Nurettin Topçu bir sözünde “Büyük mezarların üstünde büyük vatanlar vardır. Büyük ölüleri olmayan milletler ebedî olamazlar.” der. Biz büyük ölülerin büyük dirileri büyüttüğü bir milletiz. Tarih boyunca her devirde kahramanlarımız eksik olmamıştır. Bu kahramanlar yalnız savaş alanında değil hayatın her alanında onlar hep önde ve önder olmuşlardır. Bazen ellerinde kılıç, bazen kalem vardır. Bazen hedeflerinde ulu bir rüya, bazen dillerinde mübarek bir dua vardır. Çağlara ve şartlara göre farklı hususiyetleri olsa da bu anıt şahsiyetlerin milletimizin gönlünde ayrı bir yeri vardır.
Kahramanlarımızı yeni nesillere iyi anlatabilirsek “kahramanlıkla yoğrulan bu aziz yurt” ebediyen kahramansız kalmaz. Geçtiğimiz günlerde TÜGVA’lı gençlerle başını bir gayeye satmış kahraman olan Necip Fazıl’ı konuştuk. Üstad’ın büyüklüğünü daha iyi anlamak için “durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” diyerek meydan yerine atıldığı dönemin zorluklarını paylaştık.

ZOR DÖNEMLER
Necip Fazıl çetin dönemeçlerden geçilen bir dönemin kahramanıdır. Türkiye’nin geçmişle bağının kökten kesildiği, Hilafet’in kaldırıldığı, Osmanlı Türkçesinin yasaklandığı, Türk Musikisinin bile reddedildiği zor  bir dönem. O yıllarda Türkiye’nin genç nesli üzerinde kendi değerlerinden tam kopartılmış, katı bir Batılılaşma projesi başlatıldı. Bu projeye destek olan aydınlar el üstünde tutulup makamlar emirlerine verildi. Bu operasyona karşı çıkanlar da büyük acılar yaşadı.

Mücadeleye sağına soluna bakmadan tek başına girdi. “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe” diyerek hakikatin kavgasını verdi. Tekti. Düşman kavi, tali, zebundu.  Cesaretiyle mümin yüreklerde kahramanlaştı. Hitabetiyle devleşti. Buzdağlarını nefesiyle hohlaya hohlaya eritmesini bildi.
Yılmadı, yorulmadı. Necip Fazıl kendi nesline, Müslüman insanın bir davası olması gerektiğini hatırlattı ve mücadele yollarını gösterdi. Tarihini sahte kahramanlardan temizlemek için hakikaten yılmaz bir mücadele örneği verdi. Hakk’ın davasına talip olmak, bedel ödemek ister. Bedeli ödenmiş bir hayattan süzülenleri yazdı. Bunun için de sözü, kulağı olanları diriltecek bir özelliğe sahipti. O, gençler için her zaman bir kahraman, her zaman bir ufuk açıcı oldu.

 AZİZ GENÇLİK
Dünya Bir İnkılâp Bekliyor kitabı “Aziz gençlik!” diye başlar. Gençliğe hakiki hitabeyi de o yazmıştır. Edebiyatımıza bir ruh takviyesi düşünce dünyamıza ise hareket getirmiştir. Kendi ifadesiyle o sadece söz değil,  “aksiyon” adamıdır.

Necip Fazıl, öncelikle, heybetli, gür sesli ve en mühimi öyle veya böyle sesini cümle hâziruna dinleten bir insan. Edebiyat ise, insanlığa söyleyecek sözü bulunan ve sesini geniş kitlelere duyurmak kaygısında olan sözcü-insanlar için verimli bir zemin!.. Onun külliyatını özümseyerek, hazmederek okuyan bir genç, hayatın anlamını, kendisinin bu hayat ummanı içindeki yerini ve hayatına nasıl yön vereceğini rahatlıkla bulabilir.

EDEBİYATIN ZİRVESİNDE TEK ADAM
Necip Fazıl sadece mücadele alanında değil edebiyatın burçlarında şiirin zirvelerinde de tek adamdır.

Necip Fazıl’ın şiiri de hayatı gibi fırtınalıdır. Yüksek bir kayanın üzerine çıkıp elini perde yaparak haykıran bir ses duyulur satırların altında. Derdi olan, davası olan adamın şiiri, her okunuşunda başka bir şey söyler ve ruhumuza yön gösterir.

Yaram var, havanlar dövemez merhem
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem
Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem
Yollar ki Allah'a çıkar, bendedir


Ruhunun önünde Peygamberini, ruh önderlerini rehber etmeden bu sözler söylenemez. Söylense de tesiri olmaz.

Eyvah eyvah Sakarya sana mı düştü bu yük
Bu dava hor bu dava öksüz bu dava büyük
“Dağların, taşların kabul etmediği emanet”i yüklenmiştir insan. Bu mesuliyeti idrakin şiiridir Necip Fazıl’ın şiiri. “Hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekme” düsturunun, Mutlak Kumandan karşısında “esas duruş”a geçişin resmidir.

Şeyh Sadi’nin ifadesiyle insan, “bir damla kan, bin dürlü gam”dan ibaret. Yani “sekeratta solan” aciz varlık ile halifetullah olma arasında gidiş gelişin hikâyesinin bir özetidir Üstad’ın şiiri.

Necip Fazıl çok yönlü kişiliği ile bize tek bir adamın neleri başarabileceğini net bir şekilde göstermiş; tarihten günümüze her hareketin, hep bir kişinin ayağa kalkmasıyla başladığını hepimize en naif şekilde öğretmiştir. Bugün geldiğimiz noktada şunu açık bir şekilde söyleyebiliriz: Üstad tek başına bu topraklar üzerinde yürütülen Batılılaşma projesini başarısızlığa uğratan adamdır. Hayatı, hatıratı, eserleri, mücadelesi gelecek nesiller için ışık olmaya devam edecektir.

Ruhu şad olsun…

Baran Dergisi 645. Sayı