Nükleer anlaşamaya geri dönme ve seçim sürecine hazırlanan İran’da Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in Londra'da Farsça yayın yapan Iran International haber kanalına verdiği röportajın ses kaydı basına servis edildi. Seçimden sonra yayınlanması beklenen röportajın ses kaydında Zarif, Devrim Muhafızları Ordusu ile aralarından yaşanan anlaşmazlık ve gerilimleri ortaya seriyor. Reformist hareketin olası adayları arasında geçen Bakan Zarif, bu ses kaydıyla daha fazla baskıya maruz kalabilir.

Ses kaydında Zarif, ordunun iktidar üzerindeki kontrolüne, bilhassa İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Müslüman katili Kasım Süleymani’nin müdahalelerine ve bölgesel rolün İran diplomasisini baltalamadaki etkisine yönelik sert eleştiriler yöneltiyor.

Devrim Muhafızları’na ait politikaların dış politikaya dayatılmasını eleştiren Bakan Zarif, askeri ve diplomatik iki birim arasındaki ilişkiyi ‘soğuk savaş’ olarak nitelendirdi. “Sahanın diplomasiye harcanmasından daha çok, diplomasi sahanın ihtiyaçlarını karşıladı” ifadelerini kullanan Zarif, bu sözleriyle Dışişleri Bakanlığının Devrim Muhafızları’nın bölgesel faaliyetlerinden, bilhassa Kudüs Gücü Komutanı Süleymani’den etkilendiğini belirtiyor.

Zarif’in bu eleştirileri, Iran International haber kanalı için Mart ayında hazırlanan, üç saatlik bir röportajın ses kaydından basına servis edildi. İran Dışişleri Bakanlığı da ses kaydını doğruladı. Zarif’in Hasan Ruhani yönetimini destekleyen ekonomi uzmanı ve reformist Said Laylaz'ın sorularını yanıtladığı söz konusu röportajın Ağustos ayı seçimlerinin ardından medyaya servis edilmesi planlanıyordu.

Nitekim Bakan Zarif, 25 Şubat 2019'da istifasını açıklaması, Rehber Ali Hamaney’in istifaya yönelik çekincesi, Ruhani’nin ise reddi ardından bu adımından geri adım atması sonrasında ilk kez bu türden açıklamalarda bulundu.

Zarif'in istifa talebi, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Süleymani eşliğinde Tahran'a yaptığı yıldırım ziyaretin sonra gelmişti. Diğer İranlılar gibi Zarif de bu gelişmeden Esed’in Şam’a dönmesinden saatler sonra haberdar olmuştu.

Askerlerin, diplomatlar karşısındaki önceliğini eleştiren Zarif, bu bağlamda “Rejimin önceliği sahadır” diyor. 2015 nükleer anlaşmasına varılması ve yaptırımların kaldırılması ardından bölgesel rolün arttığını itiraf eden Zarif, “Nükleer anlaşma sonrasında saha çalışmalarında ilerlemek için çok çaba sarf ettik” ifadelerini kullanıyor. Aynı zamanda dış politika düzeyinde karar alımındaki payının ‘sıfır’ olduğunu düşünen Zarif, “Aslında saha politikası ülke stratejisini takip etmelidir; ancak öyle olmadı. Ülkenin siyasetine yön veren sahaydı” diyor.

Ses kaydında Zarif, Temmuz 2015'te Viyana'da nükleer anlaşmanın ilanı ile anlaşmanın Ocak 2016'da uygulanması arasındaki altı aylık sürede gerçekleşen birçok olaya değiniyor. Bu olaylar arasında İran'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği ve Konsolosluğuna yönelik saldırı da bulunuyor.

Süleymani'nin o dönemde Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette de değinen Zarif, ‘Rusya'nın talebi üzerine, aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı gözetimi olmaksızın yapıldığını’ söylediği bu ziyaretin Dışişleri Bakanlığının elde ettiği başarının (nükleer anlaşma) bozulması çerçevesinde geldiğini söylüyor.

Süleymani’nin yürüttüğü politikaya uyum sağladığını dile getiren Zarif, “Görev sürem boyunca, saha komutanına bir işi yapmasını hiçbir zaman söyleyemem; zirâ diplomaside o komutana ihtiyacım var. Her müzakereye gittiğimde, bu vasfı ya da noktayı elde etmeni istiyorum diyen kişi hep Süleymani’ydi. Saha için pazarlık yapıyordum” açıklamalarında bulundu.

Zarif, Lavrov

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı görüşmelere Süleymani’nin müdahalesine değinen Zarif, Süleymani, elde etmek istediği ayrıcalıkların bir listesini verdiğini ifade ediyor.

Süleyman’in diplomasinin alanına giren eylemleri haber vermediğini ifade eden Bakan Zarif: “Hayır böyle bir şey olmadı. Süleymani’den askeri çatışmalar sırasında Suriye'ye giderken İran devlet havayollarını (Iran Air) kullanmamasını talep ettik, kabul etmedi” dedi.

Zarif’in Süleymani’den Mahan Havayolları’nı kullanmasını istediği, ancak Süleymani’nin “İran devlet havayolları, güvenliğimiz için daha iyi” dediği söyleniyor.

Süleymani'den Suriye'ye gidiş gelişlerde İran Air yerine Mahan Air'i kullanmasını istediğinde bunu kabul etmediğini ifade eden Zarif, “Süleymani, İran Air daha güvenli" cevabını verdi. Askeriyenin yönetime hakim olduğunu vurgulayan Zarif, diplomasi yüzde 200 zarar görse de Süleymani kararından vazgeçmediğini belirtiyor.

Konuşmasının bir diğer bölümünde, ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry ile Mayıs 2017'de aralarında gerçekleşen ve Kerry’nin İran havayollarına ait Suriye uçuşlarının altı kat artması konusunda uyarıda bulunduğu telefon görüşmesine dair ayrıntılara değinen Zarif, bunun o dönemdeki İran Yollar ve Kentsel Kalkınma Bakanı Abbas Ahundi’nin de açıkladığı bir bilgi olduğunu söylüyor.

İran'ın bölgedeki büyükelçilerinin askeri geçmişine ve güvenlik güçlerinin dış politikaya müdahalelerine ilişkin soruya Zarif şöyle yanıt verdi: “Dışişleri Bakanlığı bünyesinin çoğu güvenlikle ilgili. Nitekim ülkemizdeki bir grup, her şeyin güvenlikle ilgili olmasını istiyor. Bundan bir çıkarları var, zirâ rolleri dikkat çekici şekilde ortaya çıkıyor. Bu azınlığın, koşulları kötüleştirme ve kapsamlı bir dalga meydana getirme potansiyeli mevcut.”

Ordunun hükümet kararına etkisi konusunda ise “Kararı saha (askeri) aldığında, netice bu şekilde oluyor. Saha’nın ülke stratejisine hakim olmasını istediklerinde olan bunlar. Bizi manipüle edebilirler” ifadelerini kullanıyor.

Son günlerde önümüzdeki 18 Haziran'da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde reformist hareketin olası adayları arasında geçen Bakan Zarif, bu ses kaydıyla daha fazla baskıya maruz kalabilir. Diğer yandan ekibi ise nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirme, Washington'un anlaşmaya dönüşü karşılığında İran'a yönelik yaptırımların kaldırılması yönünde Viyana müzakerelerinde zamana karşı yarışıyor.

Şarkul Avsat