Ramazan, ayların sultanı... Fırsatlar ayı… Ne demiştik bir önceki yazımızda? Ne kadar tekrar etsek az: İbadetler bizim kulluk gereğimiz. İbadetleri yaparak biz had ve haddimizi bilme şuuruna eriyoruz. Rabbimizi tanıma imkânına nail oluyoruz. Rabbimiz bizi, anne, babamızı ve tüm kâinatı yaratan mutlak varlık. Bize bizden daha yakın. Varlığımızı O’na borçluyuz. Onu tanıyarak kendimizi de tanıma fırsatını elde ediyoruz. Kulluk adına yapılan bütün ibadetler, O’nu ve kendimizi tanıma ve anlama çabası. Her şey zıddıyla kaim ya. Bundan ötürü onun dışındakini de tanıma ve anlama kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kendini ve Rabbini tanıma yolumuzu daha doğru tayin etmemizi sağlıyor. Karanlıklar da önümüze ışık tutuyor. Kendimizi tanıma yolunda tekâmül etmemiz için neyi gerekiyorsa onu yaparak tuzaklardan kurtulma imkânı elde ediyoruz. Ne mutlu bu yola baş koyanlara. O yüzden Ramazanı nefsimize işkence ayı görmekten çıkarmalı, kendimizin farkındalığına varmanın nice mucizelerinin tecelli ettiği bir ay olarak idrak etmeliyiz. Eğer kendimizde bu ayda güzelliklere şahit olamıyorsak, insanlarla, eşya ve hadiselerle ve diğer canlılarla yepyeni bir ilişki ağı kuramıyorsak şayet, gönül ayarımızda bir bozukluk var demek. Akşama kadar boşuna acıkmışız. Hemen başımızı taştan taşa vurup tövbe kapısında kendimizi sorgulama yoluna gitmeliyiz. Ramazan fırsatlar ayı. Ahmak olmayan, fırsatlara yüz çevirir mi? Olabildiğince bu fırsatlarda faydalanma cihetine gider. Ramazanın hal ve adabına münasip hareket ederek fırsatları iyi değerlendirir.

Dua
Evet, Ramazanda bol bol dua etmeliyiz. Zengin-fakir fark etmez. Zengin az, fakir çok dua etmeli anlayışı gönlümüzde yer etmemeli. Dua, dua, dua… İnsanın duadan mahrum olması insanlıkt
an çıkması demek… İnsanın dua etmemesi duanın kabul olmamasından daha beter bir hal… Eğer o insan fakirse, sabır direğinin yıkılması, zenginse, şükür kapısının kapanması demek. Ne olur ne kapıyı kapayalım ne de direği yıkalım. Dua etmeyi unutmuşsak ve zenginsek eğer bütün kazançları kendimizden görüyoruz demek. Allah korusun bu hal Rabbimizden en büyük kopuştur. Dua etmeyi unutmuşsak ve fakirsek eğer demek ki Rabbimize isyan etmiş, O’ndan ümidi kesmiş oluruz. Yine şeytanın en büyük tuzağına düşeriz. Ramazan, fırsatlar ayı. Şükreden zenginler olalım, sabreden fakirler sınıfına girelim, bol bol dua edelim. Kendimiz, yakınlarımız ve ümmet adına bol bol dua edelim. Fert, cemiyet ve ümmet olarak oldukça dramatik hadiseler yaşadığımız bu devirde gözyaşını rahmet şuuru içinde dua edelim. Sizden bir kardeş olarak istirhamım var: Her vakit dua edilir ama hususen seher vakitlerini de tercih edin. O vakitte dua bambaşka seyir alıyor. Niye seher vakti demeyin, büyükler tecrübe etmiş.

