Erdoğan bir konuşma yaptı ve Lozan’ın hezimet olduğunu söyledi. Bu konuşma Misak-ı Millî sınırlarına dönüş sinyali miydi, yoksa başka bir anlamı mı var?

Kapalı kapılar ardında bir çok şey konuşuluyor. Bugün ben bir toplantıda söyledim “15 Temmuz dünyanın şakülünü kaydırdı” diye. Dünyanın dengeleri alt üst oldu. Bunu nereden mi okuyoruz? G-20’de bu anlaşıldı. Çinliler hiç yapmayacakları bir şey yaparak Obama’ya dış kapının mandalı gibi davrandılar, resmen dalga geçtiler. Bütün Amerika’da, İngiltere’de ve Batı Avrupa’da düşünce kuruluşları yeniden bir değerlendirme yapıyor. Biden bir şey söyledi, Ruslar gayet sert cevap verdi. Bunu Uzak Doğu Asya’dan da bağımsız düşünemezsin. Çin ile Ruslar Güney Çin Denizi’nde ortak tatbikat yaptı. Bu, dünyaya mesaj… Hindistan, 8,7 milyar dolar para verip 32 tane Rafael uçağı almaya karar verdi. Sular ısınıyor. Bu bağlamda Tayyip Erdoğan’ın yaptığı da çok akıllıca; Ruslarla stratejik müttefikiz. NATO dağıldı sayılır. İngiltere aptal mı Avrupa Birliği’nden çıkıyor? Almanya bir yerlere yanaşmaya çalışıyor. Almanya’nın çıkarları Avrasya’da çok... Çin’de BMW’nin, Siemens’in muazzam yatırımları var. Hindistan dünyadaki en önemli pazarlarından biri... Dünyanın ekonomi merkezi artık Batı’dan Doğu’ya kaydı. 15 Temmuz da bu kaymadan dolayı olmuştur.

15 Temmuz Batı için nasıl bir anlam taşıyordu?

Neo-Conları anlamadan hadiseleri anlayamayız. Bunlar Yahudi aklıdır ve homojen bir yapıları yoktur. Şartlara göre şekil alırlar. 1980’lerde Müslümanlığın genişlediğini gördüler. İnandıkları armagedonu “Medeniyetler Çatışması” gibi argümanlarla desteklediler. Akabinde ise dünyanın bütününü ateşe attılar. Bunlar Sovyetleri dağıtan ekip. Ruslar bile bunu okuyamadı, biz okuduk. Ama bunların şirazesi kaydı, dağıldılar. ABD’ye bile büyük zararlar veriyorlar. Neo-Conların son şansı, en son olarak ABD’nin hegemonyasının sürdürülebilmesi için Türkiye’nin dağılmasıydı. Bu hesap tutmadı. Hegemonyayı sürdürebilmek için zaten karışık olan Ortadoğu’da bir de Türkiye’yi karıştıracaklardı. Bu da İsrail’in işine yarayacaktı. Amerikalılar da uyanmaya başladı, Obama bu yüzden İsrail’e gider yaptı. “Biraz daha uzatalım ve zaman kazanalım” dedi. ABD’nin içerisinde bir tane ABD yok; en az sekiz tane var. Neo-Conları uzun yıllardır takip ediyorum. Bunlar insanlara resmen zulmediyorlar. Bu bir yerden çıkacak; ilahî adalet. Türkiye ile bunu biraz daha uzatmak istediler. 2013’te ABD devletinin yöneticileri şapkayı önlerine koyup düşündüler, “bu iş iyiye gitmiyor” dediler. 2014’te ise  “muazzam bir askerî ve teknolojik gücümüz var, her yerde istediğimizi yapıyoruz, yaptık; fakat orta vadede ABD’nin çıkarlarını bu coğrafyada korumak çok daha maliyetli olacak. Bu yüzden bu insanların etnik ve dinî hassasiyetlerini kaşımayı bırakalım ve saygı duyuyormuş gibi yapalım; ekonomilerini imar edelim” dediler. Günaydın.

