Tam adı Mehmed b. Ferâmurz b. Hoca Ali olan Molla Hüsrev, Fatih Sultan Mehmet döneminin önemli âlimlerindendir. Molla Hüsrev, medrese müfredatını şekillendiren isimlerden biridir. Kaynaklarda doğum yeri ile nispeti ilgili ihtilaflar bulunsa da Amasya-Tokat-Sivas bölgesindeki Varsaklar’a dayandığı ve babasının zâviyesinin bulunduğu Sivas-Tokat arasındaki köyde doğduğu anlaşılmaktadır. Babası Ferâmurz vefat edince küçük yaştaki Mehmed’i, eniştesi Hüsrev Bey himayesine almıştır. Bu sebeple o, eniştesinin adıyla Hüsrev olarak anılmaya başlanmıştır. İlk eğitimini Rum vilâyetinde alan Molla Hüsrev, Bursa’da Molla Fenârî’nin oğlu ve Bursa Kadısı olan Yûsuf Bâlî’den icâzet aldı. Daha sonra Edirne’de Teftâzânî’nin öğrencisi olan Burhâneddin Haydar Herevî’den ve Molla Yegân, Şeyh Hamza gibi Osmanlı âlimlerinden tahsil gördü.

İlk resmî görevine Edirne’de Şah Melek Medresesi müderrisi olarak başlayan Molla Hüsrev’e 1435’te aynı şehirde bulunan Çelebi (Halebiyye) Medresesi müderrisliği de verildi. II. Murad’ın, oğlu Mehmed’e saltanatı terketmesi sırasında (1444) kazaskerliğe getirildi. İstanbul’un fethi sırasında II. Mehmed’i destekleyen ve fethin ardından İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey’in vefatından sonra (1459) İstanbul kadılığına getirilen Molla Hüsrev’e ilaveten Galata ve Üsküdar kadılıkları ve Ayasofya Medresesi müderrisliği de verildi.

Molla Hüsrev, Osmanlı ilmiye teşkilâtının kuruluş ve işleyişinde önemli katkıları bulunan kişilerden biridir. Zira Fâtih Sultan Mehmed’in kendi adını taşıyan cami etrafında yaptırdığı Sahn-ı Semân medreselerinin programını padişah başta olmak üzere Vezîriâzam Mahmud Paşa, Molla Hüsrev ve Ali Kuşçu birlikte hazırlamışlardır. Fâtih Sultan Mehmed’in Molla Hüsrev’e karşı büyük hürmet ve muhabbet beslediği ve onun için “Zamanın Ebû Hanîfe’sidir.” dediği aktarılır. Sultan Fatih’in eğitilmesinde çokça emeği olduğu rivayet edilen Molla Hüsrev, Molla Gürani ve Akşemseddin ile birlikte dönemin önemli figürlerinden biri olmuştur.

Molla Hüsrev, Osmanlı hukuk tarihinin en önemli simalarından biri olup padişahın huzurunda gerçekleştirilen ilmî tartışmalarda reîsül ulemâ vasfıyla hakemlik yapmıştır. Başta fıkıh ve usûl-i fıkıh olmak üzere tefsir, Arap dili ve edebiyatı, şiir ve hat sanatı gibi alanlarda eserler vermiştir. Fıkıh usulüne dair kaleme aldığı Mir’âtü’l-usûl’ü ve Dürerü’l-hükkâm adlı fıkıh kitabı ile bunların bazı şerh ve hâşiyeleri Osmanlı medreselerinde yıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur.

Fıkıh alanında yazmış olduğu eserler Osmanlı medreselerinde uzun süre okutulması yanında düzenli bir medrese eğitimi görmesine karşın meslekten bir astronom olmayan, daha çok hem usul hem de furu’ birlikte içeren fakih kimliğiyle öne çıkan Molla Hüsrev ilm-i hey’et alanında Risale Fi Muşkilat El-Meşhure Fi İlm El-Hey’e adlı eseri kaleme almıştır. Bu eser 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İslam dünyasında bilginler ile tahsilli ve eğitimli insanların, özellikle kozmoloji-astronomi ölçeğindeki bilgi tasavvurunda ilmî bilginin kamusallaştığı/toplumsallaştığı tezinin güzel bir örneğini oluşturur.

1472 yılında Molla Hüsrev, İstanbul’u terk edip Bursa’ya gitti ve orada bir arsa satın alarak Hüsrev Medresesi adıyla anılan medresesini kurdu. Fâtih Sultan Mehmed, Molla Hüsrev’i tekrar İstanbul’a davet etti ve 1473’ten az bir vakit sonra onu İstanbul müftülüğüne getirdi. Vefat tarihi olan 1480 yılına kadar bu makamda kalan Molla Hüsrev’in cenazesi Bursa’ya nakledilerek Hüsrev Medresesi’nin hazîresine defnedildi. Molla Hüsrev’in Celâleddin adında bir oğlu ve Hüsrevzâde lakabıyla meşhur Mustafa Efendi adında bir torunu olduğu rivayet edilir. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Zenbilli Ali Cemâlî Efendi, Molla Hasan Samsûnî, Fenârî Hasan Çelebi, Molla Muhyiddin Mehmed Manisalıoğlu ve Yûsuf b. Cüneyd et-Tokadî gibi âlimler bulunmaktadır.

Kaynakça

İDA; İhsan Fazlıoğlu, Molla Hüsrev'in Astronomisi Üzerine Bazı Gözlemler: Risale Fi Muşkilat El-Meşhure Fi İlm El-Hey'e.