Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan 19 Ağustos günü yazdığı “21 olanların bir oldukları” başlıklı köşe yazısında 28 Şubatçı paşaları savundu. Yaş ortalamalarının 80 olduğunu söylediği paşaların içeri girmelerinin üstünden 1 sene geçmesi üzerine yaşlarını, hastalıklarını ve ailelerini bahane edip yaptıklarını tamamen göz ardı ederek “adalet” adı altında salıverilmelerini istedi.

“Onları soruşturan ve davanın iddianamesini yazan savcılar, ilk tutuklamaları yapan ve mahkeme sürecinde yer alan hâkimler, yargıya belge temin eden şahıslar, o belgeler hakkında “güvenilir” raporu veren TÜBİTAK görevlileri, savcıya Genelkurmay’dan doküman ulaştıran askeri personel, yani kısacası bu davaya “eli değen” herkes bir şekilde FETÖ bağlantılı çıktı.” ifadelerini kullanan Pehlivan’a sormak lazım, 28 Şubat sürecinde hukuksuz bir şekilde Müslümanlara ceza veren hakimlerin de davaları açan savcıların da FETÖ’cü olduğu sonradan ortaya çıktı. O zaman neredeydin? Hatta bu FETÖ’cü hakim ve savcıların bazıları, idam cezası verdiği Müslüman tutsaklarla aynı cezaevine, yan yana koğuşlara yerleştirildi, bunu hiç duymadınız mı?

Aslında bunlar geçmişte kalan şeyler de değil. Zira 28 Şubat devam ediyor. Ali Acar suçsuz yere tutuklanarak tekrar cezaevine girdi. Bunun hakkında bir yazı neden yazmadınız? 28 Şubat davalarında suçsuzlukları teker teker ispat edilen insanlar için neden tek kelime etmediniz? Madem samimisiniz, 28 Şubat’ta yapılan eziyetleri neden dile getirmiyorsunuz? “Yaş ortalaması 80 olan” paşalar söz konusu iken yazılar yazmayı, sürekli olarak hukuku eleştirmeyi bilip 15 yaşındaki Yakup Köse içerdeyken neden zihniyetiniz sustu, neden Şehit Halil Kantarcı’nın 17 yaşında cezaevine girmesinden hiç bahsetmediniz? İşkencelerden geçmiş Tayyar Tercan düğününden 1 gün önce alınıp götürüldüğünde daha 20 yaşındaydı. Yaşları 15-20 olmasına rağmen cezaevlerine atılan ve türlü işkenceler yapılan masum gençleri neden göz ardı ettiniz? Onların kaybolup giden gençliği paşaların ömrünün son demlerinden kıymetsiz miydi?

Barış Pehlivan ve darbeci paşaların içerden çıkmasını savunan diğerleri, hala içeride olan ve geçmişte darbeciler yüzünden acılar çekmiş olan insanlar hakkında da konuşsun da samimiyetlerini görelim! Biliyoruz; konuşmayacaksınız… Biz olmadığını biliyoruz; ama samimi bir adalet arzunuz varsa bekliyoruz!

Barış Pehlivan diyor ki:

“Emekli general Kenan Deniz’in ise Parkinson rahatsızlığı var. Öyle ki, kapalı görüş esnasında telefonun ahizesini dahi tutmakta zorlanıyor.

Devlet biliyor; 83 yaşındaki Hakkı Kılınç ailesiyle görüş yaparken düşerek baygınlık geçirdi. Vertigoya bağlı baş dönmeleri ve uyku apnesine bağlı ciddi solunum sıkıntısı yaşıyor.

Keza Çetin Doğan’ın beş damarına baypas yapıldı. Diyabetten, yüksek tansiyona kadar birçok rahatsızlıkla boğuşuyor. Ve maalesef çorabını dahi giyerken zorlanıyor. “

İlâhi adâlet , çektirdikleri acıların bedelini ödüyorlar!

Haber-Yorum: Ömer Salih Tercan