Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası İyilik Ödülleri" törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan, yurt dışından programa teşrif eden misafirleri Türkiye'de ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İki yıllık bir aranın ardından küresel iyilik neferleri olarak gördüğüm siz kardeşlerimle tekrar buluşmanın, tekrar hasret gidermenin bahtiyarlığını yaşıyorum. İyilik Ödülleri Töreni münasebetiyle bu güzel atmosferde kalplerimizi bir araya getiren Türkiye Diyanet Vakfına ve Diyanet teşkilatımızın saygıdeğer yöneticilerine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Türkiye Diyanet Vakfının yarım asra yakındır yürüttüğü başarılı çalışmalarla Türkiye'de ve mazlum coğrafyalarda umudu, kardeşliği ve sevgiyi büyütmeyi sürdürdüğünü belirten Erdoğan, "Dünyayı iyilikle kuşatıp, 7 kıtaya bahar iklimini yaşatma arzusuyla yola çıkan vakfımız, Türkiye'nin ve Türk milletinin iyilik sancağını, yeryüzünün dört bir yanında iftiharla dalgalandırıyor. Hem Türkiye'deki müesseseleri hem de toplam 12 kardeş ülkedeki 27 eğitim kurumuyla geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin yetişmesine katkı sağlayan vakfımızı tebrik ediyorum." dedi.

"İyilikler geleceğe dair ümitlerimizi de yeşertiyor"

"Halka hizmet Hakk'a hizmettir" düsturuyla hareket eden Türkiye Diyanet Vakfının, en prestijli faaliyetlerinden birisinin de Uluslararası İyilik Ödülleri olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İyiliği yaymayı, iyiye ve iyiliğe olan farkındalığı artırmayı hedefleyen bu özel ödüllerin ülkemizde önemli bir ihtiyacı giderdiğini düşünüyorum. 'Dünyayı iyilik değiştirecek.' şiarıyla çıktığımız iyilik seferberliği hamdolsun yoluna güçlenerek, daha da serpilerek devam ediyor. Bu ödüller vesilesiyle yeryüzünün dört bir yanındaki iyi yürekler ve müşfik gönüller arasında her gün yeni köprüler kuruluyor. Mutmain bir kalp, gülen bir yüz, müteşekkir bir göz şöyle kalpten kopup gelen bir 'Allah razı olsun.' haricinde hiçbir karşılık beklemeden yapılan iyilikler geleceğe dair ümitlerimizi de yeşertiyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İyilik Ödülleri'ne yönelik teveccühün yurt içinde ve yurt dışında artmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek program kapsamında hem Türkiye'den hem de dünyanın farklı köşelerinden iyilik hikayelerini birlikte izlediklerini belirtti.

Erdoğan, her biri ayrı takdiri hak eden bu örneklerin yaşanmış 500 hikaye arasından seçildiğini ifade ederek "Biraz sonra ödüllerini bizzat kendilerine takdim edeceğimiz Siraj Wahhaj kardeşimizi, Gamze Özçelik hanımefendiyi, minberci Ali Önder hocamızı, Ahmet Aydemir kardeşimizi emekleri, gayretleri, fedakarlıkları ve samimiyetleri için tebrik ediyorum. Rabb'im sizlerin yokluğunu ve eksikliğini bizlere hissettirmesin diyorum. Aynı şekilde kendisi aramızda bulunamasa da gönlünün bizimle olduğunu bildiğimiz Yusuf İslam'ı tebrik ediyoruz." diye konuştu.

