Devletin veya devletin ortak olduğu kuruluşların (KİT) yönetim kurulu üyeleri tartışma konusudur her zaman. Aynı şey belediye teşekkülleri (BİT) için de geçerlidir.
Hükümet ve muhalefet açısından sıkı bir kavga (ve gayet tabii algı/imaj) sahasıdır oralar. Meseleye bu gözle yaklaşırsanız, “ko rahvan gitsin!”
Hükümet savunur, muhalefet hurra diye saldırır, gün gelir koltuklar değişir (hoş son 19 senedir değişmedi ama BİT’lerde değişti) dün hükümet olan bu sefer yaygara yapar, bugün hükümet olan muhalefet de savunmaya başlar. Bu, böyledir.
Çekiç Güç vardı, her altı ayda bir görev süresi TBMM tarafından oylama ile uzatılan, SHP idi galiba, başkanı da Erdal İnönü, her oylama öncesi Çekiç Güç’ün nasıl ülke menfaatlerine aykırı olduğunu, bölücü teröristlere gizliden yardım yaptığını, hükümetin küçük menfaatler karşılığında bunun süresini uzatarak ihanet ettiğini anlatır dururdu; oylamada red oyu verdikleri gibi de altı ay ağızlarına pek almazlardı! Devran dönüp (Tonton öldü!) Nurlu Süleyman güdümünde koalisyon hükümeti kurduklarında, bu da başbakan yardımcısı, Çekiç Güç’ün süre uzatma tezkeresini de TBMM’ye şak diye vermişlerdi. Ama efendim böyle diyordunuz diye gazeteciler sorduğunda da, “devlet gerçeğini tanıdık!” deyip çöküvermişti!
Yani bu KİT-BİT meselesine hükümet muhalefet “bağlamında” bakmak baştan hatadır. Bilin ki koltuğu ele geçirdiklerinde aynını yapar hepsi! Belediyelerde görüyoruz işte, değil mi?
***
Benim üzerinde durduğum, sen 19 senelik hükümet partisisin, her bir KİT ve BİT’e tek tek ve hatta bir koltuğu üç-beş kişiye paylaştıracak kadar “kadron” olmalı, niye bir adama üç-beş koltuk veriyorsun, noktası!
Bunun “bu anlamda” savunulacak tarafı mı var?!
Misal bugün önüme gelen RTÜK başkanı olan zatın “koltukları”… Bu zatın durumu çok daha vahim aslında ve tüm dedikoduları da besler.
Şöyle:
Bu arkadaşa RTÜK başkanı olarak atadıktan sonra ilaveten Basın İlan Kurumu ve Türksat Yönetim Kurulu üyelikleri de verilmiş. Muhalefet her zaman kanunlara iyi çalışır ya, “bu iki kuruma” ama dikkat edin bu iki kuruma atanmasının hukuksuz olduğunu ve “çekilme” yani RTÜK başkanlığından ayrılma manasına geldiğini hemen açıklıyorlar. Yok canım nereden çıkartıyorsunuz bunu filan olarak cevaplandı bu açıklama önce.
Ama 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun'un “Yasaklar ve denetim” başlığını taşıyan 38. Maddesi'nin ikinci fıkrasında, “Üst Kurul üyeleri, aslî görevlerini aksatmayan bilimsel amaçlı eser hazırlama, ders ve konferans verme, jüri ve komisyon üyeliği yapma hariç, resmî veya özel nitelikte hiçbir görev alamaz, özel veya kamu medya hizmet sağlayıcılarının görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve bu konularda hiçbir maddî menfaat sağlayamaz ve siyasî partiye üye olamaz.” deniliyor. Bunun istisnasını da 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 24/5/2013 tarihinde eklenen Ek 16. Madde ile “düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve üyelerine, kendi mevzuatında yer alan kısıtlamalara bağlı olmaksızın kurumun görev alanıyla ilgili olmamak kaydıyla kamu kurum ve kuruluşları ile sermayesinin yarıdan fazlası devlete ait kurum ve kuruluşlar ile kayyım sıfatıyla TMSF tarafından yönetilen şirketlerin yönetim kurulu, denetim kurulu ve danışma kurulu üyeliği görevleri ile benzeri organlarda görev verilmesi” diye kaydedildiği arsız bir şekilde kayıtlı ki hiç yoruma gerek yok.
