Putin, “Minsk anlaşmalarının artık geçerliliği yok. Donetsk ve Luhansk’ı tanıdık. Kiev yönetimi Kırım halkının iradesini kabul etmeli.” diye açıklama yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Ukrayna’da yaşanan hadiselerle alakalı, Rusya’nın iki bölgeyi tanıma kararının ‘kabul edilemez’ olduğunu belirterek “Son gelişmeler üzerine Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı açıklamada da Rusya'nın sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri'ni tanıma kararının Minsk Anlaşmalarına aykırı olduğu belirtildi. Bu kararın Ukrayna'nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık ihlali anlamına geldiği vurgulandı. Biz Rusya'nın bu kararını kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz.” diyor.

Türkiye’nin yapması gereken Rusya’yı geçerliliğinin olmadığını duyurduğu Minsk Anlaşmasına uymaya davet etmek midir yoksa Putin’in dünkü işgal konuşmasının tarihten dem vuran bölümlerini referans göstererek, başta Kırım olmak üzere, Türkiye’nin tarihten gelen hakimiyet sahalarıyla alakalı, “o zaman bizim haklarımız ne olacak” şeklinde gündem etmek midir? Bize kalırsa tabii ki ikincisi. Belki şimdi Türkiye’nin gücü bu hakları savunmaya yetmeyebilir; fakat yarın günü geldiğinde, bizim olanı, bizden çalınanı geri almaya kalktığımızda neyi referans aldığımızın ölçüsü olarak bu vesikalar tarihe kazınmış olur.