renk. Renksizlik. Allah’ın, “Herşey üzerinde mutlak üstünlük” mânâsındaki “Kahhar” ismi ile ilgilidir: Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” Hazretleri’nin, kıyafette umumiyetle tercih ettiği renktir: 1467: SKİFO DORO-Süryanice, “Bomboş Devir”. Fütûhî hikmet devri. “Naka-i Salih” hatırda… Süryanice, Şakso-Suret: 467: Aho Tomo-Süryanice, “İki erkek kardeş”… Süryanice, Şato-Menzil. Sene. “Konak”: 706: Fikir Kahramanı… Süryanice, Sahro-Ay. “Sahr, kaya, maden kütlesi, büyü, teshir eden”: 275: Qarobos-Süryanice, “Yengeç”… Üstadım’ın “Çile” şiirinden: “Öteler öteler, gayemin malı / Mesafe ekinim, zaman madenim / Gökte samanyolu benim olmalı / Dipsizlik gölünde inciler benim!”… Ekin, Kamer mertebelerinden Arş’ta; Kaf harfi, Allah’ın Muhit ismi, Arş mertebesi, Kamer menzillerinden “Zira’-Ekin ekme” ile ilgili… Elif-Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratan” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Tos vuran hayevan, başvuran” ile ilgilidir… Yıldızı Ay olan Yengeç Burcu’nun simya safhası “Deberan-Şekilden şekile geçmek üzere bozan, çözen”; ve yıldızı Güneş olan Aslan Burcu’nun simya safhası “Sindirme-Kendine döndüren”. Varis… Destec-Kola takılan bilezik. “Havk-Halka denilen yuvarlak”: 706: Fikir Kahramanı. Aynı ebcedle Şato-Konaklanan yer ve Aksiyon”: 467: Tenbih-Gafletten ikaz. Sıkı emir vermek. Bir işin yapılması hakkında nasihat. Faaliyetini arttırmak… Nüvati-Gemici. Mellah. “Rüyâ tâbirini bilen”: 467: Tecnid-Askerleri sıraya koyan… Ab-dest-Namaz ve ibadetler için usûlüne uygun yıkanma. Temizlenme mânâsıyla zıddını nefyetme: Teseccüd-Secde. Allah’ı herşeyden arî bilerek, kulu kendine varis kılanın Varisliği’ne tevdi, yokluğu bürünme, leysî olma. “En azından, secdenin bu demek olduğunu bilme”. Bitki, secdeye misâl. Rüya, uykuda görülen suretler. Rüyâ, yerden biten ot. Uyku, hafıza kaybı. Berzah, ruhî yol. “Tembelit-Yük taşıyan hayvan. Magar. Kelime: 894: Ya’zıd-Mehded. Acı marul”… İsticab-Vacib olmak. Hak etmek: 467: Üsvet-Piregen olmak. Halka reis olmak. Beraberlik. Manevî tabib. Sadık arkadaş. Dert ortağı. Numune ve örnek tutulacak insan): 1231: IKYAN-Hâlis iyi altun. İnci parçası… AKTAAN-Kalem, seyf-Bütün harflerle ilgili ve kendinde toplanan Hemze. “Hafifletilmiş Elif”: 231: KAFFAN-Büyük Terazi-Terazi Burcu, unsuru Hava, tabiatı Sıcak-nemli, türü Önemli-Hareketli, yıldızı Boğa Burcu’nda da görünen Zühre, vücutta tesir yeri Böbrekler-Damarlar, cinsiyeti “Münfail-işlemiş, işletici sıfat, müessirin tesiri-Erkek”, simyada “Uçucu hâle getirme, buğu, buhar, gaz haline getirme veya tersi olarak bunları katılaştırma; bunu yaparken su hâline getirmeden ani değişim hâlinde gerçekleştirme” safhası; süblimleştirme. “Büyü”. (İngilizce, Sublimation-Gurur verici. Yüce, ulu. Son derece güzel, hayret veren, muhteşem: 615: Hace-Hoca, efendi, muallim, âile reisi. “Allah Sevgilisi ve Hazret-i Ebubekir’den başlayarak Nakşîliğin kol başları hâlinde Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nde son bulan Hacegan silsilesi hatırda… Huday-Allah, rabb: 615: Müsta’liye-İstilâ eden, yükselen, üstün gelen. “Her mahlûkta, ona mahsus bir can ile görünen, Kahhar Allah”… Boşnak dilinde, Par-Buğu, buhar: 202: Par-Kanat)… Süryanice, HATİTUTO-Hakikat: 1231: COLOSSUS-Lâtince, “Büyük Heykel”. (He harfi, Allah’ın “Bais-Elçi yollayan” ismi, her şeyin hayatının yazıldığı İlâhî Levha “Levh-i Mahfuz” mertebesi, Kamer menzillerinden “Butayn-Bâtin-Bâtınlık heykel, kalıb, beden”… Levha-Görünen. Nazar edilen. Yerin çizilen sûreti. Yazılı şey. Çalıp alınan. “Teşbihi tecrid için olan; şiir ve feylesofi idrakı. Sanat”: 1048= 49: Tenzih Şuuru… Levh-ı Mahfuz: 1078: Abdülhakîm-Herşeyi yerli yerince eden Hakîm Allah’ın kulu. “Başta Allah Sevgilisi”. Ümmeti’nin en başında da Hazret-i Ebubekir… Hakîm: 78: İbda-Benzersiz yaratma. Benzersiz oluş)… MOĞOL Mehdî Muhammed-İstilâ eden Mehdî Muhammed: 1230: MEHAŞBONUTO-Süryanice, “Düşünce”… Süryanice, TİRTO GABORO-Fikir Kahramanı: 1231: KOVZELNİK-Çek dilinde, “Büyücü”… DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-442 mührü. “Büyük ebcedle”: 2228= 230: KUSTAS-Süryanice, “Büyük Terazi”… Süryanice, ZRİZO-Tez: 230: ZOQURO-Süryanice, “Halı Dokuma”.

