İran’ın Türkiye’ye ihraç ettiği gazda kesintiye gitmesinin ardından birçok manipülasyon yapıldı. Türkiye’nin borcu olduğu, bir takım alt yapı problemlerini gideremediği gibi yalan haberleri önce Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında reddetti, ardından ise Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı İran’dan gaz akışının kademeli olarak yeniden başladığını duyurdu. İran’ın Türkiye’ye yönelik gaz akışını niçin durdurduğunu, Türkiye’nin enerji politikasını ve başta Avrupa olmak üzere global çapta yaşanan enerji krizini TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener ile konuştuk.

“Piyasada saçma iddialar dolaştı”

İran’ın Türkiye’ye doğalgaz akışını kesmesi üzerine birçok iddia ortaya atıldı. Özellikle Türkiye’nin borcu olduğu iddia edildi; ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin borcu yok” diye açıklama yaptı. İran Türkiye’ye gaz akışını tam olarak niçin kesti?

Çok asılsız iddialar var. Türkiye’nin borcu var diyorlar, alakası yok. Şu ana kadar Türkiye’deki devlet kurumlarının hiçbir şekilde yaptığı ticaretlerle alakalı borcu olmadı, borcu sebebiyle tahkime de gitmedi. Bu doğru bir iddia değil. Öte taraftan gazetenin biri yazmış “İran’dan açıklama yapıldı, sorun Türkiye’nin Bezirgan’daki tesisteki teknik problemi çözmemesi.” Haritaya bakıyorsun, Bezirgan’da bir istasyon var doğru; ama bu istasyonu İran işletiyor, Türkiye nasıl çözecek? Piyasada dolaşan böyle saçma iddialar var.

İşin aslı şu; İran dünyanın en büyük gaz rezervlerine sahip. Tabii üretim ve tüketim kapasitesini dikkate aldığımızda İran çok büyük tüketici aynı zamanda, bu sebeple İran’ın dışarıya gaz ihraç etme potansiyeli çok sınırlı. Bu sınırlılık sebebiyle sadece Türkiye ve Irak’a gaz ihraç ediyor. Yazın rahat rahat gaz ihraç ediyor; ama şu anki gibi çok zor kış koşullarıyla karşılaştığında İran’ın ürettiği gaz, tüketim ve ihracata yetmiyor. Sadece tüketimi ancak karşılıyor. Bu dönemlerde İran, gaz gönderme konusunda zafiyete düşüyor. Böyle olunca ne oluyor? Türkiye’ye teknik sebeplerden ötürü gazı kestim diye açıklama yapıyor.

Öte taraftan Irak’a da “senin gazını kesiyorum sen de borcunu ödemiyorsun” dedi. Tamam, Irak’ın borç ödeyememe sorunu var, daha önceden de ödeyemiyordu. Ortada siyasi bir şey yok. Bunu da vurgulayalım. Tam tersi, İran Türkiye ile ilişkilerini özellikle ambargo sonrasında daha da geliştirmek istiyor. Yaptığımız diplomatik temaslarda da bunu fark ediyoruz. Ama mevzu tamamen kış koşullarının İran’daki iç tüketimi artırmış olması. Sadece konutlarda 400 milyon metreküp olan tüketim 650’lere yükselmiş durumlarda. Yani yüzde 40’lık bir artış var. İran kendi iç tüketimini kolaylıkla karşılayamazken Türkiye’ye gaz ihraç edemiyor, işin aslı bu. Daha önceden nasıl yapıyordu? İran 7 milyar metreküp, bazen de 10 milyara kadar çıkmıştı, Türkmenistan’dan doğalgaz ithal ediyordu, bu doğalgazı kendi kuzeydoğusunda kullanıyordu, bu taraftan da bize satıyordu. Yine elektrik denklemi birbirini ucu ucuna tamamlıyordu.

