Batı’nın kışkırtmaları sonucu 24 Şubat tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya taarruzuyla başlayan savaş, ilk iki aydan sonra yoğunluğunu kaybederek devam etti. Şu an gelinen duruma göre, Rusya bir vuruşta Zelenski soytarısını yıkamadığı için kayıpta görünüyor. Çünkü Zelenski’nin gidip yerine Rusya’ya müzahir birinin gelmesiyle Putin istediğini almış olacaktı. Böylece Ukrayna’yı yedeğine alarak Batı karşısında kesin zafer elde etmiş olacaktı. Pek çokları da kaba kuvvet açısından üstünlüğünden dolayı Rus ayısının böyle bir zaferi çabucak kazanacağını iddia etti ama öyle olmadı. Peki öyle olmayınca Rusya yenilmiş mi oldu?

Benim kanaatim, Rusya bu savaşta yenilmedi, bilakis savaşın şeklini ve seyrini değiştirerek hadiseyi uzun vadede kazançlı çıkabileceği bir yöne sevk etti.

Öncelikle Rusya niçin Ukrayna’yı çabucak pes ettiremedi onu konuşalım. Belli ki, Rusya konvansiyonel savaşa angaje olarak üstün gücüyle bu savaşı yürütmek istedi. Ukrayna ise gayri nizamî savaşa hazırlanmış olduğundan, üstün Rus ordusunu kara savaşından şehir savaşına girmeye zorlayarak tuzağa düşürdü. Zaten böyle bir düşmana karşı en mantıklı savaş tarzı da buydu. Hızlı başlayan taarruz, Rus ordusunun derin bir haklılık duygusu ve hırsı olmamasının da etkisiyle kısa zamanda yavaşladı ve mecburen durdu.

Buraya kadar Rusya’nın yenilgisinden bahsedebiliriz ama bu mevzi bir yenilgidir ve total olarak mağlubiyet anlamına gelmez. Nitekim Rus devleti ilk saldırının başarısızlığı karşısında inatla taarruzu sürdürmek yerine hemen savaşı soğutma yoluna giderek düştüğü tuzaktan kendini sıyırma yolları aradı. İlk raundu kazanan Ukrayna’nın da umutları başka bahara kalmış oldu. Eğer Rusya başladığı gibi devam etmiş olsaydı şehir savaşlarında hem ağır kayıp verecek hem de sivil halka zarar verme suçlamalarına maruz kalarak Batı tarafından şeytanlaştırılacaktı. Zira bunu Harkiv gibi bazı yerlerde sokaklardaki ceset görüntülerini servis ederek yapmayı da denediler. Batı’nın bu savaşta beklentisi buydu; kurban edilen Ukrayna sayesinde Rus hayaletinden korkan Avrupa’nın Amerika’ya daha muhtaç hale gelmesi ve Rusya’nın yalnızlaştırılarak güçsüzleştirilmesi. Avrupa’da kopan her fırtınada Amerika ve İngiltere’nin kazanması ve Avrupalıların ise hangi tarafta olursa olsun muhakkak kaybetmesi bir gelenek gibi tekrar edecekti. Önceleri saldıran Alman, kurban Fransız iken, bugün saldıran Rus, kurban ise Ukrayna. Rusya işlerin ters gittiğini görerek düşmanın arzu ettiği savaş tarzından kaçınıp geri çekilerek her ne kadar yenilmiş görünse de aslında Batıya karşı uzun bir savaşı yürütebilecek beceriye sahip olduğunu göstermiş oldu diyebiliriz.

Ukrayna ve arkasındaki Batı’nın şehir savaşı tuzağını boşa çıkaran Rusya’nın, savaşı bir taraftan Ukrayna’nın doğusundaki bölünmüş topraklara yığıp büyük şehirleri taciz ateşi altında tutması, diğer taraftan da petrol, gıda ve para üzerinden düşman Batı blokunun sırtına yüklemesi karşı hamle olarak Rusya’yı avantajlı hale getirdi. Savaşın başında nükleer tehdit yoluyla her şeye hazır olduğunu gösteren Rusya, Hitler gibi kışkırtılıp her yöne çekilecek kızgın boğa olmadığını, bilakis şaşırtıcı manevralarıyla düşmanlarını faka bastırabileceğini böylece ispat etmiştir. Sahip olduğu askerî gücü geri plana çekip, petrol ve gıda silahını kullanmaya karar veren Rusya, bir taraftan Avrupa’ya savaşsız savaş kabusu yaşatabilir, diğer taraftan da Amerikan dolarını tehdid ederek dünyadaki hâkim kapitalist düzeni dinamitleyebilir.

