Ordu şefi Aviv Kohavi dün İran'ın nükleer programına karşı askeri bir yanıt hazırlamanın İsrail'in meşru hakkı olduğunu söyledi.

İsrail Savunma Kuvvetleri geçen yıl, Tahran'ın nükleer tesislerine karşı güvenilir bir askeri tehdit hazırlama çabalarını hızlandırmıştı.

Bir törende yaptığı konuşmada Kohavi, “Nükleer tehdide karşı harekete geçmek için iç cepheyi savaşa hazırlamak, özellikle bize ihtiyaç duyulma olasılığı ışığında, önümüzdeki yıllarda hızlandırılması gereken bir görevdir.” Dedi.

"İsrail Savunma Bakanlığı, İran'a yönelik bir saldırı için şiddetle hazırlanmaya devam ediyor ve her gelişmeye ve her senaryoya hazırlanmalı" dedi.

Kohavi, "İran nükleer programına karşı bir askeri seçenek hazırlamak meşru bir hak ve bir ulusal güvenlik meselesedir" diyen Kohavi, bu tür bir hazırlığın İsrail’in hazırlıklarının "merkezinde" olduğunu ve "çeşitli operasyonel planlar, nükleer hazırlıklar, uygun silahların edinilmesi, istihbarat ve eğitimi” içerdiğini de sözlerine ekledi.

Kohavi, "İran'ın nükleer silah elde etmesini diplomasi yoluyla engellenmeye çalışılıyor, ancak tarih defalarca diplomasinin başarısız olabileceğini veya sadece kısa bir süre için başarılı olabileceğini, ardından ihlal veya ihanetin geldiğini kanıtladı." dedi.

Kohavi, ordunun iki nedenden dolayı İran'ın nükleer programını vurmaya hazırlandığını söyledi. “Birincisi, anlaşma olmazsa ve İran nükleer programı genişlemeye devam ederse, ikincisi, bir önceki anlaşmanın aynısı veya benzeri bir anlaşma olması durumunda, ki bu kötü bir anlaşma anlamına gelir.” dedi.

“İsrail Savunma Bakanlığı, siyasi kademenin karar vereceği gün için askeri yetenekleri hazırlıyor” diye ekledi.

Perşembe günü, ABD Başkanı Joe Biden ve Başbakan Yair Lapid, İran'ın bombayı ele geçirmesinin nasıl durdurulacağı konusunda kamuoyu önünde anlaşamadılar. Lapid diplomasinin Ayetullahları durduramayacağını ilan etti ve Biden bunun en iyi araç olarak kaldığında ısrar etti. Bununla birlikte, her iki lider de ABD'nin İran'ın nükleer silah elde etmesini önlemek için “ulusal gücündeki tüm unsurları” kullanma sözü verdiği ortak bir stratejik bildirgeyi imzaladılar.