Yine birkaç gaz sahası geliştirilme faaliyeti sürdürüldü. Fakat İran’ın hâlâ yeterli ihracat kapasitesi yok, üretim kapasitesi de yok. Ambargo kalkar, bundan 10 sene sonra yatırımlar gelir -ki yatırım için bekleyen ülkeler var- İran’ın gaz üretim potansiyeli artar, ihracat potansiyeli de rahatlar, süreç biraz daha iyi yönetilebilir. Öte taraftan teknik problemleri de anlarız; ama daha önceki kışlarda da böyle durumlar yaşamışız. Rusya daha soğuk bir ülke, Rusya ile biz neden hiç böyle şeyler yaşamıyoruz? İşin aslı gazın yetmemesi, olay bu.

“Türkiye gelecek için birçok tedbir aldı”

İran’ın gazı kesmesi sebebiyle Türkiye’de birtakım problemler yaşandı. Böyle durumlar geçmişte de yaşanmış. Türkiye buna karşı tedbir almış mıydı, gelecek için nasıl tedbirler alabilir?

Aslında Türkiye geçmişe kıyasla çok fazla tedbir aldı. Biz daha önce Türkiye’ye altı noktadan gaz tedariği sağlıyorduk. Şu an bu tedarik altyapı ve zincirimizi çok fazla geliştirdik. Türkiye bu bağlamda birçok tesis kurdu, tedarik kapasitesini artırdı, projeler gerçekleştirdi, Tuz Gölü ve Silivri gibi yer altı depolama sahamızın geliştirilmesi ile alakalı yatırım projeleri başlattı, yani Türkiye bu sorunu çözebilmek adına çok ciddi emek sarf etti. Tabii bunların hepsi teknik bir süreç. Yani siz yatırımı ortaya koysanız bile, işi bitirdim diyemiyorsunuz. Mesela Tuz Gölü ile alakalı çalışmalara yıllar önce başladınız; ama hâlâ ikinci fazı dahi tamamlayabilmiş değilsiniz. Bunların hepsini yürütmek zaman alıyor. Şu an Türkiye’nin toplam 300 milyon metreküpe yakın günlük gaz girişi yapılabilecek kapasitesi var. Örnek verirsem mesela Mavi Akım 47, Batı hattına Rusya’dan gelen 45, İran’dan gelenin 29, Azerbaycan 1. fazdan gelenin 19, Türk akımının 1.6, yani bu Batı hattını çıkarttığımızda 147 milyon yapıyor. Eski Batı hattını dahil ettiğimizde 190’ları geçen potansiyel bir hacim var. Öte taraftan Marmara’daki LNG istasyonlarını sayıyorum, Marmara 37 milyon metreküp, İzmir 40, Aliağa’daki 28, Dörtyol’daki 20 gibi 125 milyon metreküp de LNG tedarik kapasitemiz var. Öte taraftan Tuz Gölü 80’e çıkartılacak, Silivri 75’e çıkartılacak, bunların hepsinin kapasite artışları ile birlikte sisteminizi çok rahat destekleyecek. Diğer taraftan elinizin altında Sakarya sahası olacak inşallah. 2023’ün ilk çeyreğinde ilk üretim bekleniyor. Bundan sonra Türkiye’nin eli çok rahatlayacak. Ama şimdi biz bu kadar girişim yapmamıza rağmen neden gazı kesmek zorunda kaldık? Şöyle olur bu işler, birincisi Türkiye’nin Ocak, Şubat ve Mart ayını iyi yönetmesi lazım. Zaten Ocak ayında tüketim ortalama 6 milyar metreküp, günlük 200 milyon metreküpten düşünürsek, Mart ayında bu tüketim 4 milyara kadar düşecek. Yani yüzde 40’a yakın oranda azalmış olacak. Hava koşullarına bağlı olarak beklentilerimiz bu yönde. Zaten Nisan ayına geldiğinizde iyice düşecek. Siz bu aylar geldiğinde rahatlayacaksınız. Yönetmeniz gereken şurada 3 ay var. Öte taraftan bizim 2021 sonunda 16 milyar metreküp kontratlı gaz satış anlaşmamız bitti. Şimdi Türkiye bir sürü yatırım yaptı, diğer yandan gaz keşfi yaptı. Bu Sakarya gaz keşfi çok büyük bir olay. Bu bakir bölgeden yeni keşifler de bekliyoruz inşallah. 