Her şeyde toplamından fazla bir şey vardır, en çok da Çanakkale Boğazı savaşında: 915: Kaziye-Hüküm. Fikir. Karar. İfâde… ŞÜYUH-Şeyhler: 916: Fazıle-İnsanda, başkalarına da geçen huy ve haslet. Sirayet.

Birinci Dünya Savaşı 28 Temmuz 1914’te, OSMANLI Devleti’nin savaşa girmesi, 28 Temmuz 1914’te… İtalya ve ABD, 1917’de müttefikler yanında; Japonya 1914’te… Almanya, Avusturya ve Osmanlı yanında, Bulgaristan… Romanya ve Yunanistan, karşı tarafta… Alman Genelkurmayı tarafından OSMANLI’ya üç stratejik hedef: Kafkasya seferi, Süveyş kanalı harekâtı ve Çanakkale müdafaası… Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’u işgal ve OSMANLI’yı bertaraf ederek RUSYA’ya yardım edebilmek, savaşı iki yıl kısaltacaktı. 1915 Mart’ından başlayarak, İngiltere, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, deniz ve kara kuvvetleriyle Çanakkale’de; önce Çanakkale Boğazı zorlandı… İngiliz ve Fransız donanmasının seçkin zırhlıları başarılı olamayınca, Gelibolu yarımadasına asker çıkarıldı… Gönüllü Yahudi ve Yunanlılar da, birer alay teşkil ederek çıkartmada… Malûm mucizevî işlerden sonra, Boğazlar ve Gelibolu’da, OSMANLI’nın çok pahalı bir bedelle de olsa, zaferi… Can çekişme devrinde bile, dünya üzerinde bir ağırlığı olduğu… OSMANLI’nın müttefiki ALMANYA bile bu işe şaşırdı: Balkan mağlubiyetinden önce kara kuvvetlerine güvenirken, Balkan Savaşı’ndan sonra Avrupa Devletleri OSMANLI ordusunu küçümsemeye başlamışlardı. Berlin bile bu düşüncede… Onların derdi, müttefik gücünü yaymak için OSMANLI’nın savaşa girmesi, HİLÂFET’i prestij olarak kullanmak ve jeopolitik durum… BİRİNCİ Dünya Savaşı (1914-1918) genellemesi içinde bir ÇANAKKALE Savaşı bahsi geçtiğinden midir nedir, ebced tevafuklarında bir mânâ zedelenmesi olmaksızın, tarihini 1918 diye verdim; aklımda böyle kalmış. Ne var ki, Çanakkale ruhu, orada ödenen bedel, hem Birinci Dünya Harbi, hem kurtuluş savaşı vasıflaması içinde, cesed ne kadar çökse, “onun içinde atan bir kalb-ruh var”a sembol olmak bakımından, pek galiz bir hata olarak görünmedi… NYMPHA-Ser’in asıl ve öz sermayesi BEHİMİ lâflamaları ve anasından bahsettirmeleri altında, şu satırlar da dahil, alayları(!) ile yazıyorum; çok vahim(!) hatamı, bir de 1915’ten görün… FAZLA-Artan, artık. “Her şeyde toplamından fazla bir şey vardır, en çok da ÇANAKKALE Boğazı savaşında”: 915: KAZİYE-Hüküm. Fikir. Karar. İfâde… ŞÜYUH-Şeyhler: 916: FAZILE-İnsanda, başkalarına da geçen huy ve haslet. Sirayet. “Sari, sirayet eden. Sari, gemici”… Mİ’VEZ(E)-Kundak. Eski kaftan: 916: FÜZUL-Ganimetten artık taksimi kabil olmayan şey. “Öz. Asıl”… GAVSİYYET-Evliyaullah’ın başı: 1916= 917: SIĞIR YAVRUSU.

Yazının tamamı için TIKLA