Faydasını kendi manevi âlemlerinde görmüşler. Tecrübe başlı başına bir ilim değil mi? Akılı olan Allah dostlarının deneyimlerine kapalı olur mu? Evet hususen seher vakitlerinde de Rabbimize bol bol yalvarıp yakaralım. Ailemize de bu tavrı aşılayalım. Seher vakitlerinde dışarı çıkıp şöyle bir yürüyelim. Emin olun kalbinizin dışarı gökyüzünün size doğru aktığını duyacaksınız. Yeryüzü ve gökyüzünün visal olduğu bir hal durumuna şahitlik edeceksiniz. İçinizde ve dışınızda ne muhteşem buluşma gerçekleşecek. O an ağaçların dallarının gökyüzüne yakaran kollar olduğunu, bütün kuşların sevinç içinde adeta Allah’ı zikredercesine uçtuklarını fark edeceksiniz. O an serin bir rüzgârın yüreğinize dokunurcasına sizinle sohbet ettiğini yaşayacaksınız. Evet güzel kardeşlerim bol bol dua edelim, seher vakitlerini de değerlendirerek bol bol dua edelim. Dua da namaz zekât gibi ibadettir. Allah duayı terk eden milletleri kötülüyor. Dua muhtaç olmanın belirmesi ve muhtaç olunanın görülmesi... En saf bir dille dua edelim. İster kabul eder, ister etmez. Dua etmekle bile sevap aldık. Etmez dedik belki de bir cinayet işledik. Halkın gözü aklında olur belki de etmiştir bunu neticesini ahrette göreceğiz. Duamız kabul olmuyorsa o zaman demek ki o hale bürünememişiz. Derhal kalbi gafletten arındırıp yeni bir edebe bürünerek duaya devam edelim. Bunu yanında Kurban olduğum Rabbim güzel kulların duasına geç, takvası düşük kulların duasına çabuk karşılık veririm diyor. Sebebi ise güzel kulların duasını duymanın O’nu çok sevindirmesi. Daha da duymak istiyor. Dua edelim hal ve makama uygun sözlerle, fiillerle ve hallerle dua edelim. Bir yetimin başını okşayalım; duadır. Bir yaşlıyı ve hastayı ziyarete gidelim; duadır. Duaların birçoğunu icrada arayalım. Ramazan, fırsat ayı... Fırsatları iyi değerlendirip bol bol dua eldim. Dua biz eksik ve günahkârların merdiveni, dua günahların terk edilme yürekliliğin gösterilmesi. Dua Rabbimizle haberleşme O’na iştiyakın dilidir. Hazreti Ayşe anamız kâinatın efendisinin gözyaşı selinde devamlı dua ettiğini dile getiriyor. Ayakları şişercesine, sabahlara dek... Allah’ın korumasında olan, “siz benim bildiklerimi bilseydiniz daha az güler daha çok ağlardınız” ihtarında bulunan Gaye-İnsan-Ufuk Peygamber devamlı dua halinde. Biz de O’na ümmet olma şuurunda bol bol dua edelim. Elverir ki şefaatine nail olma şerefine ereriz. Yazımıza peygamberimizin yapmış olduğu dualardan misaller vererek son verelim. Allah’ın selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Resulullah’ın Duaları (Allah ona salat ve selam eylesin) 
-“Allah’ım, faydasız ilimden, katına yükselmeyen amelden, senden korkmayan kalpten, makbul olmayan duadan sana sığınırım.”
-“Allah’ım, beni çokça şükreden, çokça sabreden eyle; beni kendi gözümde küçült, başkalarının gözünde büyük eyle.”
-“Allah’ım, bütünüyle senden hayır diliyorum; ister bildiğim çeşitten olsun, ister bilmediğim çeşitten. Şerrin tamamından sana sığınıyorum; ister bildiğim çeşitten olsun, ister bilmediğim çeşitten.”
-“Allah’ım, ayıbımı kapat. Korkumu güvene çevir. Borcumu ödemeyi nasip eyle.”
