“Okullarda öğrencilere okutulan Atatürk'ün Andı kaldırıldığında toplum ayağa kalkmalıydı.”

(Andımız, Ruhat Mengi İlber Ortaylı’yı konuşturuyor. Sözcü, 2 Şubat)

“Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya Tamimi sonrası, İngiliz destekli, din söylemi ağırlıklı iç ayaklanmalar başlamış, ayaklanmalar bağımsızlık savaşı boyunca ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da sürmüştür.”

(Rejimin yeni aşaması, Deniz yıldırım, Cumhuriyet, 2 Şubat)

“…Atatürk CHP’sinde yasaklanmak istenen peçe ve çarşaftı. Bunların yerine Halkevleri aracılığıyla manto ve eşarp giydirilmesi özendirildi.”

(Kılıçdaroğlu’nun doğru ve yanlışı, Soner Yalçın, Sözcü, 2 Şubat)

“…hukuk devletinin ilkeleri kemirilmeye başlanmıştır. Çağdaş değerler sorgulanmaya başlanmış, tüketim toplumu yaratılmış, siyasal İslamın yayılmacı emellerinin bir ayağı olan cemaat ve tarikatlara da sivil toplum kuruluşları oldukları yanılgısına düşülerek her türlü kolaylık sağlanmıştır. Siyasal İslam ise çağdaş uygarlık değerlerini reddetmekte, eşitlik, özgürlük, demokrasi gibi talepleri Batı emperyalizminin savunuculuğu olarak algılamaktadır. Bu bakımdan akıldışılık ve modernite karşıtlığı, siyasal İslamın, çağın değerlerine ters düşen anakronik bir yapıya, akıldışılığı özendirmesi açısından da absürtlüğe doğru evrilmesine yol açmaktadır. Toplum olarak yaşadığımız kadın cinayetleri, yolsuzluklar, cemaat ve tarikatlarda yaşanan içler acısı gelişmeler, siyasal İslamın özüne uygundur. Yazık ki bu zihniyet 20 yıldır ülkemizi yönetmekte, toplumumuzun beynini kemirmektedir. Bu olgu, yurttaşların vereceği siyasal karara göre değişebilir.”

(Siyasal İslam ve modernite, Doç. Dr. Ayşe Atalay, Cumhuriyet, 2 Şubat)

“Atatürkçülük düşüncesinin iki temel nedeni var. Hepimiz biliyoruz, akıl ve bilim. Atatürk de 'benim söylediklerimle bilim çelişirse bilimi yeğleyin' demiştir. Akıl ve bilimden uzaklaşan toplumların ne durumlara düştüğünü hepimiz biliyoruz.”

(ADD Atatürkçüsü Ödülleri Töreni, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2 Şubat)

“Mustafa Kemal’e olan hayranlığım hiç eksilmeden, artarak sürmüştür. Hakkında okuduğum her kitap, bana onun dehasını bir kez daha tanıttı. Atatürkçü düşünce, bilimsel düşüncedir. Safsatalar, çeşitli inançlar, birtakım hayaller, varsayımlar gibi değildir. Cumhuriyete ‘parantez’ diyorlar ama parantez kendileri. Bu parantezi kapatmamız lazım.

(ADD Atatürkçüsü Ödülleri Töreni, Ataol Behramoğlu, 2 Şubat)

“Atatürk ve düşünce sözcüklerinin yan yana gelmesi beni hep çok duygulandırır. Günümüzdeki düşünceyi ben daha başka türlü niteliyorum. Düşünce, ayağa inince, dayanırsın rüşvete, iftiraya ve yalana.”

(ADD Atatürkçüsü Ödülleri Töreni, Müjdat Gezen, 2 Şubat)

“Bu girdaptan çıkışın tek yolunun, büyük önder Atatürk’ün işaret ettiği doğrultuda, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine sıkı sıkıya bağlı kalmakta olduğuna inanıyorum.”

(ADD Atatürkçüsü Ödülleri Töreni, Uğur Dündar, 2 Şubat)

“Yaşamın gerçekliğiyle, toplumsal gerçeklikle, tarihin akışıyla, akıl ve bilimle örtüşen evrensel bir düşünce sistematiği olan Atatürkçü düşünce sisteminin giderek yayılması ve egemen kılınması için bütün gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.”

(ADD Atatürkçüsü Ödülleri Töreni, Prof. Dr. Ahmet Saltık, 2 Şubat)

“Türkçenin en büyük ozanlarının başında gelir Yunus Emre! Sekiz yüzyıl önce yazdığı şiirleri, bugün yazılmış gibi aracısız okur, anlarız. Peki, Erdoğan’ın “ecdat dilimiz” dediği Osmanlıca öyle midir? ‘Divan şiiri’ni, yanımızda Osmanlıca-Türkçe Lügat olmadan anlayabilir miyiz? Böyle melez bir dil, bizim anadilimiz olabilir mi? Öyleyse karar vermek gerekiyor: ‘Ecdat dilimiz’, Yunus Emre’nin arı duru Türkçesi midir, yoksa Osmanlı Sarayı’nın anlaşılmaz dili midir?”

(Doğru ve güzel Türkçe" size kaldıysa!, Attila Aşut, BirGün, 2 Şubat)

“…Böylesi olayların olmaması için insani duruş yeterli değil.

İktidar, benden sonra tufan demiyor, bundan sonra tufan diyor!

Tufana karşı tufandan daha büyük bir çıkış gerekli.”

(Bundan sonra tufan!, Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 1 Şubat)

“Dinci bir distopya olan, İdeolocya Örgüsü’nü yazmış, hayalini kurduğu devletin adı ‘Başyücelik Devleti’ olan, anti-semit, nefret dolu sözcükler kullanmayı marifet sayan Necip Fazıl’ın konferanslarını dinleyerek yetişmiş bir zihniyet var karşımızda. İktidar bir insan bedenine bürünse, muhtemelen (şairlik yeteneği hariç!) Necip Fazıl olurdu.”

(Acep ne yaşadığımızda, ‘Gündem değiştiriyorlar’ demeyecekler?, Murat Sevinç, 25 Ocak)