Koronavirüs pandemisi global bir ekonomik krizin son damlası oldu. Tüm devletler çeşitli tedbirler aldı, bu çerçevede ekonomik paketler açıkladı. Özel şirketlerin dahi kamulaştırılabileceği bahis mevzuu. Bu çerçevede global ekonomik sistem nereye gidiyor?
Neo-liberalizm bitti koronasosyalizm başlıyor (gülüyor), yorumum bu. Küreselleşme neo-liberal mantığın ortaya çıkardığı bir şeydi; fakat şu anda esas tam küreselleşmenin bu virüse bağlı olarak ortaya çıktığı görüldü. Bütün dünya aynı sorunla karşı karşıya; fakat ülkeler arasında bir işbirliği yok. Baktığınız zaman, en dayanışmacı, ülkeleri bir araya getiren, modern denilen Avrupa Birliği çökmüş vaziyette. İtalya başka, Fransa başka telden çalıyor. Herkes önce kendisini korumaya almaya çalışıyor. Bu sorun çerçevesinde devletlerin kendini koruma altına bir yere gitme şansı yok; çünkü adam İspanya’da hapşırıyor, sen burada nezle kapıyorsun, bu çapta bir küreselleşmeden bahsediyoruz. Dolayısıyla buna bir küresel çözüm bulmak gerekiyor. Bundan sonraki dünyada silah sanayinden çok sağlık hizmetlerine yapılacak yatırımın artacağını düşünüyorum. İnsanlar şu andaki kavgaları gürültüleri bir kenara bırakıp daha fazla işbirliğine gidebilir; ama sağlık sorunu ön plâna çıkar. Tabiî bir risk de var; demokrasi içerisinde yapılabilir mi bu mücadele onu da ayrıca düşünmek lâzım. Çünkü demokrasi adına seçtiğin adamlar maalesef yetenekleriyle değil, popülist tavırlarıyla koltuklara oturmuş vaziyetteler. Bu işler, artık çok ciddi uzmanlıklar gerektiriyor. Bundan sonra teknokrasinin ön plâna çıkacağı bir dünya düzenine doğru gideceğiz diye düşünüyorum.

Yani devletler sisteminde de bu çerçevede bir takım değişiklikler yaşanacak öyleyse.
Her ülkenin iç siyasetinde muhakkak surette yaşanmak zorunda.

Bu ekonomik sıkıntıların içtimaî bir yansıması da olacak. Dünyada da bu yönde makaleler yayınlandığını görüyoruz.
Enflasyonu filan boş ver, para bas ve insanları rahatlat. Şu anda bence yapılacak tek şey odur.

Para basarak bu sorun çözülebilir mi?
Çok büyük bir enflasyon çıkar karşına... Bundan çekiniyorsan da IMF’e gidersin para basmak yerine. Dünyadan borç alma şansın yok, herkes kendi derdine düşmüş. Durduk yerde dolar 6.60’a geldi. ABD dolar basıyor, bizde doların değeri yükseliyor. Şu andaki durumu açıklayacak hiç bir şey yok. 1929 krizinden bahsediliyor benziyor diye, bence 29 krizinden çok daha büyük bir kriz. Çünkü krizin kriz olduğunu adlandırabilirsin ve çözüm ararsın; ama belirsizliği adlandıramazsın ve şu anda belirsizlik var. Küresel belirsizlik dönemindeydi.

Önümüzdeki sürece dair, umudunu ve gelirini kaybedenlerin kendisinden daha iyi ekonomik şartlara sahip olanlara düşman kesileceği söylenebilir. Bu çerçevede global çapta ayaklanmalar ve isyanlar da artacaktır. Devletler de buna çözüm olarak ordu ve paramiliter unsurlar üzerinden sert tedbirler alabilir ve bu da toplumlarda çatışmayı doğurabilir.
Karamsar bir öngörü; fakat bu risk var. Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Düşünün, adam işsiz ve aç ne yapacak?

Davos’un bu seneki ana teması kapitalizmde bölüşüm üzerineydi. “Eğer kazanımlarımızı bölüşmezsek dar gelirliler bizi parçalayacak” minvalinde konuşmaların yapıldığı oturumlar gerçekleştirildi.
Dünya servetinin, dünya nüfusunun yüzde 1’inde toplandığı bir düzende yaşanılır mı? Bütün dünya hızla bir sosyalleşme sürecinin içerisinde girmek zorunda. Yoksa hakikaten çok kötü şeyler olacak ve bundan sonra “ölenler öldü kalan sağlar ile devam” diyemezler.

Virüsün ölüm oranının düşük olmasından dolayı grip ile karşılaştırmalar yapılıyor. Bir çok komplo teorisiyle de karşılaşıyoruz bu minvalde. Gerçekten bir mübalağa mı yapılıyor?
Günde 100 tane komplo teorisiyle karşılaşıyoruz. Bunun üretilmiş bir şey olduğundan bahsediliyor; fakat öyleyse bile bunu çıkarana da bulaştı.

Bu kaos kontrol edilebilirlikten çıktı bir kere...
Zor... Düşünsene ABD ne hâle geldi. Küba ve Çin İtalya’ya yardım getiriyor. Yani şu anda bir eksen kayması yaşanacaktır, eksenin Batı’dan Doğu’ya doğru kayması hızlanacaktır.

Buradan en kârlı çıkan Çin oldu herhalde.
Başta Çin mahvoldu diye bakıyorduk, şimdi bakıyoruz Çin en az zararı gören ülke. Çin’deki yönetimi de düşünürsen, totaliter bir rejim... Şimdi gidişatın nereye doğru olacağı da aşağı yukarı belli.

Bir kaç gün önce çıkan haberlerle birlikte tabir-i caizse orman kanunlarının tam olarak yürürlüğe girdiğini görüyoruz: Almanya İtalya’nın tıbbî malzemelerine el koydu, Almanya’ya ait tıbbi malzemeler Kenya’da kayboldu filan...
İtalyanlar AB bayrağı yakmaya başladı. AB dediğimiz sistem tamamen çöktü. Sağlık konusunda sınıfta kalan bir yapı.

Rus askerini niçin İtalya davet etti?
Kamu düzenini sağlasın diye...

Biraz önce bahsettiğimiz senaryonun ortaya çıkmasını önlemek için mi?
Tabiî ki, o riski kimse göze alamaz ve bunun bir ülkede patlak vermesi durumunda her yere yayılır. İtalya kendisi kamu düzenini sağlayacak durumda değil. Sistem çöktü, devlet filan kalmadı ortada.

İspanya da aynı durumda...
Daha beter.

Biraz önce bahsettik ama, Türkiye için ekonomik olarak ne gibi önlemler alınması gerektiğini söyleyebiliriz?
Popülist söylemlerden vazgeçilmesi lâzım, şu anda bir gerçekle karşı karşıyasın. Popülist söylemlerle olmaz. Borçlanamadığına göre karşılıksız para basacaksın, korkunç bir enflasyonu göze alacaksın.

Türkiye’de oligarklara karşı bir tepki doğar mı?
Şu anda Türkiye’deki herkes şaşkın. Büyük ihtimalle Türkiye’de de bu sistem, bu şekilde gitmeyecek ve değişecektir.

Teşekkür ederiz vakit ayırdığınız için.
Rica ederim, iyi çalışmalar.


Baran Dergisi 690.Sayı