İlahiyatçı M. Öztürk’e Diyanet Tepkisi
Karar gazetesi yazarı ilahiyatçı Mustafa Öztürk’ün 15 Kasım 2018 tarihli yazısında, Allah Resulü’nün Kur’an ayetlerinde değişiklik yaptığı iddiası büyük tepki çekti. Öztürk, “Kur’an vahyinin inzal ve keyfiyetine dair görüş tercihim” başlıklı yazısında şu iddialarda bulundu:
“Geçmişte ve günümüzde hâkim kabul gören ilk görüş Kur’an vahyinin hem lafız hem mânâ olarak inzal edildiği yönündedir. Bizim tercih ettiğimiz ikinci görüş ise Zerkeşî ve Suyûtî gibi Sünnî âlimler tarafından ikinci sırada nakledilir. Buna göre Cebrail Kur’an vahyini özellikle salt manalar (mefhumlar) olarak indirmiş; Resûlullah bu manaları bellemiş ve Arap dilinin ifade kalıplarına kendisi döküvermiştir.”
 
Diyanet’ten Açıklama
Marmara Üniv. İ. Fak. Öğr. Üy. Prof. Dr. Öztürk’ün iddiaları sonrası Din İş. Yük. Kur. Bşk. son zamanlarda Kur’an-ı Kerim’in mahiyeti ve Kur’an’da yer alan kıssaların gerçekliği konusunda kamuoyunda tartışmalara yol açan iddialara dair bir açıklama yayınladı.
Başkanlık, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Son zamanlarda Kur’an’ın mahiyeti ve Kur’an’da yer alan kıssaların gerçekliği konusunda kamuoyunda tartışmalara yol açan birtakım iddiaların ileri sürüldüğü görülmektedir. Söz konusu iddialara göre Kur’an’ın sadece manası bir öz olarak Hz. Peygamber’e indirilmiş, o da bunu kendi kültürünün kelimeleriyle söze dönüştürmüştür. Diğer bir iddia ise, Kur’an kıssalarının tarihsel gerçekliğinin olmadığı, sadece bazı mesajların verilmesi için kurgulanmış anlatımlar olduğu şeklindedir.
Bu iddialar, hem bizzat Kur’an-ı Kerim’in kendi ifadelerine, hem onu insanlığa duyuran Hz. Peygamber’in açıklamalarına hem de tarih boyunca benimsenen İslam ilim geleneğindeki temel kabullere açık bir aykırılık taşımaktadır. Yüce Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği son mesajı olan Kur’an-ı Kerim’de yer alan birçok ayet, onun bütünüyle yani hem manası hem de lafzıyla Yüce Allah’a ait olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.” şeklinde açıklamada bulunduktan sonra ilgili ayetlerin mealini verdi.
 
Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: “Çakma Salman Rüşdi Hazırlığı”
Tartışmayla ilgili Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu Baran’a konuştu. Prof. Sofuoğlu şunları söyledi:

“Şiilikte Rastlanan İddiaların Benzeri...”
“Salman Rüşdî bir dönem nasıl Kur’an’daki ayetleri tartışmaya açıp kesinlik ve doğruluklarını değerlendirmeye kalkışmışsa, aynı şekilde Mustafa Öztürk de tartışmaya açmış bulunuyor. Öztürk diyor ki, “Allah politik dil kullanmaz.” O zaman (haşa) Peygamberimizi “politik dil” kullanmakla suçlamış oluyor bu durumda. Gerçekten Allah katından indirildiği gibi değil, kendi cümleleriyle yansıtmışsa –ki bu doğru değil, buna inanmıyoruz- o halde iddia bu noktaya varmış demek. Oysa Kur’an-ı Kerim’de Hakka suresinde şöyle bir ayet var ve gayet açıktır: “Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık, sonra onun can damarını koparırdık. Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.” (44-47)

Bu ayetin doğruluğunu mu tartışacağız? Şiilikte Hz. Osman efendimiz döneminde Kur’an’da bazı ayetler ilave edilmiş, bazıları çıkarılmış iddialarını hatırlıyoruz. Ayetlerin hiçbir surette değiştirilemeyeceği yönünde garanti varken bu tartışma yapılabiliyorsa o zaman tüm ayetlerin tartışmaya açılması söz konusu olabilir.”

“Çakma Salman RüşdiHazırlığı...”
“Kur’an geldiği gibi korunmuştur. Uyulması, uyulmaması gereken her şey açıktır. Öztürk, Diyanetin tepkisini görünce bu defa “ben oynamıyorum” diyor. Herkes Öztürk’ün görüşüne katılmak zorunda mı? Değil. Ülkeyi terk edebilir. Ancak bu noktada şüphelerim var. Yani Öztürk, yurt dışına gitme hazırlığını tamamlamış gibi, gideceği üniversiteye gitmeden önce bir bahaneyle tartışma çıkarıyor. “Linç var” pozisyonu alıp “kendimi ifade edemiyorum” iddiaları... Oysa görüşü her neyse beyan etmiş, kimse savcılığa çağırmamış. Kendini bilmez insanların tehdit ve hakaretlerini kabul edemeyiz. Ancak sosyal medyada FETÖ’cülerin çakma hesaplarla bu gibi durumları körükledikleri, saldırdıkları bilinen bir şey. Peki, bunun bir tezgâh olmadığına nasıl inanacağız? Bu bir fikir özgürlüğü değildir. Kimse Peygamber efendimizi yalancılıkla itham edemez. Kötü niyetle söylenmiş olsa bile ancak Öztürk’ün ifade ettiği gibi söylenebilirdi. Buradan çakma bir “Salman Rüşdi” üretilecek görünüyor. Ayrıca, Öztürk kendi görüşüne itiraz eden bir kurumun açıklamasına tahammül edemeyişini nasıl açıklayacak; bu nasıl tutarsızlıktır?

Baran Dergisi 624. Sayı