*

SON MISRA-Artık kalmam siperde: 295: MİLKDAR-Hükümdar. (Levha: 31 Temmuz 1992… Sevilay Şadoğlu Hanım, “Salih Mirzabeyoğlu Hükümdardır” diye bir yazı okuyor… Yazının altında da, yazının sahibinin imzası: Necib Fazıl)… HACİM-Hücum: 49: DEHÜM-Onuncu. “Mehdi’yi Hamil On Süvari’nin Onuncusu: Seyyid Abdülhakim Arvasî”. (Davamızı tersinden gerçekleştiren aksiyonları da, nefyederken kendine bağlayan hakikate işaret edici, Yevmiye: “Diriliş’in aslı bizde, bizim davamızda!”… Diriliş: 564: Kaptan Kusto Müslüman-Üstadım’ın hüviyet kumaşıma biçtiği Kafa Kağıdım)… MERTUM-Zor bir işi yapmaya memur edilmiş olan. (Romen dilinde, Magar-Merkeb. Yük taşıyan hayvan: 1240: Bir Levha’daki mânâ, 24 Şubat 1988: “240’a kadar Bismillah çekiyorum!”… Süryanice, Baş’me D’moryo-Bismillah: 614: Büyük Doğu Takdimi-Kaptan Kusto Müslüman): 295: DERMAN-Kurtuluş sebebi. Takat, güç, kuvvet. İlâç, Tiryak. “Şifa Allah’tan”.
 

KAFA KAĞIDI
(DERVİŞ MUHAMMED-442)
 

LEVHA: (…) Kasım 1983… Üstadım’ı görüyorum… Bir şiir okuyor… Aklımda kalan: “Bu gençlik, nur gençlik!”… Ben de, onun fikrinden hemen fikir üretme mizacımla ona, “Aslında herkes Allah’ın nuruyla görüyor!” diyorum… Ve Üstadım’ın bir şiiriyle kendi şiirim arasında bir benzerlik buluyorum… Onun şiirinden aklımda kalan: “Şeriat… Allah… Yaregar… Sessiz… Noktalı yerler, unutulan kelimeler… Tam YAREGAR kelimesinde, kalbime EBUBEKİR diye bir isim doluyor!

