90’larda Ayasofya gösterileri sebebiyle gözaltına alınmıştınız. Mevzunun nasıl geliştiğinden bahsedebilir misiniz?

Üstadımızdan ve Kumandanımızdan öğrendiğimiz kadarıyla Ayasofya’yı İslâm inkılâbının eşik taşı olarak biliyoruz. İnşallah, Ayasofya kararından sonra eşik taşı oynadı. Allah izin verirse de, İslâm inkılâbı süreci başladı. 1990 yılında Ankara’daki gönüldaşlarla beraber üniversite okuyorduk. Kumandanımızın isteğiyle Ankara Kocatepe Camiinde “Zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” diye sloganlar attık. İBDA pankartları açıldı. Oradaki cemaatin de çok güzel teveccühü oldu. Çok güzel iltifatlar topladık. Buradaki intibalarımızı yayınlanmak üzere komple gönderdik.

Dönemin siyasîleri İbdacılar gibi cesaret gösteremedi. Rahmetli Hasan Celal vardı, Cuma namazını orada kılmıştık. Cemil Çiçek vardı... Bakanlar vardı.

Ak Doğuş dergisi çıkıyordu o zaman. Manşet olduk arkadaşlarımızla beraber. Milliyet gazetesi de manşetten bizi vermişti. Ulus gazetesi de “Ayasofya eyleminde zorla çocukları bağırtıyorlar” diye iftira atmıştı. Alâkası yoktu halbuki.

Başörtüsü zulmü yoğundu, Ramazan’ın ilk günü yine Ankara Kocatepe Camii’nde İbdacı arkadaşlar bir eylem daha tertiplemişti. Müslümanlar yek vücutken Fetullah Gülen “Başörtüsü füruattır.” demişti. İnsanların direncini kırmıştı bu. Biz, “Az kişi olsak da, eylemimizi yapalım!” dedik. Meşaleler hazırlamıştık. Bu sebeple “Meşaleli Eylem” diye bilinir bu eylem. İlk ben gözaltına alındım. Daha sonra diğer arkadaşlar alınmış. Ayasofya eylemi ve bu meseleden ötürü on beş gün bize işkence yaptılar. Arkadaşlarımızın isimlerini istediler, söylemedik; fakat zaten dergide yayınlanmıştı, oradan arkadaşların isimlerini tesbit edip kaldıkları öğrenci yurtlarından alıp işkence yaptılar. 4 ay hapis yattık. İki bayramı içeride geçirdik. Sonra bıraktılar bizi.

Ayasofya-i Kebir Camii Şerif’i ibadete açılacak 24 Temmuz’da. Hislerinizi anlatabilir misiniz?

Bu yol Allah izin verirse Mescid-i Aksa’da bitecek. Onca çile boşuna çekilmedi. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, Ölüm Odası’nda boşuna tefekkür etmedi. İslâm davası muvaffak olacaktır, istikbâl İslâm’ındır. Müslümanlar için bir fırsat doğdu, imkânı olan insanlar Ayasofya’nın yakınında kalsın, vakit namazları burada kılınsın, orayı gözetelim, içselleştirelim inşallah. Biz de 24 Temmuz’da Ayasofya’da olacağız. Tüm Müslümanların yaklaşık 90 yıllık bu hasretin ardından akın akın Ayasofya’ya geleceğini düşünüyorum. Dünyanın her yerinde Müslümanlar zulüm görüyor. Başyücelik Devleti’ne doğru hareket edelim, dünya adalete doysun, mazlumlar refaha ersin inşallah!

İnşallah...

Baran Dergisi 705.Sayı