On İki Ada, ismini Osmanlı Devleti’nin Müslüman olmayan bölgelerde uyguladığı yönetim şeklinden alıyor. Bu nedenle On İki Ada 12 adet değil, 20'den fazla irili ufaklı adadan oluşuyor. Bu adalar; Sisam ve Girit adaları arasındaki bölgede yer alıyor.

On İki Ada kapsamındaki adalar Trablusgarp Savaşı'nın ardından imzalanan Uşi Antlaşması ise İtalya'ya bırakıldı.

Adaların silahlandırılması

Adalar Osmanlı Devleti'ne geri verilecekti. Ancak adaların Osmanlı Devleti’ne teslimi hiçbir zaman gerçekleşmedi.

İkinci Dünya Savaşı’nı takiben 1947'de imzalanan Paris Antlaşması ile de adalar Yunanistan’a verildi. Adalar Yunanistan'a silahlandırılmaması koşuluyla gayri askeri statüde bırakıldı.

Ege adalarının statüsü 1923 Lozan Antlaşması ile belirlendi. On İki Ada ise 1947'de Paris Atlaşması ile gayri askeri statüye dahil oldu. Ancak Yunanistan 23 gayriaskeri statüdeki adayı cephanelik haline getirdi.

Kültürel soykırım politikaları

Bazılarına havaalanı inşa etti, bazılarına savaş uçakları yerleştirdi. Ayrıca, kıta sahanlığının adalar kıyısı baz alınarak belirlenmesini isteyen Atina yönetimi, Ege'de maksimalist yaklaşımla uzlaşmaz tutumunu sürdürüyor.

Özellikle Rodos ve İstanköy'de yaşayan Türk azınlık ise kültürel soykırım politikalarına maruz kalıyor.

Bu çerçevede, Osmanlı döneminden kalan mimari eserlerin adı değiştiriliyor,

Türk Vakıflarına ait haraç-mezat satışı yapılıyor.Türkiye'den BM'ye mektup

Ankara, Yunanistan'ın hukuk dışı tutumuna sert tepki gösterdi. Konuyu Ekim 2021'de Birleşmiş Milletler'e taşıdı.

Gönderilen mektupta, Atina'nın tavrı ile ilgili uyarılarda bulunuldu. Türkiye bu hukuk dışı adımlara her mecrada tepkisini sürdürüyor. Yunanistan ise uluslararası hukuku görmezden gelmeye devam ediyor.