Amerika’nın NATO şemsiyesi altında güdümüne aldığı Avrupa, belki nükleer savaştan daha yıkıcı olabilecek bu hamle karşısında 1950’lerden beri yaşamaya alıştığı bolluk ve rahatın yokluğuna ne kadar dayanır bilemem ama Amerika’dan uzaklaşma arzusu onlarda ağır basabilir ve Rusya’nın hamlesi Batı içinde ayrışmaya sebep olabilir. Avrupa zaten düşman tarafta yer almış olduğu için Rusya’nın bu şekilde rest çekmesi kendisine yeni düşmanlar kazandırmayacağı için gayet yerinde bir hamledir. Öte yandan Avrupa ilk şoku atlamış ve Rusya’nın ağır tehdidine rağmen Amerikan tarafında durmakta kararlı görünüyor. O halde Avrupa ve Rusya arasında yıpratıcı bir savaş ihtimali kuvvetlenir. Bu savaşta kalabalık grupların çarpışmasını bekleyemeyiz. İki taraf da sayıca az birliklerle operasyona girişerek, birbirlerine karşı sabotaj, tuzak, pusu ve baskın gibi unsurların daha çok yer aldığı saldırılar yapacaktır. Silahların muazzam terakkisi karşısında başka türlü savaşmaları mümkün değil. Bu da karşılıklı olarak terörizmi tetikleyecektir. Ukrayna sayesinde hazırlıksız ordusuna yeni tarz savaş talimi yaptıran Rus devleti, Rus halkını da bu yıpratıcı savaşa şimdiden hazırlıyor. Böyle bir savaş durumunda Ukrayna ağır ağır ezilip Batının sırtında ağır yük haline gelirken, tarih boyunca zorbalık ve açlığa alışkın yaşamış Rus halkının Avrupalılardan daha sağlam durup metanet göstereceği açıktır. Avrupa ise ordulaşma ve savaş hengamesinde her türlü sosyal çalkantılar içine yuvarlanmaya, ırkçılığa batmaya ve totaliter çizgiye doğru yönelmeye gebedir. Almanya, kurmaya çalıştığı ordusuna Nazileri doldurarak işareti verdi. İşin doğrusu Nazilerden başka hiç kimseyi asker yapmak mümkün değildi. Rus devleti ise bu savaşta rejim olarak kendini perçinlemeye daha müsaittir.

Göründüğü gibi bu şartlar altında Rusya gayet avantajlı durumdadır. Sadece Ukrayna karşısında düşük yoğunluklu savaş yürüterek bu ülkeyi küçük lokmalar halinde yavaş yavaş yutabilir. Bu şekilde kazançlı duruma geçen Rusya, Avrupa’yla çatışma durumunda sayıca yeterli nüfusunu ve gıda ve hammadde bolluğunu kullanarak aynı savaş taktiğine devam edebilir.

Bu savaş uzadıkça mevcut dünya sisteminin istikbalini karanlık görenler çoğalacaktır. Bu da Rusya’ya müttefik kazandırabilir yahut Rusya karşıtı cepheyi zayıflatabilir. Fırsattan istifade eden Çin’in yapabilecekleri de cabası. Görünen o ki, saldırgan ve suçlu durumunda savaşa başlayan Rusya, yürüttüğü siyasetle düşman tarafa göre daha üstündür ve yenilmemiştir. İlerleyen safhalarda İngiltere ve Amerika bizzat savaşa girmeye mecbur kalabilir. Çünkü Batı açısından şu an bile başka türlü bu işin içinden çıkılamaz. Önceki iki dünya savaşını başlatıp sonradan sahneye esas oyuncu olarak çıkan Anglosaksonlar savaşa girerse o zaman her şey yeniden konuşulabilir.