Habertürk’ten Kübra Par’a konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan ile yaşanan gerginlik, Suriye’de başlatılması beklenen yeni operasyona dair açıklamalarda bulundu.

Bakan Akar’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Tatbikat kapsamında gördükleriniz TSK’nın günlük hayatında yaptığı işler. TSK’nın günlük faaliyetlerinde de uçaklar hedefleri vuruyor, arama-tarama yapılıyor. Her gün bunlar yaşanıyor. Tatbikatta meskûn mahal faaliyeti, arama-kurtarma, istihkâm faaliyetleri de yapıldı. Muharebe tecrübesi konusunda kimse Mehmetçik'in, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin eline su dökemez. Bu konudaki bilgi, tecrübe, yaklaşımları çok güçlü. Bunları biz icra ettiğimiz görevlerde kullanıyoruz."

“Silahlı kuvvetlerimizin eğitimini en iyi şekilde yapıyoruz”

“Biz kendi işimize bakıyoruz. Amacımız etkin-caydırıcı-saygın özelliğimizi pekiştirmek. Bizim silahlı kuvvetler olarak yapacağımız en önemli şey askeri eğitim, tatbikat. Personelin bilgisini, tecrübesini artırmak, diğer taraftan da bu bilgili, tecrübeli personeli teçhiz etmek. Biz bunun peşindeyiz. Silahlı kuvvetlerimizin eğitimini, tatbikatını en etkin şekilde yerine getirip en ileri teknolojiye sahip silah, araç, gereç ve mühimmatla teçhiz etmek için çalışıyoruz. Bu konuda bizi destekleyen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyoruz.

“Sabah kalkıyor ‘Türkiye’, akşam yatıyor ‘Türkiye’”

Yunanistan’da bazı siyasiler şahsi ikballeri için sabah kalkıyor ‘Türkiye’, akşam yatıyor ‘Türkiye’. Türk-Yunan halkı, gerçekçi baktığınızda birbirini tanıyan, kültürü benzeyen halklar. Diyoruz ki 'Görüşelim, sorunlar üzerinde çalışalım, zenginlikleri beraber paylaşalım'. Onlar diyor ki ‘(Ege Denizi'nin) Hepsi benim’. Kimse bu devirde bunu kabul etmez. Ortak payda bulmak, bunu geliştirmek lazım. Tarafların bir yerde anlaşması lazım. 200 senede 3 kat büyüyen Yunanistan, Türkiye’ye ‘Yayılmacı’ diyor. Yayılacak yeri kalmamış adamların; bu şartlarda bize 'Yayılmacı' diyorlar."

“Miçotakis verdiği sözleri unuttu”

"Her konuda uyardı. İki komşu ülke, iki NATO müttefiki. Cumhurbaşkanımız ile Sayın Miçotakis arasında gayet samimi, dostane görüşmeleri oluyordu. Sonra Miçotakis verdikleri sözleri unutarak ABD Kongresi’nde Türkiye’yi şikâyet etti. Cin şişeden çıktı; Türkiye’deki kişilik, kimlik meselesi herkes tarafından anlaşılmalı. ‘Gel’ deyince gelecek, ‘Git’ deyince gidecek bir Türkiye’den bahsetmiyoruz. Hakka-hukuka, iyi komşuluk ilişkilerine, müttefiklik ruhuna uygun şekilde konuşalım, görüşelim. Bizi eskiye özlemle suçlayanlar tuttular Roma’yı, Bizans’ı savunmaya başladılar."

“Yunanistan üslerini artırdı”

“1980’de Türkiye-ABD arasında savunma ve ekonomik işbirliği anlaşması yapıldı. Bunun benzerini Yunanistan da yaptı. 2020’de bunu yenilediler. Bu çerçevede daha önce 5 olan üs sayısını artırdılar. Bunun en gündeme geleni de Dedeağaç. Dedeağaç’a yönelik, LNG deposu ve Avrupa’nın savunmasına ABD’nin desteği için lojistik merkez olarak kullanılacağına yönelik resmi beyanlar var. Resmi olarak bunu söylüyor, görüntü de bunu gösteriyor. Bunu Yunanlar, birtakım ifadelerle bu üsler Türkiye’ye karşıymış gibi gösteriyor. Ancak bütün bunları bir tarafa bırakıp bir asker, bir diplomat gözüyle baktığınızda ‘Bu kesinlikle LNG ile alakalı, bizimle alakası yok’ diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Her şey takip ve tedbir meselesi."

