Suriye Cumhuriyet 17 Nisan 1946’da Fransa’dan bağımsızlığını ilân etmişti. Daha sonra Suriye ile Mısır bir araya gelerek Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu; fakat bunun ömrü uzun olmadı.

Suriye rejimine yönelik yoğun eleştiriler olmasına mukabil şunu kabul etmeliyiz ki bağımsız bir idareden bahsediyoruz. İran askerlerinin ülkedeki varlığına, Hizbullah güçlerinin ülke içinde çatışmalara girmesine ve hatta 1950’lerin başından itibaren Rusya’nın yardımlarına rağmen Suriye yönetimi kimsenin kontrolünde değil. Bana ihanet ettiler bunu biliyorum; çünkü Amerikalılar benim ülkeden çıkarılmam için baskı yaptı. Lübnan’a gitmem söylendi, orada benim için aptalca bir tuzak kurulmuştu. 1994 yılına kadar yakalanmamayı başardım. Sudan’daki hainler 50 milyon dolar karşılığında bana ihanet edene kadar dışarıda kaldım. 1994’ten beri ise cezaevindeyim.

***

Bu tarihe, 17 Nisan’a tekabül eden diğer bir gün ise Filistinli tutsaklar günü. Toprakları İsrail tarafından işgal edilip kendileri de cezaevinde tutulan birçok Filistinli tutsak var. Benim Filistin davasının bir kahramanı olduğum ve bir Filistinli olduğum unutulmamalı, dolayısıyla Filistin üzerine konuşma hakkına sahibim. Filistin direnişi için herkesten daha fazla eyleme imza attım ve bugüne kadar da Filistin’in hürriyeti için davaya sadık kaldım. Filistinli tutsaklar gününde tüm Filistinli tutsaklar dayanışma içinde olmalı; çünkü Filistinli tutsakların neredeyse tamamı aynı suçlama sebebiyle mahkûm durumda. Kendimden biliyorum ki tüm tutsaklar cezaevlerinde İsraillilerin kontrolü altında tutuluyor. Ne olursa olsun hayatta kalıp mücadeleye devam edeceğiz; Siyonistlerin ve emperyalistlerin oyunlarına yenilmeyeceğiz.

Burada unutulmaması gereken ehemmiyetli bir mevzuya değinmek gerekiyor. Arap ülkeleri, daha doğru bir tabirle hainler tarafından idare edilen ve Arap ülkeleri denilen ülkeler artık İsrail ile diplomatik ilişkilerini açıktan sürdürüyor. Sudan’ın güzel insanları hainler tarafından yönetiliyor. İsrail ile diplomatik ilişki içerisinde olmakta bir beis görmüyorlar. Sudanlılar ise buna karşı çıkıyor. Daha önce de söylemiştim; Sudan Komünist Partisi, İsrail’in tanınması noktasında Moskova’nın yönlendirmesini kabul etmeyen tek Arap komünist partisidir. Moskova bunu istedi çünkü sosyalist Yahudiler vardı. Bu büyük bir hataydı.

Bütün Arap ülkeleri İsrail’i tanıyor. Kraliyet ailesi Yahudi menşeli Suudi Arabistan resmî olarak İsrail ile diplomatik ilişkilerini ilân etti. Aslında Fas’tan sonra İsrail ile ilişkisi olan ikinci Arap ülkesi Suudi Arabistan’dır. Daha önce de söylediğim gibi Mekke ve Medine’nin mukaddes topraklarının güvenliği İsrail merkezli Siyonist bir şirkete teslim edilmiş vaziyette. Bunun ne kadar ağır bir şey olduğunu anlayabiliyor musunuz?

İşte benim Fransa’da cezaevinde tutulmamın sebebi de bu hainlerdir. Bana ve benim gibilere karşı Siyonistlerle işbirliği içindeler. Ben de onlara karşı çok güzel insanlarla dayanışma içindeyim. Bunların arasında Fransız olanlar da var. Bu sebeple Fransa’yı seviyorum.

Hülasa, Filistinli tutsaklar günü bizim günümüz. Çünkü ben Filistin davası sebebiyle tutsak edilmiş biriyim. Üzerimize türlü suçlar atsalar da niçin burada olduğumuz belli. Cezaevinde de bu sebeple kötü muameleye maruz kaldığımız oluyor. Gardiyanların çoğu iyi insanlar olsa da bize burada gösterecekleri iyi muamele dışarıda problem yaşamalarına sebep olabilir. Benim Fransa’da bir siyasî tutsak olduğum unutulmamalı. Türk avukatlarım da gayet iyi biliyor ki burada hukuksuz bir şekilde tutuluyorum. Beni kim olduğu belli hâkimlerin kararlarıyla tutuyorlar. Hakimler benim sayemde kariyer yapıyorlar. Bana karşı hiçbir delil olmamasına, konuştuğum herkesin bunu gayet iyi bildiğini söylemesine rağmen mahkemelerden lehime bir karar çıkmıyor.

Devrimci bir Filistinli tutsak olarak son derece iyi Fransız ve Türk avukatlara sahibim. Gerek avukatlarım gerekse de benimle dayanışma içinde olan diğer tutsaklar, düşmanlarımızdan korkmuyoruz. Bilakis onlar korkuyor; Türkiye’den bana destek veren Müslümanlar Fransız konsolosluğuna tepkilerini dile getirebilirler.

Filistin davası için en uzun süredir cezaevinde olan tutsak olarak son derece ağır şartlar altında hayatımı sürdürüyorum. Hâlâ burada olmamın sebebi ise bir başka ülkedeki, memleketim Venezüella’daki hâinler. Venezüella’yı özgürleştirmek için mücadele eden Chavez de bu hainler tarafından durduruldu. O gün bugündür bu hainler devletin içine yuvalanmış durumda.

Filistin davasının ve bu dava için direnen tutsakların unutulmaması ümidiyle…

Allahü Ekber!

17.04.2021

Baran Dergisi 745.Sayı