Yakup Köse’nin tutuklanmasına sebep olan dava nedir?
Yakup Köse, Antalya’da Müslüman bir ailenin imam hatipte öğrenim gören çocuğu... Herhangi bir örgüte üyeliği bulunmamasına rağmen, o zamanki yargının 28 Şubatçılardan almış olduğu brifingler neticesinde idamla yargıladığı kişilerden sadece birisi... Dünya çapında tanınan ve onlarca eser veren Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’na gönül veren binlerce gençten biri.... Bu gönüldaşlık bağından dolayı o dönemin kuklaları başta Salih Mirzabeyoğlu olmak üzere, Yakup Köse’yi ve yüzlerce Müslüman’ı alıkoydular, esir ettiler. Ne Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, ne Yakup Köse, ne de o yüzlerce Müslüman Hak bir davanın savunucuları oldukları için hiçbir zaman özür dileme gibi bir pozisyona girmediler ve uğradıkları onlarca zulme rağmen dik duruşlarından, onurlu duruşlarından taviz vermediler. Bu taviz vermeme durumu birilerini hep rahatsız etti. Gerek Metris’te, gerekse de Bandırma’da yine o dönemin karanlık güçleri tarafından kendilerine yapılan silahlı saldırılara boyun eğmediler. Bu dik duruş bazılarını öylesine rahatsız etti ki, büyük bir çelişki olarak saldırılarda yaralananlara ve kayıpları olanlara davalar açıldı, cezalar yağdırıldı. Sayın Salih Mirzabeyoğlu kendisine idam hükmünün kesildiği 2001’deki duruşmasının ardından “tiyatro bitti!” demişti. Bugün de aynı olay gerçekleşiyor. Dik duran Müslümanlara karşı paralel bir tiyatro sergileniyor. Biz Yakup Köse’nin de içinde bulunduğu 32 Müslüman’a verilen cezada da paralel yapının parmağı olduğuna inanıyoruz. 28 Şubatçılar, misyonerler ve paralelciler hepsi kol kola, omuz omuza Müslümanlara baskı yapmaya devam ediyorlar.
Geliyoruz 17-25 Aralık 2013 darbe girişimine... Paralel örgüt, Yakup Köse’ye “hükümet aleyhinde açıklamalarda bulunmasına karşılık cezalarını ortadan kaldırma” şantajı yapıyor. Fakat Yakup Köse hükümet aleyhinde açıklamalarda bulunmadı ve hatta beni de avukatı olarak bu hususa dikkat etmem yönünde uyardı, “28 Şubat döneminin generalleri bir bir aklanırken sakın paralel örgütün ekmeğine yağ sürecek açıklamalarda bulunma” diye. Şu an paralel örgüt Yakup Köse üzerinden Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı’nın rövanşını alma gayretinde. Şunu bilsinler ki, Yakup için içerisi de dışarısı da birdir. Yine Mütefekkir Mirzabeyoğlu’na gönüldaşlık yapacak, arkadaşlarıyla bağlarını koparmayacak, inandığı fikrin yine savunucusu olacaktır.
Cezaevine konulduktan sonra görüştüm. Bana görüşmemde şöyle dedi: “Şam’a, Kudüs’e selam olsun. Mescid-i Aksa özgür olana dek mücadelemizden içeride de olsak, dışarıda da olsak asla vazgeçmeyeceğiz.”  Ve benden bir istekte bulundu, “abi beni boşver ve bir hukukî çalışma başlat. Suriye’deki Esed mağdurlarının durumunu uluslararası ceza mahkemesine taşıman mümkün mü?” diye sordu. Kendisinin istekleri budur, kendisini düşünmüyor. Biz de bu mecrada çalışmalarımıza yoğunlaşıyoruz. Yakup, davasında içeride olmasına rağmen kendisini değil Filistin ve Suriye’deki çocukları düşünecek kadar samimîdir.
Yakup Köse, Müslüman tutsaklar açısından önemli bir semboldür, doğru mu düşünüyoruz?
Tabiî ki. Yakup Köse 28 Şubat’ın önemli bir sembolüdür. Çocuk bir mağdurudur. O dönemde Yakup’u kimse sahiplenmiyordu; fakat bu dönemde sevenleri ve sahip çıkanları oldukça fazla. Neticede o bir gazeteci ve basın mensubu. Fakat paralel yapının mensupları kendileri için “basın özgürlüğü” feryatlarını koparırken Yakup Köse için dilsiz ve sağır kaldılar. Bu da paralel yapının ne kadar riyakâr olduğunu gösteriyor. Yakup Köse yerel değil; dünyadaki tüm mazlum çocukların yaşayan bir sembolüdür. Yakup Köse üzerinden sistemdeki bir takım hukuksuzluklar dile getirilmiştir. Biliyorsunuz Bandırma Cezaevi’ne yapılan “Noel Baba Operasyonu”nda bir çok yaralı olmasının yanısıra Hasan Meriç de şehid edilmiştir. 28 Şubatçılar ve paralel yapı Bandırma’daki şehidimizin hesabını hâlâ vermediler. Bu hesabın hâlâ verilmemiş olması bize 28 Şubat’ın hâlen devam ettiğini göstermektedir.
Baran Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Kâzım Albayrak da aynı davadan şu ân aranıyor. Hükümet ile paralel yapı arasında bir mücadele var. Hükümetin kendilerine karşı giriştiği hamlelere bu yapı hep İbdacılara darbe vurarak cevab vermeye çalışıyor ve operasyon yapıyor. Bunun sebebi nedir?
