2007 senesinde Ak Parti’nin yeniden tek başına iktidar olmasıyla beraber, Türkiye’nin dış politikasında büyük bir değişim meydan geldi. Cumhuriyet tarihi boyunca dışa yönelik hiçbir politika belirlememiş, yalnızca ABD’nin güdümünde ve onun menfaati istikâmetinde hareket eden Türkiye, Receb Tayyib Erdoğan’ın Davos Ekonomi Zirvesinde Yahudi devletinin Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e “One Minut” çıkışıyla beraber yeni bir safhaya geçti. O güne kadar TİKA’nın Türk ve Müslümanların yaşadığı bölgelere çeşitli hizmetler götürmek suretiyle varlığını hatırlatan Türkiye, “artık ben de varım” diyerek oyuna yeniden dâhil oldu.

Immanuel Wallerstein gibi Batılı düşünürlerin de sık sık üzerinde durduğu üzere, SSCB’nin yıkılmasıyla beraber asıl kaybeden ABD ve Liberalizmdir ve bilhassa ABD’nin Irak’a müdahalesi karşısında Saddam Hüseyin’in ABD’ye meydan okuyuşu, yeni dünya düzeninin Salih Mirzabeyoğlu’nun deyimiyle “tekerine çomak sokması”, neticesi her ne olursa olsun Batılıların beklediği “yeni dünya düzeni”nin iflâs duyurusudur. Türkiye, tam da böyle bir konjonktürde, aktif bir dış politika hamlesine hazırlanırken, Batılıların kendi aralarındaki anlaşmazlık dolayısıyla birden bire İslâm âlemini saran Arab Baharı, hem fırsat hem de riskleri peşinden getirmiştir. Bugüne kadar mutlak(!) güç olarak addedilen devletlerin, kendi aralarındaki dengeyi korumaktan başka hiçbir hamleye kalkışacak psikolojik, ekonomik, siyasî ve askerî gücü olmadığı zamanımız birçok fırsata gebeyken, aynı kargaşa ortamı, fikir planında kılavuzu olmayan Türkiye için büyük riskleri de peşinden getirmektedir.

Biz de bu vesileyle kapağımızda, “Türk Dış Politikası–Fırsatlar ve Çıkmazlar” diyoruz. Kapak mevzumuzu yazarımız Faruk Hanedar, “Sıfır Sorun Anlayışı Çerçevesinde Dünden Bugüne Türk Dış Politikası: Fırsatlar ve Çıkmazlar” başlıklı yazısıyla kaleme aldı.

Fatih Turplu, Başyücelik Devleti Dünya Kamu Düzeni Kamu Hukuku-Amme Hukuku bahsini “Milletler Arası Hukuk Açısından BM” başlığıyla işlemeye devam ediyor.

Ömer Emre Akcebe, Başyücelik Devleti İktisat Vekâleti Sanayi Müsteşarlığı bahsine dâir kaleme aldığı yazı dizisinin on üçüncü bölümünde “Eğitim” meselesini inceliyor.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun cezaevinde olduğu dönemde Mevlüt Koç ile Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu hakkında yapılmış olan söyleşiyi sizler için yayımlıyoruz.

Hanife Kındır, bu ay Büyük Doğu’nun temel prensiplerinden “Ruhçuluk” bahsini işliyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız ve alâkanızı çekeceğinizi düşündüğümüz haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek üzere…


Allah’a emanet olun…

Aylık Dergisi, 137. Sayı, Şubat 2016