Tarihte bugün: 12 Mayıs 1881, Fransızlar Tunus’u işgal etti.

Fransa, 1881’de Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflığından istifade ederek Tunus’u işgal etti. 12 Mayıs’ta Tunus Beyi ile Fransa arasında Bardo Anlaşması imzalandı. Tunus’da, Fransız sömürgesi 1956’ya kadar sürdü. Kuzey Afrika ülkesinde hâlâ siyasî ve iktisadî sıkıntılarla uğraşılıyor. Sömürgeci Batı’nın elini attığı yerde hâlâ insanların yüzü gülmüyor.

İşgal öncesi ve…

1770’te Tunus, Fransız donanması tarafından günlerce bombalanarak tahrip edildikten sonra barış antlaşması yapıldı. Hammûde Paşa’nın 1814’te ölümü üzerine yerine oğlu Osman geçti. Onun yerini daha sonra Mahmud Bey aldı. Bu da 30 Mart 1824’te ölünce oğlu Seydi Hüseyin Bey Tunus dayısı oldu. Seydi Hüseyin, Cezayir Fransa tarafından işgal edildiğinde herhangi bir yardımda bulunmadığı gibi Çengeloğlu Tâhir Paşa’nın Tunus üzerinden geçişine de izin vermedi. On bir yıl beylik yaptıktan sonra 21 Mayıs 1835’te vefat etti ve kardeşi Mustafa Tunus beyi oldu. Kendisine İstanbul’dan asâkir-i mansûre ferikliği rütbesi ve beylerbeyi unvanı verildi. Onun da 1837’de vefatıyla yerine Ahmed Bey getirildi. Çengeloğlu Tâhir Bey’in Trablusgarp’tan buraya gelen donanması Tunus’ta Osmanlı idaresini kuvvetlendirdi ve Ahmed Bey’i görevden aldı. Ancak Ahmed Bey, Fransızlardan aldığı destekle yeniden duruma hâkim oldu, ardından Osmanlı Devleti’ne yaklaştı ve kendisine paşalık rütbesi verildi. Avrupa âdetlerini daha çok benimsedi ve ülkesindeki Avrupalılara iyi davranmaya özen gösterdi. Fransız subayları getirterek Bardo Sarayı yanında 1840’ta açtırdığı askerî okulda ordusunu modernleştirmeye çalıştı. Burada okuyan gençler XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tunus’un her konuda yetişmiş insanları arasında yer aldı. 5000 olan asker sayısı 20.000’e çıkarıldı ve askerler Avrupalı meslektaşları gibi giydirildi. Tunus’ta bir top dökümhanesi yapıldığı gibi Fransız mühendisleri tarafından eyaletin bir haritası çizildi. Köle ticareti 1841’de yasaklandı, ticaretin yapıldığı pazarlar 1846’da kapatıldı. Ahmed Bey 5 Ekim 1846 tarihinde Fransa kralının davetlisi olarak Paris’e gitti. 1854’te ölünce yerine müşîr-i sânî Mehmed Bey geçtiyse de dört yıl sonra vefatı üzerine müşîr-i-sâlîs olan kardeşi Mehmed Sâdık yerini aldı ve Fransız işgali öncesinde Osmanlı Devleti adına Tunus beyliği yaptı.