“Yunanistan akıldan uzak beyanlarda bulunuyor”

“Yunanistan’da bazı siyasiler mantıktan, akıldan, izandan, uluslararası hukuktan uzak beyanlarda bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız'ın da ifade ettiği Meis konusu var. Meis Adası Kaş’a bin 950 metre mesafede. 10 kilometrekare genişliğinde. Yunanistan ana karasına yaklaşık 600 kilometre mesafede. Aklı başında kime sorarsanız sorun, 10 kilometrekarelik adaya 40 bin kilometrekare münhasır ekonomik bölge talebini uygun görmez. Kimse buna ‘Evet’ demez, diyemez. Bütün dünyada hava sahası karasuları ile aynı genişliktedir. Yunanistan, 'Karasuları 6 mil, hava sahası 10 mil' diyor. Böyle olmaz. Biz bunu tanımıyoruz. Biz onları masaya çağırıyoruz, 'Gelin konuşalım' diyoruz. Gelmiyorlar. Konuşacak bir şeyleri yok; çünkü biz haklıyız."

“Niyetleri ne olursa olsun artık ihlal gerçekleştirdikleri an yurt içi/yurt dışı tüm sivil, asker muhataplarımıza, NATO’ya yazılı olarak bilgi veriyoruz. Hilelerini, yanlışlarını, ihlallerini herkese belgeleriyle duyuruyoruz.”

“Yıllardan beri devam eden olaylar var. 1832, 1864, 1878, 1913, 1923, 1947’deki gelişmeler ortada. Anlaşmalara aykırı şekilde adaları silahlandırıyorlar. Bu oldubittileri kabul etmedik, etmiyoruz.

Yunanistan’da bilinen bazı siyasilerin aşırı saldırgan eylem ve söylemleri var. Halklar arasında ise durum öyle değil. Askeri, siyasi, diplomatik bakımdan baktığımız zaman ise Yunanistan kullanılıyor. Türkiye’ye karşı hesabı olan kim varsa başvuracakları kapı Yunanistan, benim anladığım bu. Bunun faturasını da Yunan halkı ödemek zorunda kalıyor.

Proxy (vekâlet) savaşları yüzyıllardan beri devam eden bir şey. 1919’u hatırlayın. Ne haddine Yunanistan’ın tek başına buraya gelmesi. Yunanistan 1922’de ‘Niye bizim başımızı belaya soktunuz?’ diyerek 6 başbakan, bakan, genelkurmay başkanını astı. Biz de 'Tarihe, coğrafyaya, şartlara bakın, boyunuzu aşan işlere girişmeyin, herkesin telkin ve teşviklerine uymayın' diyoruz.”

“Biz gerçekten sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri kapsamında barışçıl yollarla, diyalogla çözülmesinden yanayız. Tüm komşularımızla ve diğer bölge ülkeleri ile ilişkilerimiz her geçen gün daha da iyiye gitmektedir. Ama bu durum, Yunanistan’ın kendi lehine kurmaya çalıştığı tüm oyun ve hileleri bozmaktadır. Bu nedenle bir panik havası yaşıyorlar. Muhataplarımızla her karşılaştığımızda her zaman görüşebileceğimizi dile getiriyoruz. Maalesef şu ana kadar bir karşılık göremedik.”

“Belli ülkelerle iki tatbikat, üç anlaşma yapmakla Türkiye’yi sıkıştıramayacağını, Türkiye’nin sahip olduğu potansiyelin, değerlerin onların boyunu posunu aşacağını bilmeleri lazım.”

“En çok Tel Rıfat’tan, Münbiç’ten bize yönelik taciz, saldırı yapılıyor. Ayrıca daha önceki müzakereler sırasında Rusya tarafından Tel Rıfat’ın gerek onlar tarafından gerekse beraber teröristlerden temizlenebileceğine yönelik beyanlar oldu. Bunu hatırlatıyoruz. Bizim teröristler dışında başka bir problemimiz yok. Terörist neredeyse hedefimiz orası.

Operasyon matematiktir, lojistiktir. Bunun hesabı, kitabı yapılır; yeri ve zamanı geldiğinde harekete geçilir Bizim hedefimiz, amacımız teröristleri etkisiz hale getirmek. En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemiz devam edecek."

