Ortadoğu’da Arap Baharı mı yaşanıyor? Ortadoğu’da çıkan isyanlardan sonra bu soru gündemden düşmüyor. Mâlum Türkiye de isyanlara ve isyancılara destek veriyor. Daha düne kadar komşularıyla can ciğerken ne olduda bir anda bu yönetimleri alaşağı etmek isteyen isyancılara destek veriyor? Birileri kendi çıkarları için bu yönetimlerin bitirilmesini istiyordu ve Türkiye de buna aracı oluyor. Zira emperyalistler bunu kendi elleriyle yapamıyorlardı çünkü karşılarında emperyalist düşmanı bir halk kitlesi vardı. Fakat Türkiye gibi onlarla ortak bir dili konuşan bir devlet bu işlemi kolaylıkla yapabilir ve yapıyor da.
Değişim şart, değişim iyi… Her değişim iyi midir? Tabiî ki değildir. Namuslu bir kadının fahişe olması da bir değişim değil midir? Fakat iyi bir değişim değildir. Değişim şart diye diye değişikliğe gidildi, Ortadoğu’da halklar ayaklandı, emperyalist düşmanı liderler –onların deyimiyle “diktatörler”- alaşağı edildi. Şimdi ne olacak bilmiyoruz. Bunu ilerleyen zamanlarda hep beraber göreceğiz. Fakat görünen köy kulavuz istemez, görünen o ki olacak şeyler hiç de iyi şeyler olmayacak.
Neden iyi şeyler görmüyoruz? Çok mu karamsar insanlarız ki Arap Baharı’nı göremiyoruz? Aksine meydandaki bu keşmekeşi bir bahar gibi görenler mi çok iyimser?
Suriye’de her gün insanlar ölüyor, Arap Baharı;
NATO Libya’da binlerce insan öldürdü, Arap Baharı…
Bahar anlayışı değişti de biz mi duymadık?
İşin en can alıcı noktası; Türkiye’nin  -müslüman bir devlet olarak- ABD’nin uşaklığını yapması. Araplara karşı lider müslüman ülke tavırları, ABD’ye karşı uşaklık… İsrail’le didişip durduğu bir zamanda ABD’nin İsrail’in güvenliğini sağlamak için tasarladığı füze kalkanının kabulü ise buna tuz-biber mahiyetinde.
Bir de ağızlardan düşmeyen “Türkiye gelişiyor, Türkiye’nin refah düzeyi artıyor” sözleri var. Kim için, kime karşı gelişiyor? Anadolu insanı, ABD için müsülümanlara karşı gelişip büyüyen bir Türkiye istiyor mu diye soran olmuyor.
“Türkiye gelişen ülke, Türkiye örnek ülke, Türkiye lider ülke” ya… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan lider ülkenin lideri olarak Ortadoğu’ya Arapların baharını kutlamaya gitti. Mısır’da halkı selamlaması gazetelerde ‘’Başbakan Arapça konuştu’’ diye yazıldı. Fakat Vatan Gazetesi’nde farklı bir şey yazıldı.
Vatan’ın haberine göre Başbakan Mısır halkına şöyle demiş: “Umarım ki Mısır’da yeni yönetim ve anayasa laik olacaktır. Laiklikten korkmayın. Türkiye’de anayasamız laikliği devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laik bir rejimde insanların dindar ya da dindar olmama özgürlüğü vardır. Laiklik dinsizlik değildir. Umuyorum ki sözlerim sonrasında Mısır halkının laikliğe bakışı değişir.
Bu haber iktidar yanlısı hiçbir medya organında çıkmadı fakat Vatan’ın bu haberi sonrasında her halde artık gizleyemediklerindendir Zaman Gazetesi yazarı A.Turan Alkan 17 Eylül tarihli köşesinde şunları yazdı: “Mısır’da laiklikten bahsetmiş bu arada. Ağzına sağlık iyi söylemiş. Hep bahsettiğimiz bir nüktenin tecellisidir; bu memlekete adam gibi laiklik uygulamasını, herkesin din, vicdan ve fikir hürriyetinden emin olmasını muhafazakarlar getirecek dedik, öyle oluyor, çünkü kötü laiklik uygulamasının cezasını en çok onlar gördüler ve yaşadılar.
Laikliğin iyisi ve kötüsü olduğunu da ilk kez duyuyorum doğrusu. Bir de başbakan “İnsanın değil, devletin laik olmasından söz ediyoruz” demiş. Sayın başbakan laikliğin tanımını ve laikliğin devletle ilişkili bir kavram olduğunu bilmiyor mu acaba? Devletinin laik olmasını benimseyen bir insan peşinen kendi nefsinde de laikliği benimsemiştir. Zaten devleti laik olmayan bir insanın laik olması muhaldir.
Hâdisenin en ilginç tarafı da şu ki; Mısır’da halka laik olun diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1993’te “Ya müslüman olacaksın ya laik, hem laik hem müslüman olunmaz” diyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ta kendisidir.
Görünen o ki; başbakan on sekiz sene yemedi, içmedi, düşünüp durdu ve sonunda laiklikten yana karar kıldı. Bize de kararı hayırlı uğurlu olsun demekten başka bir çare kalmıyor. Açıkçası tercihi beni o kadar da ilgilendirmiyor fakat ben Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye ile İslâmcılığın geleceği adına heyecana kapılan Anadolu insanına yanarım; Erdoğan için ülkelerinde mitingler düzenleyen, ona halife muamelesi eden müslüman Araplara yanarım; Filistinli çocuklara, Mısır’lı gençlere yanarım; Suriye ve Libya’da Erdoğan gibi olmadıkları için liderlerini alaşağı etmek isterken öldürülen isyancılara yanarım.