Gemi karaya oturduğu zaman, dümenini kıbleden tarafa çevirmeye çalışsanız da artık iş işten geçmiştir. Karaya oturan geminin tayfası, bu saatten sonra ne yaparsa yapsın boştur! 31 Mart Seçimlerine kilitlenen Türkiye’nin sonuçlar noktasında içine düştüğü durum çok vahimdir. Seçime giren partiler kendi anlayışlarına uygun davranışlar sergilemişler, sözde ipi göğüsleme kavgası vermişlerdir. Ama durum hiç de göründüğü gibi değildir. Çok ince hesaplarla stratejik bir oyun kurulmuş, kukla oldukları belli kimi siyasi partiler kendilerine biçilen rolü güzel oynamıştır.

CHP ve onun güdümünde hareket eden İYİ Parti ile HDP’nin birlikte hareket ettiği gerçeğini kimse inkâr edemez. Saadet Partisine oy veren kitlenin gideceği adres önceden bellidir. O zaman, Ak Parti veya MHP ittifakına gitmesi muhtemel muhafazakâr seçmenlerin bir kısmının bu ittifaka oy vermesi nasıl engellenir? Kendi adayları ile sahaya çıkarlarsa bu iş çok kolay! Onlar da kendi adaylarıyla yarışmış göründüler. Cumhur İttifakına gitme ihtimali olan oyların bir bölümünü Saadet hanesine kaydırdılar. Bazı yerlerde de BBP Cumhur İttifakına aykırı çıkışlar yaptı…

Buraya kadar her şey normal görünüyor! Saadet’in gayreti ile Fatih’in İstanbul’u CHP zihniyetinin eline teslim edilmiş gözüküyor. Tabiî burada Saadet Partisi kurmaylarının zekâsını da göz ardı etmemek lazım. İlgili yerlerden gereken takdiri almışlardır.

Amerikan kuyrukçuluğu noktasında kendini ispat etmiş PKK’nın siyasi uzantısı HDP’e doğuda dersini millet vermiştir.

Batıda, kendi özünden uzaklaştırılan insanların, PKK ile birlikte hareket etseler bile, CHP zihniyetinin kölesi olmaya devam edecekleri gerçeği görülmüştür.

Ak Parti hile yapıldığına dair açıklamalarda bulunuyor. Doğrudur ama iktidar olan sensin! Senin teşkilatının, elemanlarının eli armut mu topladı? Yoksa başka işler mi peşindeydiler?

“Hile yapmışlar!” Yaparlar. Daha bu başlangıç! Onlar her türlü naneyi yerler! Kurulduğu günden bu yana milletin ensesinde boza pişirmekten başka bir mahareti olmayan CHP zihniyetine bu tavır yakışır. Yakışır ama bu yaşananda asıl suçlu Ak Parti’nin kendisidir.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 25 Haziran 2018’de; “Milletimizin sandıkta partimize verdiği mesajı da aldık. Önümüzdeki dönem, milletimizin karşısına tüm bu eksikliklerimizi tamamlayarak çıkacağımızdan emin olunuz.” demişti.
31 Mart 2019 seçimlerinden sonra yaptığı balkon konuşmasında da aynı şeyleri söylemek zorunda kaldı.

Niçin?
Ak Parti sayesinde kurulduğu koltukta geviş getirerek halka tepeden bakan şu bakan müsveddesi, belediye meclis üyesi, hatta parti yöneticisi, şimdi halkın arasına dalmış, açtığı başka bir partinin şemsiyesi altında siyaset yapıyor görünüyor!

İl, ilçe ve belde teşkilatlarına aldığınız, belediye başkanı, bakan, hatta milletvekili yaptığınız adamların sonradan sizin kuyunuzu kazmak, ipinizi çekmek için nasıl çalıştıklarını görmediniz mi?

Böylesi adamlara partiniz bünyesinde yer verirken aklınız neredeydi?