2023’te de gelecek gaz var. Türkiye uzun vadede devlete kazandırmak için tok alıcı olmak zorunda. 2021 sonuna kadar bizim 58 milyar metreküplük uzun vadeli kontratımız var. Ama biz 2020 yılında 48 milyar metreküp tüketmişiz, 10 milyar boşluk var. Fakat bir yıl sonra 61 milyar metreküp tüketmişiz. Yani tüketimde hava koşulları, pandemi gibi nedenler ile yüzde 30 civarında artış olmuş. 2022 ve 2023 yıllarını biraz daha kontrollü ve kısa vadeli kontratlarla süreci yönetebilecek şekilde aşarsanız 2023 yılında siz zaten üretmeye başlıyorsunuz, yeni depolama kapasiteleriniz devreye alınmış oluyor. Sizin eliniz rahatlıyor, yani süreci basit yönetirsiniz. Yaz aylarında LNG ucuzken alır, stoklar ve kış aylarında bunları kullanırsınız. Yine elinizin altında gaz sahaları olduğu için bunu da piyasaya istediğiniz şekilde sunabilirsiniz. Fiyat noktasında tüketiciyi rahatlatırsınız. Zaten şunun şurasında 2022’de dediğim gibi 3 ay var, Nisan ve Mayıs aylarında LNG fiyatları da düşecek. Bu üç ayı atlatmak ile alakalı biraz dikkat etmek lazım. Öte taraftan bakın şimdi İran’ın günlük bazda 29 milyon metreküplük kapasitesi var, sizin LNG kapasitesiniz 125 milyon metreküp, yani hayli hayli siz İran’ı kapatıp, dışarıdan LNG ile süreci yönetebilirsiniz; ama LNG fiyatı halen yüksek. MMBTU cinsinden Avrupa’da 8 dolardan 50 küsur dolara çıktı, şimdi 25 dolar civarında. Tabiî bu tekrar artabilir. İşte bu sebeple şu şekilde yönetmek lazım, pahalı LNG alıp piyasayı şişirmek yerine süreci biraz daha rahat yöneteceksiniz. Ben şimdi İran’a baktım, buradan almam gerekeni alamıyorsam depolama kapasitesine bakarım, depodan belli bir miktarı karşılarım, yetmezse Azerbaycan ve Rusya ile görüşürüm, onların da anlık gaz verme ile olmuyor, teknik limitler dahilinde süreçler yürütülüyor. Azerbaycan bu teknik limitlerin bir kısmını karşılıyor ki gaz gönderecek, onun anlaşması yapılmış mı, yapılmamış mı Enerji Bakanlığından açıklama bekliyoruz. İran’ın sorunu çözmesinin eli kulağındadır. O zaman ne yapacaksınız? Talebi yöneteceksiniz. Talep konusunda da; Türkiye’de konut ya da kapalı alanlarda tüketim uçtu. Bu kışta insanların doğalgazını kesemezsiniz, ne yapacaksınız? Enerjinin yoğun olduğu sanayide kısıntıya gideceksiniz. Öte yandan elektrik noktasında da çok yansıtmadan, halkı üzmeden, fiyatları çok zıplatmadan, mümkün olan en zararla şu üç ayı dengeli bir şekilde yönettiğiniz zaman inşallah problem çok daha az olacak. 2023’te ilgili depolama tesisi ve gaz sahası devreye alındıktan sonra süreç çok daha rahat yönetilecek hâle gelecek ama şu anki durum bu şekilde…

“Yenilenebilir enerjiye haddinden fazla güvendiler”

Uluslararası bir enerji krizi de yaşandı, bilhassa Avrupa bundan çok etkilendi. Bunun ortaya çıkmasındaki sebepler nelerdi? Bundan sonraki süreç nasıl şekillenecek?

