Mersin Mezitli Tece Mahallesi'ndeki polisevine, 26 Eylül saat 23.00 sıralarında 2 PKK'lı kadın tarafından saldırı düzenledi.

PKK'lılar, uzun namlulu silahlarla nizamiye kulübesinde nöbet tutan polislere ateş açtı. Polislerin karşılık vermesi ile çatışma çıktı. Çatışmada polis memuru Sedat Gezer, PKK'lılardan birini vurarak yaraladı. Diğerleri ise kendini patlattı. Çatışmada yaralanan Sedat Gezer ise hayatını kaybetti.

Yaşanan saldırı sonrası kendini patlatan PKK'lının Zozan Tolan kod adlı Dilşah Ercan olduğu iddia edilmişti.

Tolan'ın Mersin'deki bombalı saldırıda parmak izi olduğu iddia edilirken öldürülen PKK'lının o olmadığı anlaşıldı. Tolan Fırat News’e bir röportaj vererek neden dağa çıktığını söyledi.

Zozan Tolan, "Ben gazetecilik çalışmaları yaparken yakalandım. Bu, doğrudur. Fakat AKP-MHP faşist rejiminin uygulamaları Türkiye ve Kürdistan’da halka gerçekleri anlatma ve bunun yasal-demokratik bir mücadelesini yürütme olanaklarını ortadan kaldırmıştır. Bu gerçek temelinde birçok Kürdistanlı genç bu faşist rejimle hesaplaşmak için dağa çıkmakta. Ben de onlardan birisiyim. Örgütümüz gereken açıklamayı zaten yapmıştır. Ben görevimin başındayım. Faşist AKP-MHP rejimiyle hesaplaşmak her Kürt gerillası gibi benim de en temel görevimdir. Buna da layık olacağımı belirtiyorum." dedi.

Tolan'ın ifadelere esasında hiç de yabancı değil. Zira küfür ocağı CHP'nin liderinden ve avanesinden sürekli aynı ifadeleri işitiyoruz. Memleketin ruh köküne düşman Kemalist rejimin varlığı devam ederken, bunu görmezden gelip bir kenara iterek "AKP+MHP rejimi" şeklide bir ifadeyle küfür ocağı CHP'nin yanına düşmek, bırakın Kürt halkını hiçbir mazlumun hakkını savunmaya denk düşmez.

Senelerce Kürt halkının haklarını savunmak iddiasında bulunup hem Türke hem de Kürde zulmedenlerle aynı safta buluşmak, senelerce antiemperyalistiz deyip söz konusu Müslümanlar olunca emperyalistlerin kucağına oturmak samimiyetsizlik örneğinden başka bir şey değildir.

AKP+MHP iktidarı Kemalist rejimi değiştirmeye yönelik henüz bir adım atmamıştır; dolayısıyla AKP+MHP faşist rejimi değil, var olan Kemalist rejim. Yani iktidarda Müslümanlar olsa da rejim hâlâ aynı Kemalist rejim... Ve hangi etnik kökene mensup olursa olsun, Türküyle Kürdüyle, bizim “Müslüman Anadolu halkı” dediğimiz bu halka reva görülen zulmün son bulmasının tek yolu, bu memleket üzerinde yaşayan herkesin insanca yaşamasını, nefes almasını sağlayacak olan İslâm rejimidir.

Davası hak ve halk olan herkes, eğer samimi ise bu uğurda saf olmak mecburiyetindedir. Bunun dışındaki sözde halk mücadelesi halka rağmen mücadeleden başka bir şey ifade etmediği gibi, insanımız ve memleketimiz üzerinde kötü emelleri olanların maşalığını yapmaktan başka bir şey de değildir.