Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz gecesi üm kazanımlarımıza canımız pahasına sahip çıktık, Türkiye'nin asla esir edilemeyeceğini gösterdik." dedi ve şehitleri yâd etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, istiklal ve istikbal davası için FETÖ mensubu hainlere aslanlar gibi karşı koyarken şehadete yürüyen Anadolu evlatlarına rahmet diledi.

Türk milletine ve şehit yakınlarına başsağlığı dileklerini ileten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye aşkına çarpan yüreklerle 15 Temmuz gecesi yaşanan tarihi kıyama katılan her bir vatandaşıma, o gece gazilikle şereflenen tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Darbe girişiminin başlamasıyla hiç tereddüt etmeden sokakları, caddeleri, meydanları dolduran, tanklara, uçaklara, helikopterlere, namlulara gövdelerini siper eden bu milletin evlatlarının asaletini anlatmaya kelimeler yetmez. Hiç şüphesiz bizim için 15 Temmuz'un asıl önemi, milletimizin tarihi boyunca maruz kaldığı darbelere karşı gösterdiği bu ilk fiili ve şanlı direnişin sembolü olmasıdır. Cumhuriyetimizi bir asır önce verdiğimiz Milli Mücadele'yle kurmuştuk. Demokrasimizi 1950'de milletin sandıktan çıkan iradesiyle hayata geçirmiştik. 2002'den itibaren de Türkiye'yi her alanda tarihinin en büyük kalkınma ve yatırım hamlesi ile buluşturmuştuk. Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi, Cumhuriyetimize, demokrasimize ve tüm bu kazanımlara canımız pahasına sahip çıktık. Tek yürek ve tek bilek olarak darbecilere karşı yürüttüğümüz destansı direnişle dosta ve düşmana Türkiye'nin asla esir edilemeyeceğini, Türk milletine asla diz çöktürülemeyeceğini gösterdik."

Erdoğan ayrıca şunları söyledi:

"Hainleri üzerimize salanların heveslerini kursaklarında bırakırken dostlarımızın yüreklerini ferahlattık, umutlarını güçlendirdik. Türkiye'nin bir daha benzer tehditlerle karşılaşmaması için her alanda gereken tedbirleri aldık. 15 Temmuz tarihini Demokrasi ve Milli Birlik Günü ilan ederek, bu büyük direniş destanının tarihe altın harflerle kazınmasını sağladık. Bu tür hadiseler, milletlerin tarihinde yeni bir atılımın, yeni bir yükselişin, yeni bir dönemin işaretleri olarak yerini alır. Hamdolsun biz de 15 Temmuz'u işte böyle bir nirengi noktası haline dönüştürmeyi başardık. Artık Türkiye tarihi demokrasimizin rüşdünü ispat etmesi ve milli iradenin gücünün tereddütsüz anlaşılması bakımından 15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz sonrası olarak iki dönem halinde incelenecektir. Darbe girişimi sırasında maşalarıyla uğraştığımız mücadelenin asıl büyük cephelerini sonrasındaki meydan okumalarımızla aştık. Sadece FETÖ'cü hainleri değil, tıpkı diğer terör örgütlerinin mensupları gibi onları da üzerimize salan güçlere cevabımızı geri çekilerek değil, ileri atılarak verdik. Sınırlarımıza yığılan terör örgütlerini DEAŞ'ından PKK/YPG'sine kadar darmadağın ederek, tehditleri kaynağında kurutma stratejisine geçtik. Yaptığımız harekatlarla terör örgütlerini, saldırılarını, kendi topraklarımızda karşılamak yerine sınırlarımızın ötesine çektiğimiz bir çizginin gerisine hapsettik.”