Bu çatışmanın tam dönüşüm noktasında Neo-Conlar ve onların arkasındaki finans ve faiz lobisi, silah şirketleri bunu bozdu. Bu yapılar çıkarı için herkesi destekler. Küresel çıkarlar ve İsrail’in çıkarları için Türkiye’de vekâlet savaşını başlattılar. 17-25 Aralık, Mit krizi, Gezi Parkı... Savaş artık eskisi gibi sadece silahla yapılmıyor, beyinlerde de icra ediliyor. Bu yöntemler kullanılıyor. Silah kullanmadan bir ülkeyi nasıl istila ederim? Biz silaha bakıyoruz ve şehit verince anlıyoruz; oysa ki bu resmen savaş. Finans, sosyal medya, toplum; hepsi bir cephe... Şimdi savaşlar bilgiyle yapılıyor. İnsanların iradesini kırmak, karar vermesini engellemek... İngilizler, Çinlileri nasıl afyonla uyuşturduysalar, bizi de parayla uyuşturdular.

Her şey de maddî menfaat üzerinden dönüyor.

Aynen öyle... İngiliz işi biliyor.

Geçtiğimiz haftalarda BM toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’de James Rothshild ve Kissinger’ın da aralarında bulunduğu bir ekiple görüştü. Türkiye’ye iktisadî olarak yeni bir operasyonun başladığı konuşuluyor. Bu görüşmenin sebebi ne?

Tabiî ki yapabilirler. Ama artık eskisi gibi olmuyor her şey. Türkiye bir denge unsuru oldu. Türkiye’nin global ve bölgesel ağırlığı 15 Temmuz’la daha da arttı. Terazinin hangi kefesine geçse orası daha ağır basar. İnşallah da dünyaya huzur getireceğiz.

Bu mevzu bahis toplantıda ne konuşulmuş olabilir?

Deutche Bank battı. Nasıl toparlarız diye tartışıyorlar. Refahlarını, güvenliklerini sağlamak için toplantı yaparlar. Netice olarak bunlar kendilerini dünyanın sahibi olarak görüyorlar.

Paranın musluklarını ellerinde tutuyorlar.

Tam olarak öyle... Emir veriyorlar. “Domates ek” diyorlar. “İnşaat işi yap” diyorlar. Yönetiyorlar. Bu savaş bir para savaşı...

Deutche Bank’ın ABD’ye ödeyeceği bir para vardı “ödemiyorum” dedi. Sebebi bu mu?

Evet, patladı. Dünya ekonomisi büyük bir buhran yaşıyor. Bunlar da bu süreçte çıkarlarını azamiye çıkarmak istiyorlar. Paçayı kaptırırsan yönetiyorlar. Afrika’daki çatışmanın da sebebi bu... Ülkeler arasındaki mücadelenin de sebebi bu ekonomik çıkarlar. Bu ekonomik olarak çok güçlü olan, kendisini dünyanın sahibi olarak gören ailelerin kurdurduğu ekonomik ve siyasî sistem bugün çatlıyor. ABD, BM, IMF, hatta AB bile dağılıyor. ABD, İngiltere’de işsizlik oranlarının %50 olacağını söylüyor. Batı krizde! Bugün Suriye’yi yıkıp harabeye çevirdiler, yarın tekrar imar edecekler. Kocaman bir pasta oluşturdular. Şimdi onu paylaşacaklar. Buradaki altyapıları kim yapacak, mesele bu. Paraya bakmak, paranın aktığı yere bakmak lâzım.

Brezilya’daki bürokratik darbenin sebebi de Sao Paulo’daki petroller değil mi?

Tabiî ki, oradaki 17-25 Aralık başarılı oldu. Türkiye de çok önemli. Türkî Cumhuriyetleri ve Rusya’yı da baskılıyorlar. Rusya üç sene önce bir plan yaptı petrol fiyatını 110 dolardan hesapladı. Bugün ise petrol fiyatları 45 dolar bandında... Ne demek bu? “Bu sanal parayı enjekte edersek piyasalar şişer deflasyon olur” dediler. Faiz negatifteydi. Bankaya para yatıramıyorsun. Dünya ekonomisini canlandırmak için petrolün fiyatını düşürdüler. Sanal paradan doğan fazlalığı petrolden gelen gelirle dengelediler. Bu Çin’e ve Hindistan’a yaradı.

Bir türlü çözüme kavuşturulamayan Suriye meselesi neticede nereye varacak? Türkiye, Rakka operasyonuna katılması için zorlanıyor mu, yoksa kendisi mi istiyor?

