Allah (cc.) iki cihanı yaratmış, donatmış ve yaşadığımız dünyanın zaman döngüsünün belirginliğini anlamamız için ise ayların sayısının 12 olduğunu Kur’an’ı Kerim’de açıkça beyan etmiştir. “Minha erbeatün hurum” ilavesiyle bunlardan dört tanesinin de haram aylar olduğunu buyurmuştur.** Bu hicri 1439’un ay sıralamasına bakacak olursak haram ayların dördüncüsü ve “üç aylar” diye isimlendirilen sene içindeki en mukaddes ayların ilki olan Recep ayına 19 Mart Pazartesi günü girmiş olacağız. Her zaman olduğu gibi bu mübarek ayın ilk cuma gecesi de Regaip kandilidir ki, o da 22 Mart Perşembe akşamı kutlanılacaktır inşallah. Buharî ve Müslim kaynaklı bu aylarla ilgili hadisi şerife bakacak olursak, Allah Resulü efendimizin mealen bu mübarek ayları şu şekilde sıraladığını görüyoruz: “Şüphesiz ki zaman dönüp dolaşıp Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günündeki halini almıştır. Sene on iki aydır. Bunlardan dört tanesi haramdırlar ki, üçü peş peşe olup, dördüncüsü ise Cemaziyelahir ile Şaban ayı arasındaki Recep ayıdır.” Buradan şunu anladık ki, bu haram ayların hepsi bir senenin içinde zikredilen aylar olmuyor. Örneğin: Hadisteki sıralama şöyle, “Zilkade, Zilhicce (Hicrî senenin son iki ayı olur), Muharrem ve Recep ise, önündeki senenin ilk ayı ile yedinci ayları olup ve böylece sekizinci ay olan Şaban’dan sonra, mübarek Ramazan’ın Hicrî senenin dokuzuncu ayı olarak ümmeti şereflendirdiği görülüyor.

İbni Abbas’dan rivayet edilen meşhur hadisi şeriftir ki; Efendimiz Hazretleri bu üç ayların sahiblerini şöyle sıralamışlardır: “Receb’ü Şehrullah, Şaban’ü şehrî ve Ramazani şehrü ümmeti.” Bu ibarenin Türkçesi şöyledir: “Recep, Allahın ayıdır, Şaban benim, Ramazan ise Ümmetimindir” Böylece on bir ayın Sultanını Allah ve Resulü bu ümmete layık görmüşlerdir. Lakin bu aciz ve günahkâr ümmet gafletinden midir, nedir bu yüce kutsal nimete karşı ne hamd etmesini bilir, ne de denileni yapar, hep gaflet içinde devam eder durur. Enes bin Malik’den rivayet edilen diğer bir hadise göre Peygamberimiz (sav) Recep ayının girmesinden bir hafta önce çıktığı Cuma Hutbesinde şöyle buyurmuşlardır;

“Ey insanlar şu gerçeği bilmiş olunuz ki, şu bir kaç gün içinde buluşacağımız büyük bir ayın gölgesi üzerinize çöktü. O da Allahın sağır (Esam) ayı olan Recep ayıdır. Kendisinde sevablar katlanır, dualar kabul edilir, sıkıntılar gider, onda dua yapan hiç bir müminin duası asla geri çevrilmez.” Sonra Esam’ın manasının sorulması üzerine, Esam Allah’ın kullarının işledikleri günahlarını, hatalarını, görmezden gelerek, ne duyar ne kayda geçer, onun için Esam’ın “sağır” mânâsına geldiğini bildirmişlerdir. Ayrıca Allah ve Resûlü on iki ayın bir tanesini, yani Kur’an ve mağfiret ayı olan bu Mübarek Ramazan ayını da bize bahşetmişler, lakin ümmet hala yukarıda vurguladığım gibidir.

