İlk olarak okurlarımız açısından kendinizi tanıtabilir misiniz?
Arnavutluk İslâm Enstitüsü’nden geliyoruz. Yirmi yıldan fazla bir süredir, kültürel ve ilmî akademik kitaplar ve yayınlar yapan bir kurum. Türkiye, ABD, İtalya, Almanya ve birçok ülkeden yazarlarımız var. Arnavutluk toplumunun benimsediği seminer, konferans gibi faaliyetler yayın yapıyoruz.

Osmanlı Devleti’nin dağılmasından sonra Balkanlardaki Müslümanlar çok sıkıntı çekti. Şimdi Balkanlarda Müslümanların durumu nasıl?
Osmanlı İmparatorluğu çöktükten sonra sizler gibi bizler de çok kötü günler yaşadık; esasında tüm İslâm âlemi çok kötü günler geçirdi. Komünizmin çökmesinden sonra 1990’lar itibariyle ahval değişti. Şimdi durum çok iyi, Müslümanlar rahatça yaşıyorlar; fakat dışarıdan Arnavutluk’a çok az yardım geliyor. Bilhassa İslâmî şuurun aşılanması hususunda yardım alamıyoruz. Biz Yunanistan ile İtalya’nın ortasındayız ve ülkemizde Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlar da var. Bu iki ülke Hıristiyanlara çok destek oluyor; biz Müslümanlar ise yalnız kalıyoruz. Buna mukabil Müslümanların birbirleriyle bir problemi yok. Yine de haklarımızı korumak için aktif siyasî bir parti ve kuvvetimiz de yok.

Bunun sebebi nedir?
Bu gücü tesis edebilmek biraz da ekonomi ile alâkalı. Ekonomik durumumuz buna el vermiyor.

Arnavut halkı Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Biz Müslümanlar, Türkiye’yi candan yakın bir dost olarak görüyoruz; fakat Hıristiyanlar ise tehdit olarak algılıyor. Türkler her dâim aklımızda ve yüreğimizdedir.

Türkiye Arnavutluk’ta ne gibi faaliyetler yapıyor?
Türklerin yardımları var; ama yeterli düzeyde değil. Ayrıca çok istenmesine rağmen faaliyete dökülemeyen yardım projeleri de var.

Niçin faaliyete dökülemiyor?
Politik ve bürokratik engellerle karşılaşılıyor. Ayrıca Türkiye’nin içerisinde yaşanan siyasî hâdiseler sebebiyle de Türkiye fazla ilgilenemiyor.

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasî ahval Arnavutluk’tan nasıl görülüyor?
Şahsî kanaatim şudur; biz Türkiye için Türkiye’de yaşayan insanlardan daha çok heyecanlanıyoruz. Çünkü biz sayıca az, bizden olmayanların arasında kalmış küçük bir ülkeyiz. Türkiye bugün Müslümanların haklarını savunuyor ve Müslüman olmayan devletlerle arası kötü. Onlar sizle kötü olmak istedikleri için burada bir problem yok.

Peki, yarın bir gün Türkiye Batı ile kavgaya tutuştuğunda yanımızda olacak mısınız?
Tabiî ki olacağız. Bu sadece sizin, yani Türkiye’nin problemi değil. Bu bütün Müslümanların problemi ve İslâm bize gayemiz uğruna yek vücud olmamızı söylüyor.

Arnavutluk’ta FETÖ’nün tesiri ne düzeyde?
Ayaktalar ve çok güçlüler. Okulları var, üniversitelerde, fakültelerde çok hâkimler. Müftülüklerde ve Türkiye’deki adıyla diyanet işlerinde çok hâkimler. Durumumuzu bir düşünün, çok kötü. İslâm ahlâkına sahip değiller ve problemlerini siyasetteki etkileriyle çözüyorlar. Bizim onlara karşı dik durabilecek politikacılarımız yok. FETÖ’yü ABD koruyor, Avrupa koruyor; Arnavutluk’un ne yapmasını bekliyoruz ki? Başbakanımız Türkiye’yi çok seviyor ve Türkiye ile sürekli dayanışma içerisinde; ama ABD ve Avrupa’dan çekiniyor. Erdoğan’ın birçok kez “FETÖ’yü ülkenizden kovun” demesine rağmen, yapamıyor. Bütün İslâm Enstitüleri ve okullar onların elinde, çocuklarımızı hangi eğitim kurumuna göndereceğimizi bilemiyoruz. Fakat inanıyoruz ki bunlar zamanla çözülecek. Arnavutluk halkı mesajı aldı, Erdoğan’ın ne demek istediğini anladı ve Türkiye’nin yanında. Dualarımız Türkiye ile beraber.

15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsü olurken, ne düşündünüz, neler yaptınız?
Futbol maçı yapıyorduk arkadaşlarla, o sırada darbe teşebbüsü olduğunu öğrendik ve maçı yarıda bıraktık. Ne yapacağımızı bilemedik. Kendimizin, vatanımızın tehlikede olduğunu hissettik. Erdoğan 16 Temmuz sabahı televizyona çıkıp açıklama yapana kadar uyumadık, ekran başından hadiseleri takip ediyorduk.

Teşekkür ediyoruz.
Ben de teşekkür ediyorum.

Baran Dergisi 439. Sayı