İran’da gerçekleştirilen Fahrizade suikastının mânâsı nedir? Fahrizade iddia edildiği gibi İran nükleer programının mimarı mıdır?

Muhsin Fahrizade kamuoyunda pek fazla bilinmese de, İran’ın nükleer teknoloji alanından tıb alanına kadar birçok alanda önemli bir isim. Öldükten sonra yapılan açıklamalara da bakacak olursak; İran’da korona kiti, koronavirüs aşısı da dahil tüm çalışmaların başını Fahrizade çekiyormuş. İran’da özellikle askeri alanda nükleer çalışma konusunda en önemli isimlerden birisidir Fahrizade. Başından beridir de böyle. Uzun bir süre gizli tutuluyor, fazla bilinmiyor ama 2011’den sonra ismi bir şekilde Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun raporlarına geçiyor. Toplumda pek fazla bilinmese de İsrailliler, Amerikalılar ve atom enerjisinde çalışanlar Fahrizade’nin ismini belli oranda duyuyor. Fahrizade, İran Devrim Muhafızlarına mensup birisidir ve aynı zamanda askerdir, sadece bilim adamı değildir. Ciddi şekilde de korunan birisidir. İsmi Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından bilindikten sonra kurumun üyeleri onunla görüşmek istiyor, fakat görüştürmüyorlar. Özen ve titizlikle korunan bir isimdi Fahrizade.

Bu kadar titizlikle korunan bir isme böyle bir suikastı nasıl gerçekleştirdiler?

Bu çok kilit bir soru. Benim kanaatime göre İran’ın kendi içerisindeki güvenlik ve istihbarat kurumlarından yardım almadan böyle bir insanı bulmak ve bu şekilde öldürebilmek kolay değildir. Mesela Hamaney’in savunmadan sorumlu danışmanı ve önümüzdeki Haziran ayında İran’da gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Hüseyin Dehkan, “Bu olay gösteriyor ki, İran’ın güvenlik ve istihbarat servislerinde sızma var, yabancı ülkelerin sızdığı anlaşılıyor.” yorumunu yapmıştı. Sızma olmadığı takdirde bu kadar titizlikle korunan bir kişiyi bu şekilde öldürmeleri mümkün değil. İran Ulusal Güvenlik Konseyi, istihbarat, dışişleri ve savunmanın en üst koordinasyon merkezidir. İran Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Genel Sekreteri Ali Şemhani, “Biz zaten Fahrizade’yi öldüreceklerine yönelik istihbarat almıştık ama ciddiye almadık.” şeklinde açıklama yapmıştı. Bir başka açıklamada ise “Fahrizade’nin korumalarını arttırdık ama koruyamadık.” dediler. Bu İran için yeni bir şey değil. İran’ın güvenlik ve istihbarat kuruluşlarında Amerika’nın ve özellikle İsrail’in ciddi nüfuzu olduğuna dair yetkililerin açıklamaları var. Mahmud Ahmedinejad cumhurbaşkanı olduğu dönemde onun bir yardımcısı vardı Hamid Bakayi, uzun süre istihbarat bakanlığında çalışmış birisidir. Bakayi bir açıklamasında; “İran İstihbarat Bakanlığı’ndan İsrail masası başkanı Mossad ajanı çıkmış ve şu anda hapiste.” demişti. İran 2015’te beş artı bir ülkeleriyle anlaşma yapmıştı. Anlaşmanın ardından İran atom enerjisi kurumunun üst düzey yetkililerinden önemli bir bölümü içeri atılıyor, sebebi de İsrail’e bilgi sızdırmak. İran’ın nükleer anlaşmayı kabul etmesinin bir sebebi de, İsrail’in İran nükleer çalışmalarına nüfuz edip bilgi kaçırma ve sabote edebilme olanağı. Bunlar gösteriyor ki, İran iddia edildiği gibi korunaklı değil, içerisine bir sürü ajan sızmış bir ülke. Onların da desteğiyle bütün bu operasyonlar yapılıyor. İran’ın nükleer bilgilerinin depolandığı arşiv İsrail tarafından çalındı. Bunu İran da, İsrail de onayladı. İran’ın nükleer çalışmalarının depolandığı arşivi İsrail nereden biliyor, bunu kim söyledi ve nasıl oluyor da depoya ellerini kollarını sallayarak gelip bilgileri alıp gidebiliyorlar? Bunlar önemli sorular. İçeriden bir destek alınmadığı takdirde bu yapılamaz.

Devrim Muhafızları komutanlarından Müslüm Şehdan’a suikast düzenlendiğine dair haberler var. Bu mevzunun aslı nedir?

Doğrudur, suikast Irak-Suriye sınırında düzenleniyor. Zaten bu yeni de değil. Uzun süredir Suriye’deki İran sempatizanı gruplara böyle operasyonlar düzenleniyor. Bunu Fahrizade suikastının yanında okuyabiliriz ama ondan bağımsız olarak da uzun süredir Suriye’de bulunan İran askerlerine ve diğerlerine operasyonlar düzenleniyor.

Fahrizade suikastı neden bu zamanda yapıldı, zamanlamasının bir önemi var mı?

Zamanlamanın önemi var, amaçları nettir. Biden, İran ile yapılan nükleer anlaşmaya yeniden döneceğini söyledi. Anlaşma Trump döneminde iptal edilmişti. Biden gibi İranlılar da Amerika ile masaya oturmaya istekliydi.

