19 Aralık 2020 sabah saatlerinde Piskopos Jacques Gaillot ziyaretime geldi. Kendisiyle gönüllü olduğu dönemlerden beri irtibat hâlindeyiz; fakat ziyaretime pek sık gelmiyordu, ara sıra görüşüyorduk. Pandemi döneminde ilk kez beni görmeye geldi ve bir saatten uzun süre konuştuk. Piskopos Gaillot, 85 yaşında mükemmel bir insan. Filistin davası için çok önemli bir isim, siyasî mahkûmları müdafaa etmişti. Georges İbrahim Abdullah’ın mahkûm olduğu süreçte bizi ziyarete gelmişti. Birçok ziyaret talebini reddetmelerine rağmen onunkini edememişlerdi; çünkü piskoposluk önemli bir mevki. Kendisi iyi bir insan ve gerçek bir Hıristiyan. Müslümanlara büyük saygısı var.

Cezaevindeyken iyi Hıristiyanlar ile tanışma imkânı yakaladım. Gaillot bunlardan birisi. Yakın bir zaman önce ölen Rahip Michel Lelong da çok iyi bir insandı. Mükemmel Arapça konuşuyordu, doktorasını Toulouse Üniversitesinde Arap dili üzerine yapmıştı. Gerçekten bizim tarafımızda olan bir aristokrattı ve kendisine karşı birçok menfi faaliyet yapıldı. İyi bir Hristiyan’dı; bizim tarafımızda olan iyi Hıristiyanlar var. Direnişte de yanımızda bulunanlar oldu. George Habaş, Wadi Haddad ve Ebu Ali Mustafa gibi direniş liderleri... Ebu Ali Mustafa, Kudüs yakınlarında İsrail tarafından düzenlenen bir suikast neticesinde hayatını kaybetmişti. Ebu Ali Mustafa bir Müslüman’dı, Wadi Haddad bir Anglikan Hıristiyan’dı, Doktor George Habaş ise bir Ortodoks Hıristiyan’dı. Bu vaziyet, inancı ne olursa olsun insanların doğru noktada buluşabileceğini gösteren önemli bir misal.

Gaillot’ya bir yeni yıl tebriği yazdım ve şunları söyledim:

“2021’de daha iyi bir sene geçirmeni temenni ediyorum. Gerçek Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için mukaddes Filistin topraklarının özgürlüğünü görmek ümidiyle… İyi seneler… Allahü Ekber!”

Elbette iyilerin yanında kötüler de var. Hıristiyan hainler İsrail ile birlikte hareket ediyor. İsrail, varlığını Hıristiyan hainlere borçlu. Bunların başında İngilizler geliyor, ardından Fransızlar ve Amerikalılar. Amerikalıların büyük bir kısmı Hıristiyan ve İsrail’i destekliyorlar. Başkanlık makamını terketmesine birkaç gün kalan Amerikan Başkanı Trump bir Hıristiyan. O Hıristiyanlığa ihanet etti. Kızlarından biri bir Yahudi’yle evlendi. Damadının babası yolsuzlukları sebebiyle cezaevinde bulunuyor. Yahudiler, Hıristiyan ve Müslümanlara nazaran geleneklerine daha bağlı ve diğer inançlara karşı müsamahasız insanlar olarak bilinirler. Bakmayın Suudi Arabistan’da çok iyi bilinen bir kesimin gücü elinde tuttuğu için aptalca şeyler yapma cesaretini kendinde bulmasına; Müslümanlar diğer fikirlere açık, hoşgörülü insanlardır.

Hülasası, bu iki Katolik Fransız’ı tanıdığım için memnunum. Gaillot buraya gelerek bana desteğini bildirdi. Anti Siyonist mücadelemize destek veren herkese açık olmalıyız; Hıristiyanlara da, Siyonizm’e karşı olan Yahudilere de... Arap Yahudilerinin ise yarısı bize karşı ne yazık ki. Çünkü, mücadelemizi kazanmamız durumunda tüm Yahudilerin Filistin’den ayrılmak zorunda kalacağı şekilde bir manipülasyon yapıyorlar. Oysa onlar orada binlerce yıldır yaşıyor ve evlerinden ayrılmak istemiyorlar.

Soru şu: Önümüzdeki süreçte neler yaşanacak? Bu noktada bizi en çok alâkadar eden Türkiye. Mesela, şu anda bir çatışma iklimindeyiz. Türkiye’de siyasî çatışma var, bunun yanı sıra inanç merkezli bir çatışma da devam ediyor. Türkiye’de Müslüman olmayanlar da var ve saygı içerisinde yaşıyorlar. İslâm’a ihanet eden Arap liderlerin, İslâm’ı dönüştürmeye çalıştığını görüyoruz. Peygamberin merkezde olduğu anlayıştan çıkıp kendilerinin merkezde bulunduğu bir anlayışa yol açıyorlar ve diğerlerine olan saygı da ortadan kalkıyor. Oysa saygı gerçek Müslüman geleneğinde en ehemmiyetli kavramlardan birisi. Elbette, saygı hataların cezasız kalması anlamına da gelmiyor, insanlar yanlış bir şeyler yaparsa onun karşılığı verilmeli ve bu tolere edilmemelidir.