"Amacımız bir an önce terör belasından milletimizi kurtarmak. Bizim bu söylemimizi ‘Kürtlere, Suriye’ye, Irak’a karşı’ gibi başka yerlere çekiyorlar. Oysa bu konudaki hassasiyetimizi herkes biliyor. Bizim tek hedefimiz teröristler. Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Çünkü aksi durum teröriste korumalı, güvenli alan bırakmak anlamına gelir; bunu da kabul etmeyiz. Bizim tek amacımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, 85 milyon insanımızın, hudutlarımızın güvenliğini sağlamak. Başka bir hedefimiz yok. Bunu Iraklı dostlarımız da anladı. Diplomasinin, uluslararası ilişkilerin, güvenlik uygulamalarının kurallarına, inceliklerine uygun işimizi yapıyoruz. Komşularımızın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz."

"Mehmetçik'in nefesi teröristlerin ensesinde. Teröristlerin elebaşları iki gece aynı yerde yatamıyor. Bunu sözde elebaşları anladı; alttakilerin de anlamasını istiyoruz. Teröre bulaşmamış çocukların ailelerine kavuşmaları için geçen gün teröristlerin teslim olmalarına yönelik 300 bine yakın ilan attık."

“Siyasetin, uluslararası ilişkilerin çok çeşitli tarzları var. Ülkemizin kara, deniz, hava sınırlarımızın güvenli olmasını istiyoruz. Bu sınırlarımız içindeki 85 milyon vatandaşımızın güven içinde yaşamasını istiyoruz. Hak ve menfaatlerimizin çiğnenmesine karşı olarak yapılması gereken ne varsa bunları yapmaya çalışıyoruz."

“Varsayımlarla konuşmak doğru olmaz. Bizim derdimiz sınırlarımızı, hudutlarımızı, vatandaşımızı korumak ve bunu kalıcı, istikrarlı hale getirmek. İşi bir şansa bırakmamak, ‘Yarın ne olacak’? sorusunu ortadan kaldırmak. Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlar bu amaçla gerçekleştirildi. Biz de, Sayın Cumhurbaşkanımız da söyledi, ‘Teröristleri kazdıkları çukurlara gömeceğiz’ dedik. Bazı kesimler bu ifadelerimizi çarpıtarak 'Türkler Kürtlere karşı operasyon yapıyor' dediler. Bizim Kürtlerle sorunumuz olmadığını her zaman söylüyoruz. Bilen biliyor. Bizim Kürt kardeşlerimizle ne problemimiz olacak? Bu ne büyük bir ahlaksızlık, ne büyük bir bühtan. Bütün şehitliklerde Kürt, Arap, Türk yan yana yatıyor. Bizim öyle bir problemimiz yok. Bugüne kadar tarihimizde, siyasetimizde devlet olarak, kurumsal olarak etnik-mezhepsel ayrımcılık olmamış. Bu anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

"Biz görüşlerimizi ABD’li, Rus muhataplarımıza anlatıyoruz. 2019’da yaptığımız mutabakat muhtıralarına uyduğumuzu, sorumluluklarımızı yerine getirmek için elimizden gelen gayreti gösterdiğimizi, benzer şekilde onların da sorumluluklarını yerine getirmelerini beklediğimizi belirtiyoruz. Barış Pınarı bölgesinde hâlâ her gece taciz oluyor. Kendileri ‘Teröristlerden boşaltacağız’ dediler. Ama yapmadılar. Her şey açık, net. Biz 'Durmak yok' diyoruz. En son teröristi etkisiz hale getirmek konusunda kararlıyız, azimliyiz ve buna da muktediriz. Herkese 'Bu konudaki hesabınızı, kitabınızı iyi yapın" diyoruz.

Devletimizin iradesi budur. Bu istikamette yürüyoruz, ilerliyoruz. Bu terör belasından ülkemizi kurtarmakta, teröristleri etkisiz hale getirmekte, terör yuvalarını yıkmakta kararlıyız.

Teröristler için artık hiçbir yer güvenli değil. Kandil, Assos dahil teröristlerin olduğu her yer için gerekenler zamanı gelince yapıldı, yapılacak."

“Onların ne söylediğine değil, bizim ne yaptığımıza bakılmalı.”

“Sayın Cumhurbaşkanımız noktayı koydu. Şartlar oluşmazsa ‘Evet’ demeyiz. Terörle mücadelede olduğu gibi orada da açık, samimi bir politikamız var. Sen parlamentoya sokmuşsun, adamlara polis korumasında Türkiye’ye hakaret ettiriyorsun, teröristlere para toplatıyorsun. İsveç ve Finlandiya’nın terör konusunda mantıklı olmalarını bekliyoruz. NATO’nun gündeminde terör ile Rusya tehdidi var. İsveç 'Rusya beni tehdit ediyor, beni koruyun. İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye sen de üye olarak katkı sağla’ diyor. Peki. Ben de diyorum ki '40 seneden beri ben terörle mücadele ediyorum. Bu konuda sen de bize katkı sağla'. 'Ona karışmam' diyor. Böyle ortaklık olur mu? Temelden yanlış."