Milli Savunma Bakanlığı’nca yapım izni verilen Tekirdağ 8’inci Mekanize Tugay Komutanlığı içindeki “Şehit Ömer Halis Demir Camii” adından rahatsız olan komutan Kurmay Albay Selçuk Kubilay Karslı, haberin Yeni Şafak’ta yayınlanmasının ardından adeta ödüllendirilerek Milli Savunma Üniversitesi Genel Sekreterliği’ne atandı. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Bizans kostümlü Büyükelçi Ayşe Sedef Yavuzalp ve yardımcısı, 29 Ekim’de Uganda’da Cumhuriyetin 95. Yıl Dönümü Kutlamalarında “Türk bayrağının gölgesinde, ‘NE MUTLU BİZANS’IM’ der gibi davrandı…

Kadem’ci Bakan, “Kadınların beyanı esastır!” herzesini yumurtladı. Aile yapısını tarumar eden anlayışa teslim olundu. Bu yapı dinamitlendi…

İzmirli Kemalist CHP’lilere şirin görünmek adına, “içki de içeriz, namaz da kılarız” sözleriyle Nihat Zeybekçi boy gösterdi!

Kaidesi ile birlikte boyu 70 metreyi bulan, dünyanın en yüksek heykelleri arasında yer alan Köroğlu Heykelini Bolu Belediyesi dikti!

Milli Eğitim Kemalist zihniyetinin yörüngesinde…

Bunlara ilave edecek bir sürü bela milletin üzerine sicim gibi yağdı. Aslında yağmadı, şimşek gibi çaktı...

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “mesajı aldık, liyakat esas olacak!” demişti ya!

O öyle dedi ama, bunlar gibi bir sürü rezillik peş peşe yaşandı.

Şimdi yapacağınız şey nedir? Bolu Belediyesine diktiğiniz heykelin atının nalbantlığı.

Başka bir şey değil.

Gemi karaya oturduğu zaman dümenini kıbleden tarafa çevirmeye çalışsanız da artık iş işten geçmiştir.

Yüzme bilseniz bile karada kulaç atılmaz!

Kemalistlere yaranmaya kalkarsanız zıkkımın kökünü yersiniz!

Düşmanlarınızı tanımazsanız, düşmanınıza şirin görünmek için ona benzemeye kalkarsanız dostlarınızı kaybedersiniz. Düşman hınçla üzerine gelip intikam yeminleriyle ortalığı toz dumana katarken, sen ona karşı alınması gereken tedbirler noktasında akim kalırsan, atı alan Üsküdar’ı geçer! Yaya kalmakla kalmazsın.

Bu seçimin kazananı sadece millettir. Çünkü millet Ak Parti’nin saydığımız yanlışlarını sineye çekerek yine de Cumhur İttifakına destek çıkmıştır.
Milletin desteğini görenler, onların isteğine boyun eğer!

Bir an önce açın Ayasofya’yı… Bu zilletten kurtulun!

Poşet almak zorunda bıraktığın millet, market zinciri sahiplerinin eline esir düşmüştür. Patates soğan fiyatları ile ekonomik kıskaç altına alınan milleti elektrik faturası çarpmıştır. Millet her zaman her şeye hazırdır. Değerlerine doğru sahip çıkılırsa 15 Temmuz’da olduğu gibi milletimiz, bu uğurda canını vermeyi minnet sayacaktır.

Milletin kurtuluşu ümmetin insanlığın kurtuluşu olacaktır.

Kurtuluş, bu yola baş koyanların öncelikle neyden kurtulacakları bilmeleri ile mümkün.

Ne zaman nerede ne yapacağını bilmeyenlerin boşlukta çıkardıkları ses, sadece gürültüden ibaret kalır.

Millet için, İBDA’nın ortaya koyduğu kurtuluş yolu fikrinin tatbikinden başka çıkış yolu yoktur. Bunu anlamak için Türkiye’nin manzarasını görmek yeter!

Doğru fikirlerle donanmamış her hareketin sonu felakettir.

Baran Dergisi 638. Sayı