Biraz önce yaklaşık yarım saatten uzun bir süre boyunca Venezüella ile konuştum. Bu bana yaklaşık 40 Euro’ya mâl oldu. İnsanlar rahat şekilde hareket ederken ben 25 senedir cezaevindeyim. Hainlerin ihbar etmesi neticesinde yakalandım. Beni ihbar edenler sadece bana değil, Filistin davası ve Bolivarcı devrime de ihanet ettiler. Onlar para için her şeyi yapabilecek insanlardır. İnşallah bir gün Venezüella’ya dönecek ve Türk gönüldaşlarımı da davet edeceğim.

Venezüella’da yozlaşmış insanların hükümete nüfuz etmesi neticesinde ülke harap bir vaziyete geldi. Bu şartlar altında, Maduro’ya ve devrime destek verilmesi, devletin bu yozlaşmış ve hain insanlardan temizlenmesi gerektiğini belirttim. Venezüella hükümeti esasında vatanperver bir hükümettir. Yapılan hatalar sebebiyle devrimi destekleyen bir çok insan hükümetten desteğini çekti. Bu hafta da ülkede, muhalefet cephesinde bir takım hareketlilikler yaşanıyor.
***
Suriye’nin kuzeyinde yaşananlara dönelim. Bölgedeki mevcut sınırlar, I. Dünya Savaşı’nın ardından Britanya tarafından çizilmiştir; fakat yine de saygı duyulması gerekir. Bölgede ABD tarafından manipüle edilen Kürt savaşçıların neredeyse tamamı bugün Suriye sınırlarında bulunuyor. Başkan Erdoğan, bu Kürt savaşçıların Türkiye sınırından uzaklaştırılması için çaba sarf ediyor. Unutulmaması gereken nokta şu ki; İslâm coğrafyasındaki tüm insanların, Kürtlerin, Türklerin, Arapların düşmanı aslında ortaktır. Bu düşman Siyonist-emperyalistlerdir; düşmanın yegâne amacı İsrail’i korumak ve hâkimiyet alanını genişletmektir. 1947’den önce Filistin topraklarında Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin yaşadığı bir devlet vardı. Birlikte yaşayabildikleri ve haklarının muhafaza edildiği bir devlet.

Şunu unutmamalıyız; Filistin’e göç eden bir çok Yahudi oldu. Bunların arasında mülteci statüsünde gelip Siyonist olmayan, sicili temiz insanlar da vardı. Bu Yahudiler mülteci kamplarına sevk edilmişti ve kamplar ise Siyonistlerin idaresi altındaydı. Burada kendilerine Siyonist anlayış ve İsrail’in kuruluşuna dair eğitimler verildi. Bunların büyük çoğunluğu Filistin’de kaldı. Orada bulunan orijinal Filistinli Müslüman, Hıristiyan ve tabiî ki Yahudilerle birlikte yaşamaları gerekiyordu. 1948’de resmî olarak Filistin’de anti-siyonist 15 bin Yahudi; gerçek Filistinli ve gerçek Yahudi bulunuyordu. Siyonistler, bir Siyon devleti kurmak adına tüm Yahudiler manipüle etmek suretiyle gücü elde etmek istediler. Neticede bunu başardılar.

Siyonist devlette gerçekleşen seçimlerin ardından Netanyahu görevi bırakıyor. Netanyahu son derece yozlaşmış birisiydi. Yerine gelecek olan kişi de ondan çok farklı değil. Hatta daha fazla Arap ve Müslüman düşmanı. Fakat, Filistin’in büyük kısmını kontrol altında tutan bu habis insanlar, memleketleri ne kadar harabeye çevirirlerse çevirsinler, neticede Filistin’in hürriyetine mani olamayacaklarını er yahut geç anlayacaklardır. Filistin’in bir gün hürriyete kavuşacağına inanıyoruz.
***
Türkiye’ye dönelim. Erdoğan’ın aldığı tüm pozisyonlara katılmıyor, bazı politikalarını desteklemiyorum. Şu anda Müslüman Kardeşler ideolojisi ile Türk milliyetçiliğinin birleştiği bir pozisyonda bulunuyor. Bu çizgide Kürtlere hoşgörüsüz davranılmasından endişe ediyorum; çünkü Kürtlerin büyük kısmı Müslüman ve Erdoğan’ı destekliyorlar. Onların bir kısmının manipüle edilmesi sebebiyle Kürtlerin meşru anayasal haklarının hiç bir şekilde önüne geçilmemeli. Gelecekte neler olacağını göreceğiz; fakat Türkiye’nin geleneğiyle mutabık bir şekilde tam bağımsızlığa kavuşacağını düşünüyorum. Yabancı askerî üslerden arındırılmış, emperyalist uçaklarının Türkiye’deki üsleri kullanarak bombalama yapamayacağı, ilerde Şii İran’a karşı bir operasyonda topraklarının kullanılmayacağı bir Türkiye ortaya çıkacaktır.

Şii İran ile Türkiye arasında bir takım farklılıklar olduğu malûm; fakat İran şu an bir Siyonist-emperyalist saldırganlığına maruz kalmakta. Bu ileride fiili bir duruma dönüşürse İran halkı hükümetlerini destekleyecektir; çünkü onlar vatanperver insanlardır. Böyle bir durumda Başkan Erdoğan da İran halkını desteklemelidir. Siyonist-emperyalistlerin saldırılarına mukavemet gösterecek devrimci çizgi korunmalıdır. Mesela; Venezüella’da Bolivaryan komünistler iktidara muhalif olmalarına mukabil ülkeye yönelik gerçekleştirilen saldırılarda devrimi korumak için Başkan Nicholas Maduro’yu desteklemektedir.

Ben, Venezüella’da dönen hainliklerin kanıtı olarak cezaevindeyim. Rejimin devrilmesi için çalışan hainler Fransa’da Lambertistler adına iş yapıyor. Hatta Chavez iktidara gelmeden önce bunlar aktifti ve benim bir Amerikan ajanı hâline gelmem gibi asla olmayan bir şey için de çalıştılar.

Türkiye’den bana her zaman destek olan gönüldaşlarımı asla unutamam. Ne olursa olsun mücadelelerine devam ediyor ve korkmuyorlar. Filistinliler de korkmuyor. Asıl korkan Siyonistler, emperyalistler! Bu korku sebebiyle saldırıyor ve masum insanları öldürüyorlar. Daha bir kaç gün önce Gazze’de silahsız insanlara saldırdılar ve Müslümanları şehid ettiler. Her ne olursa olsun, daha iyi şartların ortaya çıkması için savaşacak ve dayanışma içinde olacağız!
 
Allahü Ekber
Tercüme: Faruk Hanedar
26.10.2019


Baran Dergisi 668. Sayı