MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında açıklama yaptı.

Bahçeli, Rusya-Ukrayna gerilimine ilişkin "Rusya'nın hamlesi yangına körükle gitmektir. MHP olarak Rusya-Ukrayna arasında muhtemel bir savaşı kesinlikle doğru bulmuyoruz. Savaş çığırtkanlığı yapan ülkelerin asla iyi niyetli olmadığını kanaatindeyiz. Soğukkanlı politikalar her ülkenin çıkarınadır. Rusya'nın sorumluluğu ziyadesiyle fazladır" dedi.

Tarkan'ın şarkısına yönelik açıklama yapan Bahçeli "Niyet okuyucuları fitne yayıyorlar. İktidar şarkıyla kurulmadı bir şarkı ile yıkılmaz" ifadelerini kullandı.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

Şiddetin olduğu yerde hayır yoktur, huzur yoktur. Özellikle kızlarımızı, çocuklarımızı, masum insanlarımızı hedef alan şiddet dalgası hepimizin ortak şikayet konusudur. Beyaz gelinliğiyle evinden çıkması gereken bir kız çocuğu kefene sarılarak bu dünyadan göçmüştür. Şiddetin önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Şiddete tolerans gösterilemez. Alçakları en ağır şekilde cezalandırmak hukukun temel görevi, hepimizin takibini yapması gereken başlıca konudur. Kadına yönelik saldırılar, medeniyet ilkelerimizin çiğnenmesi demektir.

26. dönemde TBMM'ye sunduğumuz ruh sağlığı yasa teklifinin bir an evvel görüşülüp yasalaşmasını, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı sonuçlar alabilmek için idam cezasının bile tartışmaya açılmasını, şiddeti özendirip teşvik edecek her türlü haberden ve yayından kaçınılmasını, üniversitelerin sosyoloji, psikoloji gibi bölümlerinde görev alan akademisyenlerin öncülüğünde ülkemizin şiddet haritasını çıkarmasını, toplumun her kesimine ulaştırılmasına önermiştim. Bugün de aynı çizgideyiz. 16 yaşındaki Sıla kızımız olmak üzere, cinayete maruz kalan tüm insanlarımıza Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum.

Hocalı katliamı: Soykırım suçu işlenmiştir

Küçük düşünenlerin gölgesiyle beraber gelecekleri de küçüktür. Biz ne geride kalacağız, ne yem olacağız ne de yutulacağız. Yürüdük mü tozumuza bile yetişemezler. Kim bizi yutmaya kalkarsa hepsinin birden nefesini keseriz. Bilmeyen varsa hatırlatayım; bizim adımız Türk milletidir. Bugün 3 kıtada 30 ayrı ülkede manevi anıtlarımız olan 80 şehidimiz ismimizin ne kadar geniş coğrafyalarda yankılandığının kanıtı değil de nedir. Doğal ve doğru olacağı üzere, nerede bir soydaşımız varsa gözümüz oradadır. Karabağ'dan Kırım'a, Kıbrıs'tan Kudüs'e varıncaya kadar 3 hilalin ayak izleri vardır, silinemeyecek adı ve sanı vardır. Hocalı bunlardan yalnızca bir tanesidir. Soydaşlarımızın kanı dökülmüş, canımızdan can gitmiştir. Hocalı hala tedavi edilmemiş bir yaradır. 7 bin nüfuslu Hocalı'da bir soykırım suçu işlenmiştir. 613 soydaşımız şehit edilmiş, geride kalanlar yerinden yurdundan edilmiştir.

Hocalı, stratejik değeri çok fazla olan yurt köşesidir, hala feryat etmektedir. Ermenistan'ın takip ettiği savaşlar, yeni topraklar politikası zor kullanılarak çöpe atılmış, Türk coğrafyası uyanışa geçmiştir. Türk'ün damarına basanlar, vatanına göz koyanlar, doğduklarına pişman edilmişlerdir.

Türk milletinin tek yürek olması zalimlere unutamayacakları bir ders vermiştir. Azerbaycan lehine sahada üstünlük kurulmasının önü açılmıştır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan anlaşma zaferi teyit eden tarihi bir belge hükmündedir. Dağlık Karabağ'ın bütünüyle Azerbaycan'a geçeceği zaman da gelecektir. Çünkü Hocalı Türk'tür, Dağlık Karabağ Türk'tür. Bu tarih gerçeğini kimse değiştiremeyecektir. Bir kere kalkan bayrak bir daha inmeyecektir, vatanımız bölünmeyecektir.

