“2014'te, ABD ve Küresel Koalisyon ile ortaklaşa IŞİD’e ilk büyük yenilgisini tattırdığımızda, dünya benim memleketim Kobane'yi ve halkım Suriyeli Kürtleri öğrendi. Orada oluşturduğumuz ittifaklar, 2019'da IŞİD halifeliğinin sona ermesine yol açtı.

Bugün Kobani yine tehdit altında ve bu ortaklıkların tüm kazanımları da tehlikede.” diye ağlayan Abdi, bu kez tehdidin bir NATO ülkesinden geldiğini söyleyerek Türkiye’nin şehirlere bombalar yağdırarak sivilleri öldürdüğünü iddia etti.

Suriye içerisinde yeni bir devlet olduklarını “Sistemimiz mükemmel değil: Varlığımız için savaşırken ve ezici bir ekonomik abluka altında inşa etmek zorunda kaldık. Ancak sağlayabildiğimiz yönetişim ve güvenlik kalitesi açısından Suriye'deki diğer tüm otoriteleri geride bıraktık ve Kobani'deki zafer ve direnişimize getirdiği uluslararası destek olmasaydı bunların hiçbiri mümkün olmazdı.” ifadeleriyle aktaran Abdi, yazı boyunca Türkiye’nin faaliyetlerinin sadece IŞİD’e yaradığını iddia ederek kuklalığını yaptıkları Batı’dan yardım dilendi.

Taksim’deki bombalı saldırıyla hiçbir bağlantıları olmadığını iddia eden Abdi, yasal bir otoriteymişçesine bu saldırının aydınlatılması için Türkiye’ye yardım etmek istediğini ve bir soruşturma açılmasına destek vereceğini söyleyerek, Batı basınında Türkiye’nin haksız olduğu imajını oluşturma çalışmalarına devam etti.

Abdi yazısını “Uluslararası toplum bir Türk işgaline kararlı bir şekilde karşı durmuş ve barıştan yana konuşmuş olsaydı, işler çok farklı gidebilirdi. Hiç kimse zamanı geri alamasa da geçmişin trajedilerinden ders alabiliriz. Bu müzakerelerin yeniden başlaması ve aradığımız barışa ulaşılması için yardımcı bir rol oynamaya hazır olduğumuzu beyan ederiz. Uluslararası toplumu, bir Türk işgalini önlemek için derhal somut adımlar atmaya ve Kürt ihtilafına demokrasi, bir arada yaşama ve eşit haklara dayalı siyasi bir çözümü teşvik etmeye çağırıyoruz. Halkımızın varlığı ve bölgenin güvenliği buna bağlıdır.” şeklinde ağlayarak sonlandırdı.