19 Eylül Cuma günü haberlerde İsrail devletinin, koronavirüs salgını ile alakalı yaptığı açıklamaya denk geldim. İsrail, dünyada koronavirüse yakalanan insan sayısının nüfusa oranı bakımından en üst sırada yer aldıklarını açıkladı. En fazla vakanın görüldüğü ABD, Güney Amerika’da salgınla boğuşan Brezilya ve Peru gibi ülkelerde dahi oran olarak koronavirüse İsrail’den daha az rastlanıyor. Bu enteresan…

Bu virüs Çin’de ortaya çıktı. Çeşitli yollarla dünyaya yayıldı. Tarihte Çin’de ortaya çıkıp dünyaya yayılan birçok hastalık var, Çin’de bu hastalıkların türeme sebebini bilmiyorum. Çin’in hemen yanı başında korunaksız bir ülke olan Hindistan var. Koronavirüs salgınında bu fazlasıyla görüldü. Daha Batı’da Pakistan ve İran yer alıyor. İran, salgından ilk etkilenen ülkelerden biriydi, hâlâ direnmeye ve vaziyeti düzeltmeye çalışıyorlar.

İsrail’e baktığımızda ise komşu ülkelerle sınırlarının tam mânâsıyla açık olduğunu söyleyemiyoruz; Mısır’la bile… Ayrıca komşu ülkelerde salgının sert bir tesiri olmadı. Suriye’de koronavirüs vakasına az rastlandı, aynı şekilde Ürdün’de de fazla olduğu söylenemez. Şunu söylemek istiyorum; bu İsrail için Allah’ın bir cezasıdır. Mevcut şartlar altında İsrail’in salgının en fazla yayıldığı ülke olması gerçekten enteresan. Aynı şekilde ABD için de bu bir ceza. ABD’de her gün binlerce insan hastalanıyor ve hayatını kaybediyor. Çünkü kirli bir hükümet var, iktidarda kriminal tipler var. Siyonist ajanları ülkeyi yönetiyor. Başkan Siyonist değil; fakat oportünist bir adam. Aday olduğu andan itibaren Trump’ın bizim açımızdan tarihin en iyi Amerikan başkanı olacağını söylemiştim. Amerikan halkına bir düşmanlığımız yok, çalışkan insanlardır ve onları severim; fakat bu adam ülkeyi uçuruma sürüklüyor. Çoğu Amerikan menşeli olan büyük ilaç şirketlerinin basit bir şekilde ilaç satabilmesi için insanların enfekte olmasını istiyorlar. Aynı şey Fransa için de geçerli; farklı bir ilaçtan bahseden bir profesörün başına gelenlerden bahsetmiştim. Ve şimdi İsrail için de aynı şeyler söyleniyor. Bu garip gelebilir; fakat İsrail halkının Siyonistlerin gözünde bir değeri yoktur, İsrail halkının hepsi Siyonist değildir. Esasında dindar Yahudiler anti-Siyonist’tir. Arapların İsrail halkı kadar enfekte olacağını düşünmüyorum; çünkü hiçbir devlet İsrail kadar pervasız ve suçlu değildir.

Memleketim Venezüella dünyanın en zengin ülkelerinden birisi. Global olarak en geniş petrol madenlerine sahip ve dünya güçleri tarafından tanınan bir ülke. Bugün son derece zor şartlar altındalar. Üstüne bir de salgınla mücadele ediyorlar. Salgın, Kolombiya ve Brezilya üzerinden gelen kişilerle Venezüella’da yayıldı. Genellikle maddî gücü yerinde olan insanların yaşadığı başkentte fazla rastlandı; çünkü bu çevredeki insanlar yurtdışına çıkma imkânına sahipti. Şimdi ülkeyi iyi durumda tutmak için çaba sarfediliyor ve bunda da başarılı olunuyor.

Venezüella’da çok fazla ölüme rastlanmazken, komşusu ve Güney Amerika’nın en ehemmiyetli ülkelerinden biri olan Kolombiya için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Kolombiya’da yüksek bir ölüm oranı ve yayılmış bir salgın var. Çünkü bu ülkede yozlaşmış bir iktidar var. Peru’da çok fazla hasta var. Brezilya ise salgının en fazla etkili olduğu ülkelerden birisi. Bu saydığım ülkelerin idarecileri emperyalizm ve Siyonizm destekçisi. Diğer bir Güney Amerika ülkesi olan Küba’da salgının görülmesine ise Amerika’dan gelen turistler sebep oldu.

Bazı ülkelerin koronavirüs salgının dolayısıyla içinde bulundukları vaziyeti anlatırken Çin’in salgını kontrol altına alma yolunu bulduğu ve bunu uygulayarak büyük ölçüde salgını sona erdirdiğini belirtelim. Çin bunu başarabilmişken diğer ülkelerin aynı tedbirleri hayata geçirmemesi ve Çin’in uyguladıklarını uygulamaması da sorgulanmalı. Bunun arkasında kim var? Niçin mantıklı şekilde hareket edilmiyor. Aslında cevap basit: İlaç şirketleri! Bu şirketler insanların hastalıkları üzerinden her sene milyonlarca dolar kâr elde ediyorlar. Bunun artarak devam istiyorlar. Bu sebeple Küba’dan, Çin’den, Rusya’dan gelecek çözüm önerilerine kulak asmıyorlar, insanların hürriyete kavuşmasını istemiyorlar; çünkü bu teklifler sömürmelerinin önüne geçer. Yozlaşmış büyük şirketler birçok hükümetten çok daha güçlüler. İnanılması zor olsa da Fransa için dahi aynı şey geçerli.

Hülasası; biraz önce söylediğim gibi, Allah insanlara yaptıklarının cezasını çektiriyor. İnananlara engel olunmasının bedelini ödetiyor.

Bir komünist olarak gidip senelerce Filistin davası için mücadele etmiş birisiyim. İçinde Yahudilerin de olduğu birçok komünist Filistin’in işgaline karşı Siyonistlerle mücadele etti. Bu mücadelenin içinde bulunup hayatını davası uğruna feda edenler benim gözümde, Müslüman veya Hıristiyan Araplardan daha kıymetli. Bugün Türkiye bu mücadelenin öncülüğünü yapıyor. Bu elbette Türkiye için kolay değil. Allah Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardımcısı olsun. Erdoğan, Davos ve Mavi Marmara hadiselerinin ardından İsrail ile karşı karşıya geldi.

26 senedir cezaevindeyim ve son on yıldır tecritteyim. Birçok ülkeden, birçok insanın desteğini gördüm. Gerçekten bana destek vermek kolay iş değil. Hepsine dayanışmaları için teşekkür ediyorum. Filistin davasına ihanet etmedim ve mücadelemi sürdüreceğim.

Ümid ediyorum salgın insanlık için hayırlı neticeler doğuracaktır.

Allahü Ekber!

Tercüme: Faruk Hanedar - 19.09.2020

Baran Dergisi 715.Sayı