Son zamanlarda sık vuku bulan, Suriyeli sığınmacıların hedef olduğu olaylar ve sebepleriyle ilgili görüşlerinizi alabilir miyim? 
Bu işin arkasında olan ilk unsur olarak şunu söyleyebilirim. 2008 Ergenekon davalarının görüldüğü süreçte Veli Küçük’ün Ümit Özdağ ve Meral Akşener hakkında söylediği bir söz var. Diyor ki, “bu iki kişiye öncelikli olarak MHP’yi ele geçirme misyonu verilmiştir. Bu olmazsa başka bir parti kurarak Türkiye’de farklılıkları körükleme, kışkırtma, sosyal yapıyı dejenere edecek adımlar atmakla görevlendirilmiştir.” Suriye’den göçen insanlarla ilgili iddiaların tamamı yalan, onu başta belirteyim. Şunu da ekleyeyim. Türkiye’de yaşayan insanların Suriyeliler hakkındaki rahatsızlıkları anlaşılır bir şey. Bazı Suriyelilerin plajda, sokakta, halk içinde yol açtığı rahatsızlıklar var. Dilencilik mesela... Bundan şikâyet etmekte haklılar. Ancak bunun dile getiriliş biçimi yaşanan rahatsızlığa çözüm odaklı değil. Bir defa hiç kimse Suriye’den keyfi için kaçmadı. Mesela Suriye’de “çingen” veya “abdal” denilen iki-üç tane belli başlı aşiret kitlesi var. İlk yıllarda geldiler. Kilis, Antep, İstanbul, İzmir, Ankara’da yerleştiler fakat entegre olamadılar. Geri döndüler. Hiç kimse İstanbul İkitelli’de, Bağcılar’da veya demin saydığım yerlerde mutlu değil. Bunu herkes anlamalı. İkincisi, burada huzuru bozanlar –ki bunlardan birebir bildiklerim var- uyuşturucu gibi şeylere bulaşan, ahlâksız, edepsiz davrananların tamamı “Esedçi”... Türkiye’nin istihbaratı, kolluk kuvvetleri bu hususta gerektiği kadar müdahale yapmadığı için, bu adamlar her türlü alçaklığı Suriyeli profiline zarar verme amacını ve niyetini rahatça yürütüyorlar. 4 milyon Suriyeli varsa bunların içerisinde 50-60 bin dolaylı veya doğrudan bu niyeti taşıyan tip var. Ve her yerde olabilir. Suriye’de çalışan bazı gruplar vardı. Bazı aileleri ve bağlantılarını biliyorlardı. İzmir, Gaziantep ve Ankara’da hücre yapılanmaları vardı. Bazıları “El Muhaberat”a doğrudan çalışan elemanlardı. 2013-15 arası tarafıma böyle bilgiler geldi ve bunları o zaman paylaştım devletin ilgili kurumlarıyla. Halen varlar. Bunu siyasi anlamda konuşmuyorum. Bunu bazen Müslümanların arasına girerek yaparlar. Bazen normal bir etkinlikte AK Partili görünürler, bazen Akşener’ci, bazen CHP’li görünürler. Bunlar birkaç ilde uyuşturucu pazarını teslim almışlar. Camiye de sızabilir, orada tecavüze varan ahlaksızlıklar yapabilirler. Bunun arkasında profesyonel bir merkez var. Ümit Özdağ, Sinan Oğan gibiler zaten başından beri Suriye meselesinde yaşanan vahşete destek verdiler. Mesela ÖSO’ya “katil sürüsü” demişti Sinan Oğan... Özdağ alenen söylemişti. Özdağ’ın alanı budur, ciddi destek de alıyor. Bu adamlar Suriye’de 2,5-3 milyon Türkmen olduğunu bilmiyorlar, ilginç... Profesör bu adam, “Suriyeliler” genellemesi yapıyor. İkitelli’de olayların yaşandığı mahallelerde neredeyse 40 Türkmen aile var. Halep Türkmenleridir. Köylerine kadar biliyorum. Antep’te ülkücü oldukları söylenen bir kitlenin Suriye’den göçenlere saldırıları olmuştu. Tanıdığım Halepli Türkmen bir ailenin belinden sakat bir babası vardı, sırtında götürürken linçe maruz kaldı.