İkisi de söylenebilir. Suriye’de şu an Üçüncü Dünya Savaşı yaşanıyor. Burada vekâlet savaşları var, bir savaş var; çok değişik muharebe biçimleri uygulanıyor. ABD-Rusya arasındaki gerilim, işin içine Çin’in de girmesi ve hatta Hindistan’ın da dahil olmaya çalışması… Burada en önemli denge unsuru ise Türkiye... Rakka’ya girilmesinden bahsediliyor. Bir kere bilelim Rakka neresi? IŞİD burada meskûn mahalde muharebeye çekilecek. Bu hiçbir ordu için kolay olmaz, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri için değil, tüm ordular için zordur. Her ordunun çekindiği bir muharebe türüdür meskûn mahalde muharebe… Bu açıdan baktığımızda Rusya veya ABD ile aramızdaki anlaşma ve ilişkilerden bağımsız davranamayız. Tabiî bir de kırmızı çizgilerimiz var. Kendi sınırlarını korumak, askerlerini korumak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak, en önemlisi ise ABD’nin ısrarla istediği “Kürt koridoru” diye bahsedilen terör koridorunun oluşmaması... ABD bunu niçin istiyor? Muharebe nedir? Muharebe, ülkenin global ve bölgesel çapta hedeflerini gerçekleştirmek için iktisadî, siyasî ve askerî mücadelesidir. ABD burada askerî bir hedef gözetiyor, vekâlet savaşları çerçevesinde taşeronlarını kullanıyor. Bu anlamda Rusya, Akdeniz’de Lazkiye’de üslere sahip. Akdeniz onlar için çok önemli. Rusya’nın Atlantik ile çatıştığı üç alan var: Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Avrupa... Ukrayna’da gördüğümüz bu mücadelenin tezahürü. Orada bir “terör koridoru” açılması Rusların işine gelmez.

Peki, ABD’nin “terör koridoru”nun kurulmasına yönelik uyguladığı politikaya rağmen Rusya Halep’i niçin bombalıyor?

Halep homojen bir yer değil; bir parçası da ÖSO’ya ait. Esed’in hâkimiyetini sürdürmesi için, sözde Suriye’nin toprak bütünlüğü için bombalıyor. Bunlar özel uygulama ve programlar. Misal, ben futbolda Beşiktaşlı, basketbolda Galatasaraylı, voleybolda Fenerbahçeliyim. Yani tamamen bulanık bir mantık. Bu mantık bilgisayar programlarıyla oluşturuluyor.

Bunun maksadı ne?

Biraz önce söylediğim gibi bu meselede de Neo-Conları anlamadan bunları anlayamazsınız. Neo-Conlar İsrail’in güvenliği için İslâm coğrafyasına abandılar. Bölgeyi darmadağın ederek, kontrol etmek ve yönetmek... Bu, zaten güç kaybeden İsrail’in güvenliği için yapılıyor. ABD’li bir orgeneralden duydum, “biz devenin boynunu kırmalıyız” diyor. Deve nedir? İslâm âlemidir. Bunu iyi okumak lâzım. Mesela İngilizlerin hâkim olduğu Basra’da da bir şeyler dönüyor; ama kimse oradan bahsetmiyor. Bilhassa Sünnî coğrafyada oyun oynuyorlar. Bugün Kürtlere yol veriyorlar, yarın Kürtleri de siyasî olarak bölecekler, aşiret merkezli bölecekler... Bölecekler de bölecekler. Bunu görmeyen kördür! Sürekli hem nalına, hem mıhına vuruyorlar. Onu ona, bunu diğerine vuruyorlar. “Cambaz ipte” dedirtiyorlar insanlara, yıllardan beri Suriye haritasını anlatıyoruz. “O, bu köyü aldı. Diğer şu köyü aldı. O geri aldı” denilip duruluyor. Bırakın bataklığın üstündeki sineklerle uğraşmayı. Hatta bataklığı kurutmak bile yetmez, o bataklığı besleyen kaynakları kurutmak gerek... Yani dana geniş bakmak lâzım...

Önemli gördüğünüz ve eklemek istediğiniz bir husus var mı?

Bir üçüncü dünya savaşı yaşanıyor. Bu savaşın maksadı İslâm coğrafyasını parçalamak. 15 Temmuz’da bu hesapları yapanları çırak çıkardık. Yapıcı politikalara ihtiyacımız var. Global mânâda gerginlik var, fay hatları gayet hareketli. Her an bir deprem yaşanabilir. Türkiye çok önemli, seferberlik bilinci içerisinde olmak zorundayız!

Çok teşekkür ederim vakit ayırdığınız için...

Ben de teşekkür ederim.

Baran Dergisi 508. Sayı