*

İspanyolca, TARJETA DE İDENTİDAD-Kafa Kağıdı. “Hüviyet Kâğıdı”. (Üstadım’ın çocukluğundan ilk gençlik dönemine kadar anlatarak, yarım bıraktığı eseri; vakaya göre ruh değil de, ruha göre vak’a hâlinde, psikolojik patlamaların maziye doğru hatırlattıkları ve hayatının dışyüz çizgilerinden ziyâde, “asıl ruhumun kafa kâğıdını resimlendirmek isterdim!” dileği vurgulanan… Yani fikirleri hâdiseleştirme ki, vak’aların kendi iç âlem düzeninde büründüğü hâlin dışlaştırılması şeklinde, bir ressamlık, sanat işi hâlinde; “kader sırlarını” kovalamak üzere” dediği… “İsterdim”in devamı, hususen bende, süren bir hayatın ona ayna oluşu biçiminde ve bu eserde; Ölüm Odası’nda… Kafa Kâğıdı’nın sonu, bir cezbe hâlinde “felatat-kelimelerin döküntüsü” hâlinde şöyle bitiyor: “Aynı Moğol istil… Gecekondu çadırlarıyla kuşatılmış İstanbul… Tutulmuş asil bir köşe”… İsti’lâ, “sirayet” mânâsıyla alınınca, “sari-sirayet eden, gemici”, Üstadım’dır; çevreden merkeze sirayet, tesbit, yerine kaim olmaktır ki, merkezi de çevreyi ihata eden aslıyla gösterir. Burada, “sirayet eden şeyin, sirayet edilenle perdelenmesi” hakikatine dikkat. İkisi de “Bir”dir demek değil… Yevmiye: “Efendi Hazretleri’ni görsen iyi olurdu ama, bir şey farketmez, seni ben yetiştireceğim!”… Burada “Cem olmak-Toplanmak, birlik” var… Fe harfi, Allah’ın “Kaviy-Kuvvetli” ismi, Melekler mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Ahbiyye”ye işaret eder; çoğulu “Hiba”, kıldan göçebe çadırı, göçebe Moğol çadırlarına… Süruş-Melek. Cebrail: 566: Maunet-Allah’ın salih kullarına imdadı… Seyyid Abdülhakîm Arvasî: 566: Fürfür-Semiz, besili koç. Baran. “Kilolu; büyülü, teshir eden”… Nath: Tos vuran, boynuzlu hayvan. Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç”in diğer adı; İlk Kalem mertebesi, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaradan” ismi ve “Elif-Hemze” harfiyle ilgilidir… Koç Burcu, unsuru Ateş, vücutta tesir yeri “Baş-Beyin”, simya’da “Kül etme” safhası… Gece Kondu çadırlarının Kamer Menzilleri –Muarife olmuş harfler, Allah’ın isimleri, Mertebeler, Konmak’tan “Konak”lar– ile ilgisi anlaşılıyor… Üstadım’ın “İmân ve İslâm Atlası”nın başına koyduğu Noktalama: “Kalmadı bu dünyada benim işim ve kavgam / Eserimi verdimse artık ölsem de ne gam!”… Eser-Bir şeyin varlığına delalet eden tesir. Birinin meydana getirdiği şey, bina ettiği şey. Allah Sevgilisi’nden bir hususa dair rivayet bulunması: 701: Esir-Kâinattaki varlığı meydana getiren 4 unsurun yaratıldığı ve bu 4 unsurdan ateşin kendisini temsil ettiği ilk madde… Ateş: Nâr, od. Hararet, kızgınlık, hiddet, anlayışlılık. Yangın, harb. Gözyaşı. Dua. Hastalıklılık. “Meyil, cezbedilen, cin-gizliliğin cezbettiği”: 701: Sağr-Dağ, tepe veya başka bir yerdeki mağara. Ön dişler, sinler, ömür. Etrafı kale ile çevrili yer, korunan. Sahil şehri, denize, ilme bakan zuhur. Küst. “Sahil: At kişnemesi. Muradın daveti, hayal fısıltısı”… Esere-En güzel eşyayı kendisine ayıran. “Naka-i Salih”: 706: Esere-İhtiyar etmek. İkram etmek. Hibe etmek): 1495: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. “En küçük ebcedle”. (Salih Mirzabeyoğlu: 1441= 442: Betil-Ağacın gövdesinden veya ana ağaçtan ayrılıp ayrı kök salan fidan. Nehirlerdeki akıntılar. Salkımları sarkmış ağaç. Hazret-i İsâ’nın annesinin bir vasfı. “Allah Sevgilisi’nin kendisinden bir hisse sahibi olduğunu söylediği kızı Fatımatüz Zehra ve Hazret-i Meryemin bir vasfı; Betül, temiz”… Levha: 11 Şubat 1985… Bir çukur kazıyorum ve içine bir fidan dikiyorum; sonra onu sular gibi hacet gideriyorum. Biraz ötede Üstadım, hüzünlü bir çehre ile beni izliyor… Tefsire-Hastanın bevlini koydukları kab. “İdrarat. Gelirler. Varidat, varid olanlar, erişenler, akla gelenler, rüyâlar, içe doğanlar, hatırlananlar”: 645: Salih Erdiş. “Aynı ebcedle –noktalı harfler–, Rahman Sûresi 19. âyet”… Teslis-Üçleme: 1440= 441: Tahattüm-Arifler’in gönlüne Allah’ın koyduğu işaret. Hatem, mühür sahibi… Mükâşif-Keşifte bulunan: 441: Kısakürek… Moğol Mehdî Muhammed: 1230: NFK… Cazib-Çekici, cazibeli: 706: Cezzab-Çok cezbeden… Fikir Kahramanı: 706: Aktör… Kafa Kağıdım, “Kaptan Kusto Müslüman”-Üstadım’ın Takdim yazısı: 559: Mehdî Salih İzzet Mirzabeyoğlu. “Şeriat: 1980: İstikbâl İslâmındır”… Şato-Büyük taş yapı, konak: 1706: Qadso D’zaguruto-Büyü Kazanı… Süryanice, Qşat-Yay atmak. “Kusto: Yay”: 706: Geşto-Süryanice, “His-Hasseden gelenlerle, sezgiden gelenlerin birliği”… Kıpçak dilinde, Tüş-Rüyâ görmek, hayal: 706: Tuş-Kıpçak Lûgatı’nda, “Ziyaret etmek”… İbranice, Rahmanut-Dert ortaklığı: 706: Sevr-Yaregar Mağarası. Öküz. Boğa Burcu, 21 Nisan 20 Mayıs arasında. “Simya’da, Katılaştırma safhası; içyüzde, yerinde hakikate vücut verme”… Kıpçak Lûgatı’nda Tüş-Batmak. “Magarib-Batı, batmak, derinleşmek: 1253: Bayram”: 706: Tüş-Konaklamak… Süryanice, Bayto-Konak: 419: Bayto-Hâne. Beyt… Necib Fazıl Kısakürek: 1418: Musa Mirzabeyoğlu. “Müz, Mirzabeyoğlu: Zerdiyar”… Varis: 706:Şato-Sene… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş… Kıyadet-Kumandanlık. Kumanda: 515: Tesmiye-İsim verme. Besmele çekmek. “Kaptan Kusto”… Noktalı harflerle, Kaptan Kusto Müslüman-Kafa Kağıdım: 1302: Derviş Muhammed. “Noktasız harflerle”… Mehdî Derviş Muhamed: 1673: Salih İzzet Erdiş… Rüyâ Tabir Etmek: 673: Tecris-Doğru fikirli etmek… Şatranc-ı Urefa’nın 100 Kabı’nın Toplam Ebcedi: 48625= 673: ĞİGLO YATİRO-Süryanice, “Yedek Teker”. İhtiyaç hasıl olunca takılan… Şatranc-ı Urefa’nın Bütün Kabları İle Birlikte “Vuslat” Hedefi: 48751: Derviş Muhammed-442 mührü, en büyük ebcedle)