Sistematik saldırı mı söz konusu?
En başından beri... Ve şimdi hareket alanı buldular. Türkmen bir arkadaşı dövdüler, takibi yapılmadı. Kimse kusura bakmasın, olaylar patladıktan sonra enkazla uğraşmanın faydası yok. Olaylara sebep olanların hak ettiği yere gönderilmesi en iyisidir. Binlerce kişi var buradan gönderilmesi gereken. Burayı karıştırmak için kirli ilişkiler içerisindeler. Son aylarda 8-10 arkadaşım vefat etti. Ellerimle götürüp onları köylerine teslim ettim. Kalp krizi, beyin felci geçirenler var. Yaşadıklarını hazmedemiyorlar. Her şeylerini kaybetmiş, ümitlerini kesmişler. Biraz da bu tarafından bakmalıyız. Şerefli insanlar çocuklarına sürekli tembihte bulunuyor, şehirde mahcup geziyorlar.

Alınması gereken tedbirler hususunda neler söyleyebilirsiniz?
İktidarın acil tedbir alınıp o söz konusu kişileri def etmesi lazım. Kıyafetleri, tavırlarından belli. Bile bile yapıyorlar. Bağırarak konuşmalar, içinde üç-dört rahatsız edici tiple araç sürerken yüksek sesle müzik çalanlar. Bu provokasyondur. İğrenç şımarıklıklar. Bu öfke biriktiriyor. Bunların cezalandırılması lazım. Suriye Türkmenleri yok sayılarak Suriye projeksiyonu geliştirilebilir mi. Arap, Kürt, Türk mazlum sahiplenilmelidir. Türkçülük yaparak Suriyelilere çatanlar hassasiyetleri kaşıma amacını taşıyor. “Mersin’de boğaz kesti, eczaneye saldırdı” gibi iddiaların hepsi yalandır. Resmî yayın organları da yalanlıyor. İkitelli’deki hadise de tamamen yalandır. Burada en önemli husus istihbarî faaliyet ve bu olayların tespitidir. Kahrından ölen Suriyeliler var oysa... Yüzde 3 azgın, şımarık var diye geri kalanın tamamının ıstırabı, çilesi görmezden gelinemez. Bu yükü omuzlayan muhafazakâr, şerefli, namuslu, haysiyetli insanlardır. Bu ülkede üretilen erdemin düşmanları bu kışkırtmaları yapıyor. Biz Nijerya’da, Arakan’da, Somali’de mesai harcıyoruz. Kavga çıkaran, edepsizlik yapan onlar. Ölseler dert etmezler. Enteresandır, hepsi de göçmen. Sinan Oğan göçmen mesela... Özdağ’ın iddialarının çoğunu AFAD, İçişleri resmen yalanlamıştır. Nedir bu kadar ısrar? Veli Küçük, söz konusu konuşmasında “Benim has adamımdı, ne desem sözümden çıkmazdı.” diye itiraf ediyor. Her şey açık oynanıyor aslında. Bunun adı milliyetçilik değil, faşizmdir. Sloganları belli. Bunlara taviz verilmemeli. Bunların arkasındaki rüzgar 2010’larda bitmişti. Kimi CHP’liler ise “Her yerde rakı içilecek” diye bağırıyor. İş başka yerlere taşınıyor. “Müslümanlar, Suriyeliler, buraya sığınan Mısırlılar gitsin” diyorlar. Bakıyorsunuz, FETÖ’yü, Sisi’yi, Kadirov’u, İran’da molla rejimini destekliyorlar. Bir dönem İran’ı kötülerdi bunlar...


Baran Dergisi 651. Sayı