Salgın hastalık dolayısıyla alınan tam kapanma kararıyla beraber bu süreçte alkollü içki satışlarına izin verilmeyeceği duyurulmuş, laik, Kemalist, dinsiz ve bunlara ilaveten dangalak azınlık taifesi de tabiî hemen ‘özgürlük’, ‘laiklik elden gidiyah’, ‘şeriat geliyor’ diye yaygarayı kopartmıştı.

Yukarıdaki paragrafın başından sonuna gelene kadar yaşananlar tabiî bir süreç ifade ediyor dikkat ediyorsanız; fakat bundan sonra bir şey oluyor, Sabah Gazetesi’nde yazan, başaksesuarlı bir ablamız birdenbire ortaya çıkıyor ve haykırıyor:

“Sekülerlik iyidir, sekülerlik güzeldir, Mısır’ın yeni anayasası da seküler olmalı demiştik değil mi, biz de fenaa sekülerleriz ha, öf çok fena seküleriz” diye sıralanmış uzun bir martavalla beraber alkol yasaklarının dünyadaki benzerlerinden bahsedip, memleketteki azgın azınlığa ve uluslararası basına çakıyorum edasıyla şuur altının maskesini kaldırıyor ve başlıyor karşısında olduğunu iddia ettiği azgın azınlığa izahat vermeye. Gavur memleketlerinden gavur zıkkımı ile ilgili misaller falan diye uzuyor yazı.

Şimdi, hem bu ablaya ve hem de onun hemcinsi olan olmayan şuur hemcinsi olanlara soralım, bu işten size ne? Siz Cumhurbaşkanı yahut İçişleri Bakanı’nın sözcüsü müsün, avukatı mı? Size ne? Lâik, Kemalist, dinsiz azgınlık azınlık “Cumhurbaşkanı ya Müslümansa, ya İslam’ı hakim kılarsa” diye dertlenenlerle beraber dertleniyorsanız, “Gavur, Cumhurbaşkanımıza Müslüman, hele hele İslamcı, İslâm’ı hakim kılmak üzere gizli bir ajandası var” dedi diye endişeleniyorsanız, ola ki Erdoğan’ın onların dediği kimse olma ihtimalinden siz de rahatsızsanız, e o zaman size itikattan başlayarak siyasete del hayatın her planında sıkıntı var demektir.

Ha yok, “biz de böyle olsun istiyoruz ama çaktırmayın, takiyye yapıyoruz” diyorsanız, e o trend de 15 Temmuz 2016’da kaldı be canım.

Hakikaten, ne için yahu? Kurumuş, kokuşmuş, hastalıklı haliyle bile olsa bu dünya bu kadar mı ehemmiyetli, gerçekten de değiyor mu bunca yalana, dolana, riyaya, yalakalığa, alçaklığa?

Müslümanın takınması gereken eda ve tavırdan sizin hissenize zırnık kadar da olsa düşmedi mi?

Her şeyin herkesin gözünün önünde yaşandığı bu çağda, bırakalım ulvi tavır ve eda keyfiyetlerini de konuşmayalım; fakat insan olmanın en basit gereği olarak, en azından utanmıyor musunuz?