“Bunların hepsinin seri numaralarını, belgelerini, fotoğraflarını aldık. Toplantı sırasında İsveç heyetinin karşısına koyduk; ‘Alın kardeşim’ dedik.”

“Rusya Savunma Bakanı Şoygu ile geçen hafta yapıcı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Bizim Ukrayna’daki gelişmeler bağlamında iki temel sorunumuz var: Biri insani yardım ve vatandaşlarımızın tahliyesi amacıyla Ukrayna’ya gönderilen 2 adet A400M nakliye uçağımızın orada kalması. Diğeri de limanlarda bekleyen ticari gemilerimiz. Bu konuları da ele aldığımız samimi, yapıcı bir konuşma oldu. Bununla ilgili karşılıklı personel görevlendirdik. BM ile de diyalog içindeyiz. Olayın önemini idrak etmek çok önemli. Teknik çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar şu hususları kapsıyor: Ukraynalıların limandaki mayınları temizlemesi, limandan çıktıktan sonra belirli koridorlardan toplanma bölgesine girinceye kadar Ruslar tarafından eşlik edilmesi, olası mayınların temizlenmesi, ondan sonra da tercihen Türk unsurları tarafından ticari gemilerin emniyetli seyirlerinin sağlanması. Bir an önce işi sonlandırmak istiyoruz. Bizim hem Rusya hem Ukrayna ile yoğun görüşme trafiğimiz var. İki tarafın bazı çekinceleri var. Biz de aradaki çekinceleri ortadan kaldırmak için çalışıyoruz. Bu konuda umutluyuz.

Ayrıca biz hem Rus hem Ukrayna Savunma Bakanları ile görüşmelerimizde insani durumun daha da kötüleşmesine imkân vermeden bir an önce ateşkesin sağlanmasının önemini ifade ediyoruz. Diğer taraftan da Antalya ve İstanbul sürecinden sonra herhalde örtülü, açık engellemeler oldu. Eğer Batı bunu destekleseydi İstanbul görüşmelerinden olumlu sonuçlar çıkardı."

“Bölgesel sahiplik ilkesi, kıyısı olan ülkelerin duruma hâkim olması kapsamında buradaki dengenin bozulmamasını istiyoruz. Burada denge bozulursa olayların kontrolden çıkma olasılığı çok yüksek. Karadeniz’i bir rekabet ortamına dönüştürmeyelim; bizim açıkça söylediğimiz şey bu. Karadeniz bölgesel sahiplik ilkesi çerçevesinde sulhu, sükûnu devam ettirsin. Birbirimize saygı duyalım, Ukrayna’nın sınırlarına, egemenliğine saygı duyalım. Diğer taraftan da herhangi bir yanlış anlaşılmaya, tahrik olarak algılanabilecek bir eyleme sebebiyet vermeyelim. ‘Hangi niyetle yaparsanız yapın, öbür taraf bunu tahrik olarak anlarsa sıkıntı olur’ diyoruz."

“Mayınla ilgili çeşitli sayılar ortaya atıldı. Bunlara ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. Şu ana kadar 3 mayın emniyetli bir şekilde imha edildi. Mayın avlama gemilerimiz, helikopterlerimiz, deniz karakol uçaklarımız ve SAS timlerimiz teyakkuz halinde. İstanbul Boğazı’nı yakından gözetliyoruz. Giriş-çıkışı kontrol edip herhangi bir sürprizle karşılaşmamak için ilave tedbir aldık, tespit radarları koyduk. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu konuda çok ileri düzeyde bir kapasitesi var. Bizim hem tespit hem imha konusunda yeterli unsurlarımız, teçhizatımız var. Ayrıca sadece kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın ötesinde dostlarımıza, müttefiklerimize de mayınla mücadelede destek verebileceğimizi ilettik."

"Yabancı askeri satışlar kapsamında süreci başlattık. Buna uygun olarak devam ediyor süreç. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız'ın talimatları ile siyasi bir heyet ABD’ye gitti, kongrede görüşmeler yaptı. Genel olarak olumlu. Gayet güzel, önemli görüşmeler oldu. Gayet iyi karşılandılar. Sürecin olumlu sonuçlanması için her türlü gayreti gösteriyoruz."