Ankasam Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol ile 16 Nisan'daki referandum sonuçlarının Türk dış politikasına nasıl tesir edeceğini  konuştuk; Erol şunları söyledi:

Referandum öncesi yaşanan gelişmelere bakıldığında, Türkiye’ye karşı Batı’nın tavrının ne olacağı çok net bir şekilde ortada. Referandum ile birlikte bunun adı konulacak. Referandum, bundan sonraki izlenecek politikalara millî iradenin desteğini kazanma oylamasıydı. 16 Nisan’da yapılan referandum ile birlikte hem iç, hem dış politika bağlamında atılacak adımlarda, halkın icazeti de alınmış oldu. Önümüzdeki süreçte daha radikal adımlar atılacak ve dönüşümler yaşanacak gibi görünüyor. 16 Nisan’daki referandumda ön plana çıkan hususlardan biri 1946’dan beri Türkiye’ye dayatılan sisteme son verip, Türkiye’nin tarihten gelen misyon ve vizyon anlayışına uygun bir sistemi getirmeydi. 46’da bize dayatılan sistem II. Dünya Savaşı itibariyle, ABD’nin Türkiye’yi kendi ekseninde tutmaya yönelik uygulamasının bir neticesiydi. Dolayısıyla 16 Nisan’daki en önemli mesajlardan bir tanesi, Türkiye’nin Soğuk Savaş döneminde kendisine dayatılan bu sistemden artık kurtulması ve bu anlamda Türk-Amerikan ilişkilerine yeni bir denge ve tanım getirme durumudur. 16 Nisan’a giden süreçte yaşanan 15 Temmuz ve öncesinde üst üste meydana gelen hâdiseler, ABD’nin, daha geniş anlamıyla Batı’nın, Türkiye’nin bu amacını görmüş olmasından ve bunu engellemeye çalışmasından kaynaklanıyor. Burada Türk-Batı ilişkilerindeki mücadelede yeni bir perde açılıyor, farklı bir dönem başlıyor. Bu dönemin Türkiye inisiyatifinde olacağı görünüyor. Artık millî, bağımsız ve güçlü bir Türkiye, dış politikada kendi yakın çevresiyle ilgilenen, öz değerlerine dönen bir Türkiye var. Türkiye’nin en temel hedeflerinden bir tanesi de, yeni uluslararası sistemin çok kutuplu yapısında, dünyanın bir kutbu olarak yer almak. Türk İslâm dünyasının bir gücü olmaya yönelik önemli bir aşama 16 Nisan’da kaydedilmiş vaziyette. Bundan sonraki süreçte Türk-Batı ilişkilerinde, Batı’nın bunu fazlasıyla dikkate alması gerekiyor; çünkü Türkiye bu hedefinden asla ve asla vazgeçmeyecek.