Bu mesele sadece hükümete endeksli değerlendirilmemeli. Dünyada, Amerika ve İsrail istihbaratı diye bir vakıa var. Bugün hükümet ve diğer mazlum ülkeler, Amerika ve İsrail istihbaratına baş kaldırmıştır. Kâzım Albayrak da Amerika ve İsrail despotizmini istemeyenlerin başında gelen şahıslardan birisidir. Bu yüzden dünyayı kendilerinin yönettiğini düşünen ağa babalar, paralel yapı eliyle tuzaklar kurmaktadır. Amerika ve İsrail karşıtı olan Müslümanların üzerine saldırıyorlar. Kâzım bey ile bir görüşmemde bana, “bunların bir oyunları varsa Rabbimin de bunların oyunlarını ortaya çıkaracak, hesaplarını ters düz edecek oyunları var” demişti. Biz buna inanıyoruz. Kâzım Albayrak da hiçbir zaman Amerika ve İsrail’e karşı mücadelesinde pes etmeyecektir. Bu insanlar fikirleriyle gereken mücadeleyi vermektedirler. Amerika ve İsrail artık fikrin tehlikesini görüp önünü almadığı zaman esir etmeye, işkenceler yapmaya, büyücülük, beyin yönetme mekanizmaları, Yahudi ezoterizmi gibi yollara başvuruyor engellemek için. Fakat Kâzım Albayrak imanında ısrarlı. Yakup da ısrarlı. Amerika ve İsrail asla bu mücadeleyi engelleyemeyecektir.
Kâzım Albayrak, Yakup Köse ve diğerleri… Bu insanlar Anadolu’nun hissiyatını yansıtan insanlardır ve Anadolu’nun özgürlüğü bu insanların özgürlüğünden geçer diyebilir miyiz?
Kesinlikle… İbda bir medeniyet projesidir. Bâtıla ve Batı’ya karşı verilen mücadelenin en sağlamı ve dik duruşun mücessem hâlidir. Batı’ya karşı doğunun doğan güneşidir. Bugünlerde ve geçmişte İbda ve İbdacılar bu sebeple boğulmaya çalışılmıştır. Tüm bunlara rağmen İbdacılar Anadolu değerleri ve Anadolu halkı açısından diğer mazlumlara birer ışık kaynağı olmayı, birer mücadelecilik örneği olmayı başarmışlardır. Bu değerleri temsil ettiklerini kesinlikle söyleyebiliriz.
Yakup Köse ve diğer mahkûmların özgürlükleri için ne yapılması gerekiyor?
Yakup Köse’yi, diğer gönüldaşları ve 28 Şubat ve sonraki dönemlerde Paralel Yapı tarafından  mağdur edilmiş Müslümanların tamamını göz önünde bulunduracak olursak, sayının 1000’e ulaştığını görürüz. Zindan kapılarının derhal açılmasını gerektirecek yasal düzenlenmelerin yapılması gerekiyor.
Bu davalar için bakanlığın kanun yararına bozmasından bahsediliyor. Bu mesele aslı-esası nedir? 
Kanun yararına bozmadan ne çıkar bilmiyorum, ama bozulması gerektiği inancını taşıyoruz. 28 Şubat ve Paralel Yapı mağdurları için verilmiş olan bütün yargı kararlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerin yapılması şarttır. Zindanlarda tutulan Müslümanların bir an önce tahliye edilmesi ve hukuksuzlukların giderilmesi lazım. Paralel Yapı’nın oynamış olduğu bir Hizbuttahrir oyunu var. Hizbuttahrir’de hiçbir silah ele geçirilmemesine rağmen bunları silahlı örgüt olarak tutukluyorlar.
Şimdi paralel yapıya Tahşiye yargılamaları sebebiyle operasyon yapılıyor. 90’larda ve sonrasında İbda bağlılarına yönelik yapılan yargılamaların da araştırılması zaruri değil midir?
Kesinlikle öyledir. Salih Mirzabeyoğlu dünya çapında bir mütefekkirdir. Güneşi boğmaya çalıştılar ama ellerinde patladı. Salih Mirzabeyoğlu cezaevi çıkışında karşıladım ve dışarda da görüştüm; hiçbir değişiklik görmedim. Bu paralel örgüt ağababalarıyla yerle yeksan oldu. Güneşi mumlarla söndürmeye çalıştılar. Mumla güneşin ışığı söndürülebilir mi? Asla söndürülemez. Salih Mirzabeyoğlu, çığır açmıştır. Paralel örgütün lideri Pensilvanya’da derde-derman, sadra şifa ne yapmıştır. Bir şey yapmadığı gibi Müslümanların hareketlerini baltalıyor. Mavi Marmara için “otoriteye itaat etmeliydiler” diyebilecek cürete sahip. Biz de ona şu soruyu yöneltiyoruz; “Türkiye’deki Müslüman otoriteye neden itaat etmiyorsun?”… Salih Mirzabeyoğlu dünyayı aydınlatmış bir sistem sunuyor. Pensilvanya’daki örgüt lideri dünyayı karartmaya yönelik, karartıcıların safında neden yer alıyor… Bugün Salih Mirzabeyoğlu’nun ehemmiyeti anlaşılmaya başlamıştır, İBDA-C davasındaki hukuksuzluklar gözönünde bulundurularak yeniden yargılama kararı verilmiştir. Madem bu davada hukuksuzluk olduğu yönünde belirtiler var, bu davaya bağlı olarak görülen tüm davaların yeniden ele alınması gerekir.
Teşekkür ederiz.
Ben de teşekkür ederim.