NATO’nun ısrarla doğuya doğru genişlemesi ve Rusya’ya yönelik tehdidin dozunu her geçen gün arttırması, nihayetinde Rusya’yı Ukrayna’ya girmek zorunda bıraktı ve Batı âlemi sanki kendisinin hiç kabahati yokmuşçasına bunu keyfî bir işgal şeklinde lanse ederek Rusya’ya karşı son derece yıkıcı yaptırımları bir bir devreye aldı.

Şimdi, herkesin başları tabiî olarak Ukrayna’ya çevrilmiş durumda. Bilhassa sosyal medyaya dakika dakika düşen patlama ve çatışma videoları alâka cezbediyor. Yine dünya çapında ajansların yetişmekte güçlük çektiği açıklamalar adeta yağmur gibi yağıyor.

Türkiye’ye Kurulan Tuzak

Şimdi, biz de bütün dünya ile beraber kafamızı Ukrayna’ya çevirmişken, Rusya’nın içine çekildiği tezgâhın neredeyse birebir aynısı bizim için de hazırlanıyor olabilir mi?

Biraz evvel dedik ya, NATO Rusya’yı tehdit edecek şekilde doğuya doğru genişledi ve buraları sonunda Rusya’yı çileden çıkartacak derecede silahlandırdı diye... Bugün Yunanistan’a yapılan yoğun silâh sevkiyâtı ve Yunanistan’ın anlaşmaları çiğnemek bahasına kendisine ulaştırılan bu silahları silahsızlandırma anlaşması imzaladığı adalara Türkiye’ye karşı konuşlandırıyor oluşunun ardındaki saik de bu olabilir mi?

Adaları silahlandır, balıkçılara falan uluslararası sularda ateş aç, taciz et, hava sahasını ihlâl et, tahrik et ve en sonunda Türk tarafının sabrı taştığında da bütün dünyayı bir araya getirip Türkiye’nin üzerine çullan. Böyle anlatınca muhtemelen size basit geldi; fakat zaten yapılan iyi planların iyi olmasının sebebi basit olmasıdır.

Dedeağaç ve PKK-PYD’yi Unutmadan

Buna ilâveten, Amerika Birleşik Devletleri’nin Rusya’yı gerekçe göstererek Edirne’nin hemen arkasındaki Dedeağaç’a yaptığı büyük askerî yığınak, PKK-PYD’yi âdeta bir NATO üyesini donatırcasına silâhlandırması, Türkiye’yi Rusya’dan beter etmenin kafaya koyulduğunun en açık göstergeleri.

Bu plan eğer ki Rusya’ya karşı işler, Putin geri adım atmak zorunda kalırsa, sıradaki hedefin Türkiye olduğu son derece açıktır. Bizim Rusya gibi NATO ile arasındaki asimetrik dengeyi simetrik hâle getirecek nükleer silahlarımız da olmadığına göre, şimdiden kendi imkânlarımıza uygun hazırlıklara başlamak zorundayız.