Daha da ilginci, 6112’nin 38. maddesinin 6. fıkrası, “Bu maddede belirtilen esaslara aykırı davranan Üst Kurul üyeleri görevlerinden çekilmiş sayılır. Bu husus Üst Kurul tarafından resen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonucunda karara bağlanır ve gereği için TBMM Başkanlığı'na bildirilir.” diyor!
RTÜK dışında aynı iş kolu içinde bir yere atandıysa direkt “görevden çekilmiş” sayılıyor!
Peki ne oldu?! “Kitaba uyduruldu” ve Basın İlan Kurumu/BİK ile Türksat yönetiminden istifa etti, RTÜK’ün başkanı olarak kaldı!
Aradan bir müddet (1 sene kadar!) geçtikten sonra, öğreniyoruz ki arkadaşı bu sefer de Halkbank Yönetim Kuruluna atamışlar! Ne kıymetli arkadaşmış ki BİK ve Türksat gibi bir “saha”dan bu sefer de “banka” sahasına üstün hizmetler versin diye atanmış!
Bu ortaya çıktığında da “Muhalefet milli ve manevi değerlere sahip çıktığım için benimle uğraşıyor!” diyor!
Arkadaş, seninle muhalefetin uğraşmasına gerek yok ki! Atayanlar uğraşıyor gibi aslında! “Ne iş olsa yaparım abi!” gibi bir durum var bu atamalarda, “Yapmayın, atamayın beni!” de, mesele kapansın!
Milli manevi değerler, eşcinsellik aile yapımıza aykırı, çocukları korumak lazım, buna uğraşıyoruz diyorsun, iyi, hoş, uğraş tabii ama bu röportajı verdiğin hanıma söyleseydin bari, fotoğrafları yakın plan alalım, kıyafetiniz milli ve manevi değerlere aykırı “görülebilir” diye! (fotoğraf da kullandığımız foto!)
Hele “RTÜK dışında, Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeliğimden dolayı maaş alıyorum. Bu da yasal ve etiktir.” ne demek? “Yönetim kurulu üyesiyim” yerine “MAAŞ ALIYORUM!” demek ne demek? Maaşını mı sordular, başka “koltukları” mı size ki, direkt “maaş” diyorsunuz ve “arpalık” denilmesine sebep oluyorsunuz?
***
Bu atamaların Erdoğan imzasıyla olduğu bir gerçek, başka bir gerçek de bazı atamaların bir müddet sonra değişime tabi tutulması, atananın koltuktan alınması.
Bence tabii, bu arkadaşın da görevden alınma dönemi gelmiş gibi, en azından stresten ne dediğini bilmiyor, DSİ bölge müdürü olarak da atayabilirsiniz, gıkı çıkmadan o “koltuğa” da oturur.
Ama cidden yazık! Bir koltuğa üç-beş karpuz sığdırmaya çalışacak kadar “kadrosuzluk” mu var, yoksa işin içinde başka işler mi dönüyor, anlaşılır yakında.
Not:
12/4/2021 tarihli Günaydın’da yayınlanan Tuba Kalçık - RTÜK başkanı röportajı. Tuba Kalçık, hafif konu ve kişilerle (magazin yani) röportaj yapan bir isim ki RTÜK başkanı için ilginç seçim olmuş bu muhabir!
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/gunaydin/tuba-kalcik/2021/04/12/rtuk-baskani-ebubekir-sahin-escinselligi-cocuklarimiza-ozendiren-dizilere-izin-veremeyiz
Sinami Orhan