Türkçenin anıt şahsiyetlerinden Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig'de "Kötülere haşmet, iyilere ise daima hürmet lazımdır." dediğini aktaran Erdoğan, bin yıl önce dillendirilen hikmet dolu bu sözlerin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bugün net bir şekilde anladıklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Özellikle koronavirüs salgını sürecinde yaşadıklarımız bizimle birlikte tüm insanlığa iyiliğin, diğerkamlığın ve paylaşmanın önemini göstermiştir. Dünya genelinde şimdiye kadar 6 milyondan fazla kişinin hayatına mal olan salgın, insanlığın kaderinin ortak olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Yine bu salgın döneminde, küresel sistemdeki tıkanıklıkları, adaletsizlikleri ve çarpıklıkları görme fırsatı bulduk. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi maske savaşına tutuştuğu, solunum cihazı kıtlığının çekildiği, yaşlı bakımevlerinin adeta morglara dönüştüğü durumlara şahit olduk. Temel sağlık hizmetlerine ulaşamadığı veya aşıya erişemediği için hayatını kaybeden, hastalanan, acı çeken insanların dramlarına şahitlik ettik. Afrika, Asya veya Latin Amerika'da yaşayan milyarlarca insanın sıkıntısı, dayanışma sergilenmesi halinde çözülebilecekken maalesef dertlere derman olacak hiçbir somut adım atılmadı. Başta dezavantajlı toplum kesimleri olmak üzere ihtiyaç sahibi insanlar adeta kaderlerine terk edildi."

"15 milyon doz aşıyı Afrikalı kardeşlerimize peyderpey ulaştırıyoruz"

Erdoğan, bu vahim tablo karşısında devlet olarak vatandaşlarının testten ilaca ve yataklı tedaviye kadar tüm gereksinimlerini karşıladıklarını, Batılı ülkelerin yaptığı gibi dünyanın geri kalanına sırtlarını dönmediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye'den talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık. Salgının en çok vurduğu bölgelere yönelik yurt dışından temin ettiğimiz aşılarla beraber yerli aşımız TURKOVAC'ın da dağıtımına başladık. 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde taahhüt ettiğimiz toplam 15 milyon doz aşıyı Afrikalı kardeşlerimize peyderpey ulaştırıyoruz. Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine erişimini temin ettik. Sınırımızın hemen ötesinde çok zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren 5 milyon Suriyeli mazluma da yardım elimizi uzattık. Milletçe omuz omuza vererek insanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı insanların huzurevlerinde çaresiz bırakıldığı sahnelerin hiçbirini ülkemizde yaşatmadık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diyarbakır annelerinin 'Evlatlarımızı geri istiyoruz' haykırışı, teröre ve bölücü örgütün uzantılarına vurulmuş en ağır darbelerden biridir." dedi.

Erdoğan, "Bir avuç cesur ana, on yıllardır benim Kürt kardeşlerimin sırtına kene gibi yapışan, kanını sülük gibi emen zalimlere 'Artık yeter' diyerek ihtar verdi." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Diyarbakır'a gidip ittifak ortaklarından ürktükleri için anaların kapısını çalmaktan korkan hatta cesur anneleri tehdit eden siyasetçi müsveddelerini gördük." diye konuştu.

Erdoğan, "Dün Irak'tan, Suriye'den, Afganistan'dan gelmişlerdi. Bugün Ukrayna'dan geliyorlar, bu ülke daima mazlumların sığınağı olmaya devam edecek." dedi

Modern dünyada insan giderek daha fazla yalnızlaşıyor, daha fazla içene kapanıyor. Fıtratına daha fazla yabancılaşıyor. Hayatımızı kolaylaştırması gereken teknolojik araçlar sundukları sahte ve sanal mutluluklarla insanı gerçek hayattan daha çok kopartıyor. Büyüklere saygının geri plana itildiği, bireyin sadece kendi refahı, ikbali, çıkarı için çalıştığı bir girdaba sürükleniyoruz. Salgın bize hem kul olarak acizliğimizi hem de hayatta maddiyat dışında peşinde koşulması gereken daha yüce gayeler olduğunu hatırlatmıştır. Mesele kulluğunun bilincine vararak insanı insan yapan kadim değerleri yeniden ihya edebilmektir.