-“Allah’ım bütün işlerde sonumuzu hayır eyle; dünyanın perişanlığından, ahiretin azabından bizi koru.”
-“Allah’ım, kalbimi nifaktan, amelimi gösterişten, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten temizle. Gözlerin hainliğini, kalplerde gizli şeyleri sen bilirsin.”
-“Allah’ım, beni ilimle zengin eyle, hilimle süsle, takva ikram eyle, afiyetle güzelleştir.”
-“Allah’ım ölümün ağırlığını yenmem için bana yardım eyle; onu bana kolay getir.”
-“Allah’ım, bana sataşanı alt etmem için bana yardım eyle; bedenime afiyet ver. Gözümden, kulağımdan beni faydalandır; onları benden bir şey alan eyle”
-“Allah’ım borca alt olmaktan, düşmanın saldırısından, düşmanların sevinç gösterilerinden sana sığınırım.”
-“Allah’ım, bizi iyilik ettikleri zaman sevinenlerden, kötülük ettikleri zaman bağışlanmalarını dileyenlerden eyle”
-“Allah’ım, günahımı bağışla, geniş eyle, rızkımı bol eyle.”
-“Allah’ım, kederden, tembellikten, kabir azabından sana sığınırım.”
-“Allah’ım, bizi kıyamet günü perişan etme; huzura çıktığımız gün, bizi utandırma.”
-“Allah’ım, rüzgârın şerrinden, şimal rüzgârından (poyrazdan) sana sığınırım; çünkü o, faydasız ve zararlı rüzgârdır.”
-“Allah’ım, bizi esas kalınacak yerde bizi kötü komşudan koru; çöl komşuluğu değişir.”
-“Allah’ım, beni yoksul olarak öldür, beni varlıkla öldürme. Beni arasında dirilt. Bedbahtların asıl bedbahtı odur ki: Dünya yoksulluğu ile, ahret azabı üzerinde toplanmış olsun.”
-“Allah’ım doyumsuz nefisten, yararsız namazdan, makbul olmayan duadan, korkmayan kalpten sana sığınırım.”
-“Allah’ım, kötü huylardan, yaramaz işlerden, boş arzulardan sana sığınırım.”
-“Allah’ım bana zatını anan dil, sana şükür eden kalp ver.”
-“Allah’ım, yüce huzurdan kovulan şeytandan, onun tahrikinden, azdırmasından, nefesinden sana sığınırım.”
-“Allah’ım, Cebrail’in, Mikail’in, İsrafil’in Rabbi, cehennem ateşinden sana sığınırım.”
-“Allah’ım, küfürden, sapıklıktan, ademoğullarının belası olan yoksulluktan sana sığınırım.”
-“Allah’ım, bana faydalı olanı öğret, bilgimi artır. Her halde Allah’a hamd olsun.”
-“Allah’ım, bana öyle bir hal ver ki; Sana çokça şükürler edeyim, çok çok seni anayım, nasihatını dinleyeyim, tavsiyeni tutayım.”
-“Allah’ım, nimetinin elden çıkmasından, afiyet halinin değişmesinden, ani gelen azabından, cümle dargınlığından sana sığınırım.”
-“Allah’ım, korkundan yana bize öyle bir duygu ver ki, sana karşı gelmekten aramızda perde olsun. Taatından öyle bir nasip ver ki: Bizi cennetine ulaştıran eylesin. Bize öyle bir yakîn hali ver ki: Dünya musibetleri hafif gelsin. Kulaklarımızdan, gözlerimizden, gücümüzden yana bize öyle bir nasip ver ki: Bizi hoşça yaşatsın.
Bize zulmedenlerden intikamımızı al, bize düşmanlık edenlere karşı yardım eyle. Dinî işlerimize musibet getirme. En büyük gayemiz dünya olmasın; bilemediğimiz şeyler de olmasın. Bize acımayanı bize sataştırma.”

Baran Dergisi 543. Sayı