Bu olayı üç şekilde ele alacak olursak birincisi, Amerika-İran ilişkilerinde muhtemel müzakere ihtimalini sabote etmek, baltalamak amacıyla yapılmıştır. İkincisi, müzakere masasına bizim isteklerimiz girmediği takdirde masayı deviririz şeklinde mesaj içeriyor. Üçüncüsü ise Biden sonrası İran-Amerika ilişkilerini şekillendirmeye dönük, rotasını çizmeye yönelik bir operasyondur. Bu operasyonu yine yapacaklardı ama bu süreçte yapmalarının sebebi, Biden’in başkan seçilmesinden sonra İran’a yönelik açıklamaları ve yeni Ortadoğu gelişmesi sürecini de iyi okumak gerekiyor.

İsrail’in Dağlık Karabağ meselesinde Azerbaycan’ın doğrudan yanında durmasını ve İran’ın karşısına geçmesini nasıl yorumlarsınız? İran bunu menfaatleri doğrultusunda çarpıtıp siyasî bir söylem olarak kullandı mı?

İsrail-Azerbaycan ilişkilerinin İran karşıtı olduğu kanısında değilim. İsrail 90’larda Sovyetler Birliği’nin dağılmasını ciddi bir şekilde destekledi. Çünkü, Sovyetler Birliği dağılmadan önce bütün İsrail karşıtı ülkeleri destekliyordu. Libya, Irak, Suriye ve diğer İsrail karşıtı ülkeleri… Sovyetler Birliği’nin dağılması İsrail’in lehine bir durumdu ve bunu sağladı İsrail. Hatta sol bir örgüt olan Filistin Kurtuluş Örgütü en büyük İsrail karşıtı örgüttü, doğal olarak Türkiye ve birçok yerden solcuların gidip İsrail’e karşı savaştıklarını da biliyoruz. Bu nedenden dolayı İsrail, Sovyetlere karşı olan insanları destekledi ve bu süreci devam ettirdi. Azerbaycan ciddi şekilde özen gösteriyor, hiçbir zaman topraklarını İsrail’in İran karşıtlığı konusunda kullandırtmadı ve İran’a yönelik Amerika’nın bütün faaliyetlerinden uzak durdu. BM’de ve dünyanın neresinde olursa olsun İran’a karşı bir oylama varsa hep İran lehine karar verdi ya da dışarıda durdu. Azerbaycan-İsrail ilişkilerinde İran karşıtı bir durum yok, İran öyle iddia ediyor sadece. Doğal olarak Azerbaycan’ın İsrail ile iyi ilişkilerinden İran memnun değil. Bunu karşıtlık olarak yorumlamamak gerekiyor. Mesela İran, Karabağ konusunda Ermenistan’ı destekliyor, bunun da en önemli nedeni olarak İsrail’i gösteriyor. Şunu soralım; Çeçenistan’ın İsrail ile ilişkisi var mı? Niye Çeçenistan’da Rusya’yı destekliyorsun? Çeçenler de Müslüman... Keşmir konusunda Hindistan’ı destekliyor, orada da Müslümanlar var. Baktığınız zaman İran, İsrail’i ön plana çıkararak Karabağ konusunda Ermenistan’ın yanında olduğunu saklamaya çalışıyor. İsrail ile en iyi ilişkisi olan Rusya. Rusya Suriye’de dronelarla İran askerlerini vuruyor, Suriye hava sahasını koruyan Rusya İran’a bilgi vermiyor. İran neden bir şey söylemiyor? Bu anlamda baktığınız zaman İran-İsrail ilişkileri İran devletinin iddia ettiği gibi bir konumda değil. Ama Azerbaycan İsrail ile olan ilişkilerini koruyor, önemsiyor. Bu süreçte Batılıların hiçbirisi Ermenistan’a gereken desteği vermedi. Açıklama yapmaktan öteye geçmediler. Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkileri bahsedildiği gibi olsaydı, Batılılar başka şekilde davranırdı Azerbaycan’a. İran’ın Azerbaycan hakkındaki iddiaları doğru değil.

İran, Kasım Süleymani suikastında da olduğu gibi “intikam alacağız, şöyle yapacağız böyle yapacağız” gibi açıklamalarda bulunuyor. Bu açıklamaların reel bir karşılığı olacak mı?

Kasım Süleymani suikastından sonra sert şekilde “intikam alacağız demişlerdi” fakat Fahrizade mevzusunda daha yumuşak bir dil kullanıyorlar. “Bu bir tuzaktır, bu tuzağa gelmeyeceğiz.” diyorlar ama çok anlamlı, sert bir karşılık vereceklerini zannetmiyorum. Verecek olsalardı Süleymani suikastından sonra verirlerdi. Kasım Süleymani suikastına karşılık olarak üssü vurdular; ama üssü vurmadan iki saat önce o zamanın Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’yi arayarak “üssü varacağız” diyorlar. Amerikalıların bir bölümü de üssü boşaltıyor, diğer bir bölümü de sığınaklara yerleşiyor. İran boş üssü bombalıyor. Boş üssü bombalama bir simge haline dönüşmüş durumda. İran halkı da bunu biliyor, basın da biliyor. İran’ın iddia ettiği gibi Fahrizade suikastına gibi karşılık verecek ne gücü, ne de kabiliyeti var. İran cevap verecekse, en doğru yanıtı İsrail’in içinde bir operasyon yaparak vermesi gerekiyor. İsrail içinde bir operasyon yapmadığı zaman, nerede operasyon yaparsa yapsın kendi aleyhine sonuçlanır. Hangi ülkenin toprağında yaparsa yapsın İsrail aleyhinde değil o ülkenin aleyhinde olur ve İran’ın kendi aleyhine dönen süreci başlatır.

Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim.

Baran Dergisi 725.Sayı