Editör ve “Kurt Gölgesi” romanının yazarı Hamdi Akyol, kaymakam olduğu dönemde başörtülü kursiyerlere törende sertifika verdirtmeyen ve bugün vali yardımcısı olarak görev yapan bir ismin mobingine maruz kaldığını ifade etti. Akyol, başörtüsüne yönelik yasakçı tavrı sebebiyle sosyal medya üzerinden eleştirdiği ismin yargı yoluyla kendisini hedef gösterdiğini ve hala peşini bırakmadığını söyledi.

Sosyal medya hesabından ''28 Şubat bin yıl sürecek sözünün doğruluğunu anlatacağım'' diyen Akyol şunları söyledi;

''28 Şubat dönemi, bir köy biçki-dikiş kursiyerlerinin başörtülü olanlarına, törende sertifika verdirtmeyen bir kaymakamın (halen vali yardımcısı olarak görevde) mobingine maruzum.

2015 yılında medyada bir video yayınlandı. Bir köyde düzenlenen biçki-dikiş kursunda başörtülü kursiyerlere kaymakamın talimatıyla sertifika verilmediğine dair.

Binlerce insan tepki gösterdi, elbette küfür kıyamet de gidenler oldu. O tarihte vali yrd. olan bu zat, linklere yasak getirtti. Ekşi sözlük'te hakkında yazılan eleştirileri de mahkeme kararıyla kaldırttı. Dikkat edin, hakaret değil, eleştiri. Ben de tivit attım "başörtüsü yasakçısı kaymakam, eleştirileri de yasaklatmış" diye.

Şikayetçi olmuş hakkımda, hakaret suçundan gidip karakolda ifade verdim. Sözlerimin hakaret olmadığını, eleştiri kapsamında olduğunu söyledim, çıktım.

Geçen sene evime polisler gelmiş, beni karakola çağırmış. Gittim, meğerse birileri bunu ölümle tehdit etmişmiş...

Bu tehditleri benim organize ettiğimi iddia etmiş. Külliyen yalan, iftira ve çarpıtma. Adam bana kafayı taktı. İsmini bile zikretmediğim tivitlerim, dava dosyasına delil olarak konmuş. Varlıklı biri değilim, avukat aradım, baktım o paralara avukat tutamam.

Tanıdığım bir avukat, ücretini param olduğunda ödeme taahhüdüm karşılığında davama girdi, şu an süreç devam ediyor.

Bugün davada bir ilerleme var mı diye uyapa baktım, yeni bir dava daha açılmış. 2016 yılında savunmasını yaptığım soruşturma davaya dönüşmüş.

İddianamede, "başörtüsü yasakçısı kaymakam..." diyerek herkesi organize ettiğim, hakaret ettiğim, bu hakaret suçunu da kabul ettiğim yazılı. Halbuki ben hakaret etmediğimi, eleştiri sınırları içinde davrandığımı söylemiştim.

Üstelik bu meseleyi gerek devlet gerekse iktidar partisi tarafından kime aktardıysak bir netice çıkmadı.

80 yaşında 5 paşayı içeri atınca 28 Şubat'ı yenmiş olmuyorsun. Dişini, halen görev verdiği bürokrata geçirmeyen devlete, kusura bakılmasın güvenemem...

Bu davalar için avukat tutacak param yok, gücüm yok. Adana veya Osmaniye civarında, gönüllü olarak davama girecek bir avukat arıyorum.

Başörtüsünün izzet ve şerefini muhafaza gayretim, benim için şeref madalyasıdır...''