“Alın şu otuz günü size hasrettik, iyi değerlendirin, azgınlık taşkınlık yapmayın, gündüz saim, gece kaim olun zikirden, tefekkürden, en önemlisi kulluk şuurundan, uzak durmayın” der. Başka bir ifade ile “dalın af deryasına temizlenip çıkın. Zira Allah (c.c.) “İnnellahe yuhıbbüttevvabine ve yuhıbbül mütetahhirin” dir.”*** buyurur. Recep ayının girmesiyle Rahmet Elçisi Efendimiz: “Ey Allahım! Recep ve Şaban’dan bize bereketler ver ve bizi Ramazan’a ulaştır” diye dualarını gün boyu tekrarlardı. Yazımızın başında vurguladığımız Regaib gecesi ise ayrı bir mana ve kutsallık yüklü bir gecedir ki, onu mutlaka değerlendirmeli ve o gece, yazının sonuna ilave edeceğimiz ibadetleri yapmayı da ihmal etmemeliyiz.

Biliyorsunuz Regaib rağbet edilen, değer verilen manasını taşır. Recep ayının ilk cuma gecesine değer vermemizin sebebi ise, Peygamberimizin o gece ana rahmine intikalinin gerçekleştiği gece olduğu içindir.

İslâm toplumu içinde çoğalmakta olan sapık ve sahte bilgiçler bunu da inkar yoluna gitmişler, hesap kitap yoluyla aslı astarı olamayan bir bilgi gibi lanse etme cüretini göstermişlerdir. İşte buyurun, Kastalani El-Mevahibü’l-Ledüniyye başta olmak üzere sekiz hadis ravisinden kanıt:

“Allah-ü tealamız, Receb’in ilk cuma gecesinde Rahmet peygamberini babası Abdullah’ın sulbülden Annesi Amine’nin rahminde yaratmak murad eder etmez, cennet bekçisi Rıdvan’a tüm Firdevs kapılarını açmasını emretti. Kapılar açılır açılmaz bir münadi göklerde ve yerde duyulmak üzere şöyle seslendi:

“Agah olun! Arap, Kureyşli ve Tihameli hidayetci son Nebi M.......’in kendisinden oluşacağı Nur bu gece Amine’nin rahmine yerleşecektir. Böylece onun yaratılması tamamlanıp, zamanı gelince kendisi uyarıcı ve müjdeleyici olarak Dünyayı şereflendirecektir’’ ****

Hatta şunu da ilave edebiliriz ki, bu nidadan sonra şeytanın Kubays dağına çıkıp bütün şeytanları başına toplayarak şöyle bağırdığı rivayet edilir: “Gerçekten M...... bu gece annesinin rahmine yerleşti. Allah-ü teala onu zamanı gelince keskin bir kılıçla gönderecektir.” Tabii bu tedirginlik şeytanın kendi tasasıdır. Mübarek üç ayların üçü de, tatlıcılar panayırında sergilenmiş bir tatlı çeşitleridir. Ayrı ayrı, tatlıların üçünden de tadın, hayata ve ahirete faydaları vardır.

Recep ayına has bir ibadet var veya yok demek hiçbir hocanın hakkı olmasa gerek. Çünkü, hiç bir ibadet ne lüzumsuz, ne de zararlıdır! Ramazan orucu dışında farz olarak hiçbir oruç mukayyet değildir... Ramazan’ın kazası da aynen farz olarak üzerinizden düşmez. Recep ayında da oruç tutmanız çok sevablıdır, hiç olmazsa pazartesi, perşembe günleri tutun. İsterseniz Hazreti Davud Peygamber  gibi bir gün yiyin bir gün iftar edin. Bol bol kaza ve teheccüd namazları kılın, gücünüzün yettiği kadar sadaka verin. Hiçbirisini yapamazsanız, bari şu aşağıdaki hadis mealindeki tavsiyeyi olsun yerine getirin...

“Her kim Recep ayında dilini temiz tutar yalan, gıybet, fitne, dedikodu gibi şeylerden korursa Allah ona Münker ve Nekrin sorgulamasında yardımını ve hüccetini telkin eder.” Tüm mübarek günlerinizi tebrik ediyorum. Allah’a emanetsiniz.
 
Dipnotlar
*Hata ve günahlara karşı sağır manasınadır.
**Tevbe Sûresi, 36.
*** Bakara Sûresi, 222: (Allah mutlaka tevbe edip temizlenenleri sever.)
**** Receb-i Şerif Risalesi, Arifan Yayınları

Baran Dergisi 583. Sayı