Yazılan senaryo vahimdir, tehlike büyüktür. Ermenistan'ın Karabağ'da zaman zaman tacizlerde bulunması maksatlı bir tutumun göstergesidir. Biz hiçbir devletle husumet kamplarına ayrılmayı da aklımızdan geçirmiyoruz ancak muhatap ülkelerden dürüstlük bekliyoruz. Bu beklentimizi karşılayan ülkelerle iyi komşuluk ilişkilerimizi sürdürmek vazgeçilmez bir amacımız olmalıdır.

Rusya-Ukrayna krizi

Rusya ile Ukrayna arasında süregelen yüksek gerilim boyut değiştirmektedir. Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Kiev'in kuşatılarak bir işgale hazırlık yapıldığını iddia etmiştir. Buna rağmen tehlikeli iddialara Rusya tarafından yalanlanmıştır, aynı Rusya balistik ve seyir füzeleriyle bir tatbikat yapmıştır. Bu tatbikatı Putin anbean takip etmiştir.

Rusya-Ukrayna sınırında OHAL ilanlarının yapıldığı, sivillerin tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Rusya parlamentosunun alt kanadı olan Duma'da ayrılıkçı bölgelerin tanınması ve Putin'in buna resmen olur vermesi yangına körükle gitmekten başka bir anlam taşımamaktadır.

Putin geçen hafta Ukrayna sınırından askerlerinin çekileceğini söylese de ABD Dışişleri Bakanı asker çekilmediğini açıklamıştır. NATO çekilme için yeterli kanıt olmadığını açıklamıştır. Biden bir yönüyle Ukrayna'nın egemenlik haklarını da zedelemiştir. ABD, Rusya barış ve istikrara hizmetten uzağa savrulmuştur. Ukrayna'nın geleceğini veya güvenliğini konuşacak tek mecri tüm Ukrayna vatandaşlarıdır.

MHP olarak Rusya-Ukrayna arasında muhtemel bir savaşı kesinlikle doğru bulmuyoruz. Barış, huzur ve istikrarın kökleşmesi için diplomasinin tek çıkar yol olduğunu düşünüyoruz. Savaş çığırtkanlığı yapan ülkelerin asla iyi niyetli olmadığını kanaatindeyiz. Soğukkanlı politikalar her ülkenin çıkarınadır. Rusya'nın sorumluluğu ziyadesiyle fazladır.

Rusya ile Ukrayna arasında kıvılcımı tutuşturan bir savaş halinin küresel çapta devasa yarılmalara yol açacağını görmek lazımdır. ABD ile Rusya'nın nüfuz alanlarını genişletme arayışları adil, adalet, hakkaniyet ölçüleriyle bütünüyle terstir.

İmamoğlu'na tepki

Türkiye'yi temsilen Milli Savunma Bakanımız bu konferansa katılmışken İBB Başkanı'nın da Münih'e gitmesi dikkat çekmiştir. İBB Başkanı, Münih'te hangi sıfatla bulunmuştur. Bu şahıs ne geziyor Münih'te? Sır tuttuğu bir görevi varsa söylesin de bilelim.

Açık açık Türk demokrasisinin yetersizliğinden bahsetmiş, kurumların yıprandığını, Avrupa değerlerine ve demokratik normlara özlemin arttığını söylemiş. İBB Başkanı, Türkiye'yi kötülemiş ve kötü göstermiş. Bu skandal bir rezalettir, köksüzlüktür. Yabancı ülkelerde şikayet etmesi kararmış ve fosilleşmiş zihniyetini ele vermiştir. Türk düşmanlığı aleni olan Cem Özdemir isimli şarlatanla fotoğraf çektirip kucaklaşması soysuzluğun ete kemiğe bürünmesidir. Beraberce gülücükler saçmak, PKK ile buluşmak demektir, bölücülüğe hizmet demektir, şerefli bir davranış da sayılamayacaktır.

İstanbul demokrasiye aç olsaydı Münih'in yolunu zor bulurdun. Türkiye'de demokrasi sakat olsaydı belediye başkanlığı koltuğuna oturmayı ancak rüyanda görürdün. Bizim gözümüzde İBB Başkanı mefluçtur. Bu vefasızlığın cevapsız bırakılmayacağı da mutlaka görülecektir.