*

Süryanice, MŞANYONO-Konar, göçer: 463: İFRAD HALDE TECRİD. “Noktasız harflerle”. (Tecrid, “eleye eleye derinleşme”, sözün hâl ve duruma uygunluğunda her ne kadar terkibin aleyhine gelişirse de, topyekün varlığın “Bir”den oluşu bakımından bu asılı göstermede şart olandır; müsbet ve menfi, menfiliklerin “ademler-yokluklardan” gelmesi dolayısiyle zaten Allah’a ulaşamaz; gölge asılda toplandığı zaman, zaten yok olucudur. “Kötü sözler Allah’a ulaşamaz”. Herşey Allah’tandır, O değil; Allah’ın Berzah’taki isimleri bu mânâda ve hükmümüze delildir… Yevmiye: “40 senedir bu mayayı elde etmek için uğraştım, şimdi ise sendeki fikir istidadından şikâyet ediyorum. Ben mücerretler adamı, bugüne kadar mücerred fikir istidatsızlığını tenkid ederken, ilk defa birinde mücerret fikir istidadını tenkid ediyorum. Bugüne kadar bunu, Sezaî “Karakoç” dahil hiç kimse için söylemedim. Sen benim için yazıyorsun, anlamazlar. Öyle yükseklere çıkıyorsun ki, kanatların yanabilir! Sana en büyük medhiye de bu, tenkid de!”… Niçin iltifat, niçin tenkid olduğu da bir tecrid mevzuu, belirttik; bu usulde, konar, göçeriz)… Süryanice, NUMADOYO-Konar, göçer: 123: KAMBİN-Meramına erdiren… VAHDEDDİN-Dinin Vahidi: 123: MELHAME-Kanlı harb. Büyük muharebe sahası. (Hadîs: Ben melhame Nebisiyim!”; kendisini diğer Peygamberlerden ayıran bir husus bu… Dış’a ve iç’e doğru cihad; kılıçla ve kendi nefsi ile ki, “Büyük Cihad” diye nitelenen. İkisi de, ister istemez, içiçe, ve derecelerde)… GECE KONDU. (Gece: 29: Kamer menzilleri… Kondu: 3166: Rahman Sûresi’nin 19-20. âyeti: Meâli - “Allah kabaran iki denizi salmış, birbirlerine kavuşuyorlar / Ama aralarında birleşmelerine engel bir perde var… Kust: 169: Kıst-Adalet etmek. Allah Sevgilisi’nin bir ismi): 195: FAKİH-Zeki, anlayışlı kimse. Fıkıh ilmini bilen… TENATTU’-Çok arıtmak. Ayırmak, derinliğine kesmek, derinleşmek: 529: MEHDÎ Salih İzzet Mirzabeyoğlu.