Türkiye’deki azınlıklardan biri de Ermeniler. Onlar adına üzülüyorum, tanıdığım, görüştüğüm Ermeniler var ve büyük bir kısmı Türklere karşı savaş veriyorlar. Bunun sebebi ise I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan tehcir hâdisesi… Ermenilerin büyük kısmı Türkiye’den sınırdışı edilerek diğer Arap ülkelerine gönderildiler. Bu kötü bir tarihî hadise… Unutulmamalı ki, Türk halkı birçok kez Ermenilere yardım etmiştir. Türkler gerçekten kadirşinas bir millet; fakat dönemin idarecileri bu hususta hatalar yapmış. Burada İslâm’ı dönüştürmeye çalışan gizli Yahudi mezhebi, Suud anlayışının tesirinden de bahsetmeliyiz. Onlar yüzyıllardır İstanbul’da hâkimiyeti sağlamaya çalışıyorlar. İslâm’ı dönüştürmeye çalışan Suudilerin etkisi bugün daha net görülüyor.

Dünya tam anlamıyla ikiye bölünmüş vaziyette; inananlar ve inanmayanlar olarak… Bu süreçte insanlara öğretilen birçok ezber bozulacak. Çünkü inanmayanlar topyekûn insanlığın düşmanı; Müslümanların düşmanı. Türkler çok çalışkan bir millet olarak Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de, Amerika’da çalışıyor. Türkiye devleti de Siyonistlere ve Amerikan ajanlarına karşı bir mücadele veriyor. Gülenistlere ve emperyalist sermayeye karşı verilen bu mücadeleden güçlü bir şekilde çıkacağına inanıyorum. Azınlıklar da bu mücadelede Türkiye’nin Müslüman rejiminin yanında yer alacaklardır. Şu unutulmamalı ki Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin en iyi cumhurbaşkanıdır.

***

Ülkem Venezüella’da insanlar benim tekrar dönmemi istiyor. Çünkü ben sembol bir şahsiyetim. Halk, hükümetin içerisine sızmış hain ve yozlaşmış tipleri temizlemek noktasında katkım olacağını biliyor. İsimlerini tesbit edebilirim; fakat bu zor bir süreç. Venezülla’ya dışarıdan destekler geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Maduro’yu destekledi. Putin de aynısını yaptı. Fakat Venezüella’nın şartlarında pek bir değişme olmadı, çünkü içeride sorun var.

En son Ekim 1958’de Miami’deydim ve hatırlıyorum 1 Amerikan Doları 3 Venezüella Bolivarı ediyordu. Şimdi ise 1 Amerikan Doları 1 milyon Venezüella Bolivarı ediyor. Bu insanlık tarihi boyunca görülmemiş bir değer kaybıdır. İnanılır gibi değil. Bunun sebebi ABD emperyalizminin ve Siyonizmin saldırılarıyla beraber elbette iktidarın yaptığı hatalardır. İktidarın hatalar yapmasının sebebi ise hainler ve yozlaşmış idarecilerdir. Bu idareciler devrimi yerle yeksan etmektedir. Maduro’nun dürüst bir insan olduğu hususunda hiç şüphe yok. İdarede bazı göçmen Arap Müslümanlar da görev alıyor, ki onlar da iyi ve dürüst insanlar. Fakat hain ve yozlaşmış bir zümre ülkeyi harabeye çevirdi. Sadece Amerikan emperyalizminin saldırganlıkları değil, içeridekilerin de ülkenin bu hâle gelmesindeki tesiri büyük. İktidardaki bu yozlaşmanın en önemli delillerinden biri ise, benim tam 26 senedir burada, Fransa’da cezaevinde tutuluyor olmamdır. Ümid ediyorum memleketime dönme ve tecrübelerimle halkıma ve Bolivarcı rejime yardım edebilme imkânına kavuşacağım. Amerika kıtasında Sovyetlere bağlı olmayan tek komünist parti Venezüella Komünist Partisi’dir. İçerisine kimsenin sızamadığı bağımsız bir parti olan Komünist Parti, Bolivarcı rejime sadıktır ve ümidim o ki yakında onlarla da buluşacağız.

Allahü Ekber! - 20.12.2020

Baran Dergisi 728.Sayı