Kübizmin özellikleri ve üç büyük öncüsünden kısaca bahsederek, bu sanat akımının özünü vermeye çalışacağız.

1900’lerin başında Paris’te ortaya çıkarak resim sanatının evrimi içinde anahtar bir kuvvet olarak kabul görüldü. Kalıpları yıkan, geometriyle haşır neşir olan Kübizm akımının iki öncüsü Pablo Picasso ve yakın arkadaşı Georges Braque’dir. Kübizm ilk çıktığında eleştirmenlerin bir hayli tepkisini çekse de akım hedefini gerçekleştirmiştir.

Kübizmin özellikleri ve üç büyük temsilcisi

Braque’nin 1908’de resmettiği bir manzaraya şahit olan Fransız eleştirmen Louis Vauxcelles, resmin küplerden oluşan geometrik tuhaflıklar olduğunu ifade etmiştir. Estaque’daki Evler isimli bu resim, Paul Cezanne’ın aynı yerle alâkalı bir eserinden öğeler içeriyordu. Fakat Braque bu manzarayı yaparken, yeniden yorumlamış, şekillerin karışımından ayrı bir form icat etmişti. Hakikaten de eleştirmenin dediği gibi. Bu akıma dahil resimlerde geometrinin kuvveti gözüküyordu. Birçok nesne-figür farklı yönleriyle birleşiyor, ortaya harikulade bir şey çıkıyordu. Kübist tarzdaki resimlerde manzaralar, çıplak figürler ve natürmortlar parçalarla ayrılıp (hâlâ seçilebilir halde) birleştirilerek resmediliyordu.

Picasso’nun Ağlayan Kadın isimli eserine bakarak, kastettiğimizi daha anlaşılır kılalım:

Picasso ve Braque’den sonra Fernand Leger, Marcel Duchamp, Jean Metzinger ve Diego Rivera da Kübist resimler yaptı.

Erken Kübizm olarak tarif edilen süreçte Picasso ve Braque iki büyük temsilciydi. Bu iki büyük ressamdan sonra ise İspanyol sanatçı Juan Gris’in ismini zikrederler.

Yorum: Oğuz Can Şahin