*

MOĞOL: 76: UZUN ÇAÇ-Karaçay Malkar dilinde, “Uzun Saç”. (Şa’r-Saç. Ateş yakmak. Cenk koparmak: 570: Şiir, “Allah’ın sır hazinesinin anahtarı”. Gaibi kurcalayan çilingir, şairin hâlinde, ihtilâl büyüsü; kabaran)… Süryanice, HLAM-Rüyâ görmek: 76: MELE-Süryanice, “Lûgat”. Tâbir. (Ahkab-Yabanî Eşek. Mishel, dil, eğe, törpü, ziynet verecek nesne. “Zuhruf: Zu-Huruf: Harfler sahibi, kültür sahibi, irfan sahibi, yaldızlı, parlayan”: 112: Ahkab-Uzun zamanlar… Salih İzzet Erdiş: 112: Kove-Arnavutça, “Kova”… Süryanice, Smoğo-Kürsî. “Abdülhakîm Koltuğu hatırda”: 1111= 112: Hilâfet-Bir kimseye halef olmak ve onun yerine geçmek)… HLAM-Rüyâ görmek. (Rüyâ-Uykuda görülen suretler: 217: Rûya-Yerden biten ot… İbranice, Ot-Harfler: 406: Havz-Suya girme): 76: Hedso-Süryanice, “Murakabe”. (Nefs murakabesi)… Süryanice, İMODO-Buluşma: 1076: DERVİŞ MUAHMMED SEMERKANDİ mührü… Boşnak dilinde, ZAJEDNO-Beraber: 76: VİS-Hollanda dilinde, “Balık”. (Balık Burcu, unsuru Su, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, simya’da Yansıtma safhası… BD-İBDA)… Fransızca, VİS-Vida. “Sarmaşık. Ruhî tırmanış. Türkmen dilinde Nurbat”: 76: VİS-Boşnak dilinde, “Yükseliş, doruk”.
 

VUSLAT
(MÜRİD MURAD OLANDA…)
 

ÜSTADIM’ın 1982 Tarihli “ANNEME” İsimli Şiiri: Anne girdin düşüme / Yorganın olsun duam / Mezarında üşüme // Anlamam anlatamam / Düşen düştü peşime / Artık vadeler tamam!

*

İKİNCİ ÜÇ MISRA’nın Toplam Ebcedi: 3671= 1673: MEHDÎ Derviş Muhammed… RÜYA Tabir Etmek: 1673: SALİH İzzet Erdiş.

*

ÜSTADIM’ın vefatından tam 1 sene önce, LEVHA: 24 Mayıs 1982… Çalkantılı ve muzdarib değil de, belirsizliğe bakmanın karışık duyguları içinde, un yaymanın, daha doğrusu ipe un sermenin yorgunluğundasınız… Kafanızda kelimeler köşe kapmaca oynarken, mayışıyorsunuz, tükeniyorsunuz, bitiyorsunuz, sızıyorsunuz… Birdenbire bir ses: “Var-yok 126 tamam!”… Sıçrayarak uyandım!

