Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dali ve Barış Pınarı Harekâtı sonrası Suriye’ye yönelik dördüncü bir operasyona başlamak üzere. Operasyonun mahiyeti nedir ve niçin bu sıralarda yapılması gerekiyor? Araştırmacı-Yazar Can Acun, Türkiye’nin arifesinde bulunduğu operasyonu, Rusya-Ukrayna krizinin oluşturduğu fırsatları ve Ankara-Atina arasındaki gerginliği Baran okurları için yorumladı.

“Tel Rıfat ve Menbiç önem arz ediyor!”

Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye terör tehdidi dayatıldığını söyleyen Can Acun, “Batı’nın temel hedefi PKK’ya bir devlet kurdurma çabasıydı. Türkiye bunu önlemeye yönelik birçok harekât yaptı. Aslında bu devlet hayalini yok etmeyi de başardı. Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik tehdit devam ediyordu. Terör saldırıları için birçok nokta üs olarak kullanıldı. Türkiye’nin temel amacı, 32 kilometre derinlikte sınırlarından terör tehdidini temizlemekti. Bu bağlamda özellikle Fırat’ın batısında Tel Rıfat ve Menbiç bölgeleri önem arz ediyor. Her iki bölge de Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı alanlarına yönelik ciddi bir tehdit. PKK bu bölgeleri ‘ileri üs’ olarak kullanıp sızma girişimleri, terör saldırıları gerçekleştirmek istiyor.” dedi.

“Bölge nüfusu tehcir edildi”

PKK-PYD’nin bölgede demografik bir mühendislik yaptığını da söyleyen Acun şu ifadeleri kullandı: “Tel Rıfat’ta Arap nüfusun çok olduğu, Menbiç’te ise genel olarak Türkmen nüfusun olduğunu biliyoruz. Ama bu bölgelerdeki insanlar hem ABD, hem de Rusya’nın desteğiyle PKK tarafından işgal edildikten sonra göçe zorlandı. Bölge nüfusu tehcir edildi. Türkiye büyüyen tehdide karşı kararlı bir şekilde yeni bir harekât yapmayı değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tel Rıfat ve Menbiç’i işaret etmişti. Tabiî uluslararası konjonktür Türkiye’ye yeni bir manevra alanı da açtı. Ukrayna krizinin ortaya çıkarttığı yeni jeopolitik denklemin Suriye’de de yansımaları oldu. Rusya, Ukrayna’da askerî açıdan ciddi bir askerî kayba uğradı. Türkiye, hava sahasını kapattı ve boğazları kontrol altına aldı. Rusya da Ukrayna’da ağır kayıplar verdi. Tecrübeli savaşçılarını, Wagner unsurlarını da Ukrayna savaşına nakletmek durumunda kaldı. Tüm bunlar Türkiye’nin elini güçlendirdi. Anladığım kadarıyla, Türkiye jeopolitik fırsatları değerlendirerek sahada askerî harekât yapma kararı aldı.”

“Yunanistan’ı bu çerçevede nereye koyabiliriz?” diye sormamız üzerine Can Acun, “Yunanistan doğrudan Suriye meselesiyle alâkalı değil. Ancak Yunanistan, yeni denklemde Türkiye’nin daha fazla güçlenmesini arzu etmiyor. Türkiye’nin özellikle Ukrayna-Rusya krizinde ortada bir yerde pozisyon alması, iki tarafla da (NATO ve Rusya arasında) ilişkilerini ilerletebilme kapasitesi, Türk SİHA’larının savaşta etkili bir görüntü vermesi iyi bir şey… Türkiye’nin uluslararası imajı ve jeopolitik konumunu güçlendiren şeyler bunlar. Yunanistan da ciddi anlamda bundan rahatsız. Yunan tarafı eskalasyon oluşturma siyaseti izliyor. Tabiî Türkiye askerî harekât gerçekleştirirse Suriye’ye, Avrupa ve ABD ile bazı gerginlikler yaşanabilir. Yunanistan da bunu fırsata çevirmek için, olumsuz bir kamuoyu oluşturma çabası içerisine girme çabasında.” ifadelerini kullandı.

“Batı bloku Yunanistan’ı destekleyecektir”

Yunan muhalefetinden Aleksis Çipras, geçtiğimiz günlerde “Eğer savaşa girersek yalnız kalırız.” demişti. Çipras’ın bu sözünü hatırlatmamız üzerine Can Acun, “İki tarafın (Türkiye-Yunanistan) bir askerî çatışmaya gireceğini düşünmüyorum. Çipras’ın sözlerine de katılmıyorum. Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışma şayet çıkarsa, Batı bloku Yunanistan’ı destekleyecektir.” dedi.

“Türkiye, Suriye’nin geleceğinde olmak istiyor”

Suriye’de birçok aktörün, vekalet savaşı verdiğini hatırlatan Can Acun, “Rusya ve İran, Esed rejimini ciddi mânâda destekledi. Askerî bir çözümün olabileceğine inandılar. Esed’in ülkede kontrolü ele geçirmesini çözüm olarak gördüler. Birçok askerî hamle yaptılar. Aslında Türkiye İdlib’te o hamleleri durdurmuştu. Esed rejimi uluslararası arenaya meşru bir aktör olarak sunmak istediler. Hatta bazı Arap ülkeleri de buna yönelik siyaset izlemeye başlamıştı. Ukrayna savaşı Esed rejiminin de kaderini değiştirdi. Batı bloku ve onunla hareket eden çeşitli Avrupa ülkeleri, Esed rejimini kabul edemeyeceği bir zeminle karşılaştı. Suriye siyasetindeki ve sahasındaki her şey de değişti. Rusya’nın geri çekilmesiyle, İran bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. İran’ın varlığı da çeşitli körfez ülkeleri ve İsrail tarafından tehdit olarak görüldüğü için başka denklemler oluşuyor. Türkiye için ise hem kendi ulusal güvenliğini test edebilmek hem de yönetilebilir bir Suriye’nin oluşabilmesi adına bir fırsat var. Türkiye, Suriye’nin muhalefetinde, geleceğinde ortak olması gerektiğini düşünüyor. Yeni anayasa yapım sürecini de bu bağlamda desteklemişti. Ancak kısa vadede siyasal bir çözümün oluşabilmesi, rejim ile muhalefetin masaya oturup, ortak paydada buluşabilmesi çok mümkün gözükmeyecek. Çeşitli askerî hamleler yapılarak, taraflar kendi kazanımlarını tahkim etmeye çalışacaklar diye düşünüyorum.”

Can Acun kimdir?

SETA dış politika araştırmaları alanında araştırmacı olarak çalışmaktadır. Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisans yapmıştır. Kanada’da “Kültürlerarası Diyalog Eğitimi” almıştır. Mısır’da Kahire-Türkiye Araştırmaları Merkezi’nde ve SETA Kahire’de Mısır üzerine çalışmalar yürütmüştür. Halen SETA Ankara’da Mısır ve Ortadoğu üzerine araştırmalarda bulunmaktadır.