Enerji krizinin asıl sebebi şu; pandemi döneminde büyük rehavet vardı, talep çok düştü, enerji fiyatları çok düştü, özellikle petrol ve gaz fiyatları çok düştü, herkes bol keseden konuştu ama bu yaklaşım tutarlı değildi. Bir yandan sektör ve şirketleri kurtarmak için parası olmayan ülkeler de kesenin ağzını açtı, piyasayı bolluğa itti. Bu parayı da “alın, yenilenebilir yatırım yapın, bundan sonra petrol, kömür ve doğalgaza yatırım yapmamaya çalışacağız” falan dedi. Böyle bir politika izlendi, özellikle gelişmiş ülkelerde. Öte taraftan pandemiden kurtulduk 2021 yılı içerisinde. Kurtulduk derken herkes büyüme hedeflerini tutturabilmek için gaza bastı. Şimdi gaza basınca yine iklim değişikliğine bağlı olarak daha soğuk bir kış, daha sıcak bir yaz geçirdik. Bu sene de öyle olacak muhtemelen. Mesela Çin büyüme hedefleri noktasında gaza bastı. Pandemi koşullarına bağlı olarak ve kötü hava koşulları sebebiyle kömürü yeterince üretemedi ve kömür politikalarında değişime gitti, küçük şirketleri kapatıp büyük şirketleri daha profesyonel yapmak gibi... Çin, kömür arzında sıkıntı yaşadı, bu noktada sıkıntı yaşayınca kömür fiyatları uçtu. Böyle olunca doğalgaza yöneldi, LNG konusunda gaza bastı ve stokları çürüttü. Bu sefer AB ile rekabetçi bir fiyat politikası izledi. AB ve Japonya gibi ülkelerle rekabetçi fiyat sürecine girince bütün dünyadaki LNG fiyatları yükseldi. Avrupa’da da zaten dinamik ve etkilenen bir piyasa söz konusu. Bunların hepsinin stokları düştü. Stoklar düşünce direkt olarak fiyatların yükselmesine sebep oldu. Avrupa’da da enerji ve özellikle doğalgaz fiyatları çok yükseldi. Adamlar yenilenebilir enerjide çok fazla gaza bastılar, kömürde de erken davrandılar. Şimdi senin elektrik talebin arttı; ama yenilenebilirden arzın düştü, kömürde de fazla frene bastın, geriye bir doğalgaz kalıyor. AB de stres yaptı, fazla gaza bastı, bu sefer de sistem kaldırmadı, fiyatlar çok yükseldi. Putin, kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz, dedi tabiri caizse. Putin haklı, Rusya var ettiğini verdi zaten Avrupa’ya.

Kısa vadede yine sert devam eder. Avrupa’da gaz fiyatlarının 50 dolardan 25 dolara düşmesinin sebebi ABD’den sağlanan LNG tedarikleri. Şimdi bir kasırga vurur Teksas’ı, Atlantik’te gemiler gidemez, tekrar 40 dolarları görürüz. Bunlar muhtemel… Rusya kem küm ediyor gaz tedariği noktasında. Çok beklemiyoruz; ama bir problem olursa fiyatlar uçar. Öte taraftan stokların eridiği ile alakalı verilerin piyasada paylaşılması, fiyatları yeniden yükseltir. Çok dalgalı gaz fiyatı silsilesi göreceğiz Nisan ayına kadar. Nisan’dan sonra Avrupa’da doğalgaz fiyatları 15-20 dolar bandına düşer. Asya piyasalarında da 20 dolar bandına düşer diye bekliyoruz. Kömür fiyatları da daha stabil düzeyde devam eder. Petrol fiyatları da 85-95 dolar bandında devam eder.

Röportaj: Faruk Hanedar