*

VUSLAT-Kavuşma: 126: SALİH-24 Mayıs 1950’de, koyulan ismim… ASALE-Zehiri çok tesirli ve korkunç olan yılan. (Levha: 23 Mart 1990… Küçük bir karayılan… Üstad’ın tabutunun etrafında… Sonra büyüyüp azman birşey oluyor… Çevik ve kuvvetli bir biçimde süzülüp gidiyor… Islık sesi gibi ses çıkararak… Orada bulunan biri, “Üstad küçükken de o karayılanı sever, ağzına yüzüne sürerdi!” diyor —Mevlüd Koç): 126: KABADAYI. (Halid bin Velid Hazretleri’nin bir namı, “Ebu Süleyman-Horoz”; Süleyman bin Halid’in de!)… HULLEBAF-Terzi. (Hayy: Diri, canlı… Hayye: Yılan… Hayye: Gel, haydi… Hayyat: Yılanlar… Hayyat: Terzi. Dikiş diken sanatkâr. Kesip, biçip, birleştiren): 126: KÜNUN-Şimdi. El’an… NÜVİS-Yazan, yazıcı: 126: MÜLEVVİN-Renk veren. Boyanan… SAVL-Saldırma, atılma. Hücum. “Sirayet”: 126: SANİYE-Su taşıyan deve. (Üstadım’ın “Zehir” isimli son şiirinden: Çocukken haftalar bana asırdı / Derken saat oldu, derken saniye)
 

TA’N-I HULK
(ŞATRANC-I UREFA’DAN…)
 

Şatranc-ı Urefa’nın 16. Kabı, TA’N-I HULK. (Ta’n-Hoş görmemek. Kötülemek, çekiştirmek, kendinin ve birinin Hak için düzeltilmesi gereken kusurlarını beyan etmek. Nefy-i isbat. Dühul etmek, sirayet etmek, girmek. Hak karşısında daima nefsinin kusurlarını görmek, suçu kendi nefsinde aramak, bulmak, eksikliğini ve daima O’na karşı ihtiyaç hâlini duymak. “Hulk; yaradılış, huy, halk”: 129: Lâtif-Cisimle alâkalı olmayan, güzel, hoş, lütfedici, derin, gizli… Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler-Gizliler, gizlilikler” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl”e işaret eder; öne alınmış delile, Takdim’e… Süryanice, Mcisuto-Cin hastalığı. “Hep ötenin ötesinden meyl için taciz edilen, istenen”: 525: Heme Ez Ost-Herşey O’ndandır, O değil. “Vahdet-i Şuhud”… Süryanice, Mzadqonuto-Beraet. “Bulaşık olmama”: 3525: Seyyid Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… Beraat-Haşmet, metanet, azimet: 673: Mehdî Derviş Muhammed… Süryanice, Hato Hfuğyo-Yeni Devir: 1525: Qeloyto Qeso-Süryanice, “Ölüm Odası” demek): 869: HULK-U SALİH-“Doğru Yol-Kurtuluş Yolu” izinde, en büyükten en küçüğe, hisse hisse Müslümanlar… MEKTUBAT-En büyük Veli İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin, Allah Resûlü’nün Hadîslerinden sonra en büyük eseri. “Vahdet-i Şuhud” tacı: 1868= 869: NECİB Fazıl Kısakürek + SALİH Mirzabeyoğlu. (Yeni zaman ve mekân şartlarında, İslâmı “Eşya ve hâdiselere teshir ve insan ve toplum meselelerini halletmek” babında, BD-İBDA sistemini kuran;  “İslâm’a Muhatab Anlayışı” temsil eden)… Süryanice, ŞERŞONOYO-Temel: 869: PETSTO-Boşnak dilinde, “Beşyüz”. (Süryanice, Estaqbel-Olmak: 500: Fuhto-Süryanice, “Ceylan”… Ceyl: Ceylan. Tos vuran hayvan-lar. Koç, boğa vesaire. Yengeç… Süryanice, Sahro-Kamer. Ay. Büyü. Maden kütlesi. Kaya, taş: 275: Qarabos-Süryanice, “Yengeç”… Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaradan” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Tos vuran, başvuran”a işaret eder… Bir not: Herodot, Yunanca bir yengeç çeşidi olan “İstakoz” demek. Malûm; istakozlar, çok uzun mesafeleri tam bir askerî nizam disiplini ile katedişleri ve bu uğurda zorluklara göğüs germeleri dolayısiyle Destan şairlerine ilham kaynağı olmuştur. Tarih ilminin kurucusu kabul edilen ve “Tarihin Babası” denilen tarihçinin ismi de Herodot’tur.)  


Baran Dergisi 490. Sayı