Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜYAP İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen, 19. MÜSİAD EXPO 2022 Ticaret Fuarı'nda konuşma yaptı.

Dünyanın son 3 yıldır küresel salgınla başlayan, ardından sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle devam eden sancılı bir süreçten geçtiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde alınan sert tedbirlerin tedarik zincirleriyle uluslararası ticaretin işleyişinde yol açtığı tahribatın etkilerinin halen hissedildiğini ifade etti. Gelişmiş ülkeler dahil pek çok ülke ekonomisinin son 50-60 yılın en yüksek enflasyon rakamlarıyla baş etmeye çalıştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa aşırı artan enerji, gıda ve ham madde fiyatlarının ekonomiler üzerindeki baskısını bir müddet daha sürdüreceğinin anlaşıldığını dile getirdi.

Gıda ve enerji kriziyle birlikte sosyal refah kayıplarını da derinleştiren bu yeni gerçeklik karşısında çoğu ülkenin yalpaladığını ve çaresiz kaldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Krizi herkes çeşitli derecelerde hissetse de yıkıcı sonuçlarını en ağır şekilde yaşayanlar Afrika ve Asya'daki kırılgan devletlerdir. Krizin ekonomik yönü konuşulurken ne yazık ki milyonlarca insanın çektiği sıkıntılar göz ardı edilmektedir. Sahra Afrikası'ndaki kardeşlerimizin zaten çok kötü olan durumları artık katlanılamaz bir hal almıştır. Somali başta olmak üzere Afrika'da bir lokma ekmeğe, bir tas suya ulaşamadığı için can veren her çocuğun, her masumun acısı yüreklerimizi dağlıyor, vicdanlarımızı kanatıyor." ifadesini kullandı.

Erdoğan, fuarda şunları söyledi:

"Uluslararası toplumun salgın döneminde ortaya çıkan trajedilerden gereken dersleri çıkarmadığına üzülerek şahit oluyoruz. Özellikle ağızlarını her açtıklarında dünyanın geri kalanına, insan hakları ve özgürlük dersi veren Batılı kurumların ve ülkelerin bu vahim tablo karşısındaki kayıtsızlığı utanç vericidir. Nitekim dün akşam Sayın Antonio Guterres ile yaptığım konuşmada da dedim ki 'G20'de bunu gündeme getirelim ve G20 Zirvesi'nde de özellikle dünyada neler yapacağız, Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşla birlikte özellikle biz gelişmiş ülkelere mi bu tahıllı gübreyi göndereceğiz yoksa az gelişmiş, fakir, garip gureba ülkelere mi göndereceğiz bunun için orada bir adım atalım.' Kesinlikle az gelişmiş, fakir fukara ülkelere bu desteği verelim. Zira Sayın Putin dün evvelsi günkü görüşmemde bana şunu söyledi: 'Biz dedi ücretsiz olarak bu tahılı bu ülkelere, Cibuti, Somali, Sudan buralara gönderelim.' Hemfikir olduk ve bunu da dedik G20'de geniş çaplı görüşelim. Mutabık kaldık. Atmamız gereken adım bu. Yapmamız gereken de bu. İnşallah bu ayın 13-14'ünde Bali'de bir araya geleceğiz ve orada da bu görüşmeleri yapacağız."

Avrupa'yı "bahçe", dünyanın geri kalanını ise "vahşi otlar" olarak tanımlayan zihniyetin bu şekilde davranmasına şaşırmadığını ancak kabul de etmediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunlar için medeniyet sadece Batı'yı, insan sadece beyaz adamı, hak ve özgürlükler de sadece Avrupalı bireyleri ifade etmektedir. Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalılar ise ancak ucuz iş gücüyle altınıyla petrolüyle ve diğer tüm doğal kaynaklarıyla bunlara hizmet ettiği ölçüde değerlidir. Şayet böyle bir durum yoksa bu insanlar görkemli Avrupa bahçesini istila eden birer ayrık otundan ibarettir. İnsanı diline, ten rengine, kökenine, ülkesine göre ayıran bu çarpık bakış açısının dünyamızı nasıl bir felakete sürüklediğini yakın geçmişteki acı tecrübelerden gayet iyi biliyoruz. Sömürgeciliği yeni yol ve yöntemlerle devam ettirenlerin krizler karşısında vicdani tavır takınmasını da beklemiyoruz. Bizi asıl üzen, İslam dünyasındaki kardeşlerimizin, en azından bir kısmının mazlum ve mağdurların çığlıklarına sağır kesilmesidir. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi bu hususta da farkını ortaya koymaktadır ve koyacaktır."