Hüseynîler zamanında beylik makamı veraset usulüyle değil eyaletin ileri gelenleri tarafından yapılan seçimle belirleniyor, kaptanpaşa vasıtasıyla padişaha arzedilen adayın beyliğe tayini isteniyordu; padişahın uygun bulması durumunda önceleri mîrimîranlıkla, ardından feriklikle veya müşirlikle eyalet valisi oluyordu. Beylerin yerlerinde kalıp kalmayacakları iki üç yılda bir gönderilen fermanla bildiriliyordu. Sadece Tunus beyi Mehmed Sâdık Paşa beyliğin veraset yoluyla devri için Hayreddin Paşa’yı 1864’te İstanbul’a gönderdi. Fransızlar, Tunus’un Osmanlı Devleti’ne bu şekilde yakınlaşmasını tehlikeli buldularsa da Hayreddin Paşa 1871’de Tunus’u Osmanlı Devleti’ne yakın konuma getirdi ve 23 Ekim 1871 tarihli fermanla Tunus Emirliği, doğrudan İstanbul’a bağlı kalmak üzere Mehmed Sâdık Paşa ve evlâdına veraset usulüyle verildi. Artık padişahın izni olmadan savaş ve barış görüşmeleri yapılmayacak, ülkeden hiçbir toprak başkasına verilmeyecek, Osmanlı Devleti’nin asker talebi de karşılanacaktı. Fransa bu fermanı tanımadığı gibi Mehmed Sâdık Paşa da Osmanlı-Rus savaşına istenilen askeri göndermedi. Bu irtibatı sağlayan Hayreddin Paşa da görevinden azledildi (1877). Gittikçe artan İtalyan nüfuzu aslında Alman şansölyesi Bismarck’ın Fransa ile İtalyanları karşı karşıya getirme politikasının bir ürünü idi. Fransızlar, İtalyanlardan önce harekete geçerek Tunus sınırındaki düzmece bir kavgayı bahane edip 1881 yılı Mart ayında buraya asker sevkettiler. 12 Mayıs 1881’de Tunus beyi ile Bardo Antlaşması’nı imzalayarak bu eyaleti kendi himayelerine aldıklarını duyurdular. Mehmed Sâdık Paşa 1882 yılı Ekim’inde vefat etti. Yerine geçen Seydi Ali Bey döneminde Fransız genel valisi Pierre Paul Cambon zamanında 8 Haziran 1883 tarihli Mersâ Antlaşması imzalanınca Tunus resmen Fransa’nın idaresine girdi. 1882’de İngiltere Mısır’a girdiğinden Tunus meselesi tamamen Fransa’nın istediği şekilde sonuçlandı. Burası artık Osmanlı Devleti salnâmelerinde “eyâlet-i mümtâze” diye yer aldı. Tarihî Bardo Sarayı 1888’de müzeye çevrildi. Tunus’un idarî yapısında kısmî değişiklik yapılarak seksen olan “kāidât” sayısı altmışa, 2000 olan ve dar anlamda idarî birimi ifade eden “şeyhât” sayısı da 600’e indirildi. (TDV)

Arap Baharı

18 Aralık 2010: Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” kısa zamanda Tunus ve Mısır’daki Batı kuyrukçusu diktatörlerin sonunu getirmişti. Tunus diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali yurt dışına kaçtı, Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek istifa ederek çekildi.

İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu ufuktaki tehlikeyi şöyle haber vermişti: “Arap Baharı ile aslında Müslümanlar ne kadar fikirsiz olduklarını gördüler. Yıllarca halklarını sömüren diktatörler öyle veya böyle devrildi, fakat boşluk doldurulamadı. Mısır’da Hüsnü Mübarek, Libya’da Muammer Kaddafi devrildi. Peki ne oldu? Yerine şuurlu bir yapı oturtulabildi mi? Aksine, Müslümanların ne kadar hazırlıksız olduğu ortaya çıktı.” (İbrahim Tatlı’nın Baran okurları için kaleme aldığı “Tunus Vesilesiyle” başlıklı yazıdan)

Protestolar ve sokağa çıkma yasağı

Tunus halkı ülkedeki siyasî krizi ve istikrarsızlığı protesto etmek hasebiyle Ağustos 2021’de sokaklara döküldü. “Artık yeter” diyen Tunuslular ortalığı ayağa kaldırdı. Dünyanın gözü Tunus’ta iken sokağa çıkma yasağı ilân edildi. Tunus’ta sokağa çıkma yasağı ilân edilmişti.

Çakal Carlos, Suud ve Siyonistlerin Tunus’ta etkisini anlattı

Yazarımız Çakal Carlos (S. Muhammed) Tunus’ta yaşananları şöyle açıklamıştı:

“Tunus ordusu Amerikan kontrolündeki bir ordudur. CIA ile işbirliği içindeler ve onlar tarafından kontrol ediliyorlar. Bin Ali’nin bunun oluşmasındaki rolü büyüktür. Tunus’ta hemen hemen her kesim, Bin Ali’nin iktidardan el çekmesini istedi. Sosyalistler de bu gruplardandı. Devrimden sonra sosyalist muhalif lider bir suikast neticesinde öldürüldü. Bu suikastın Suudiler tarafından organize edildiğini düşünüyorum. Dolayısıyla ABD ve Siyonistlerin dahli de…”

2021 Eylül’de ortalık iyice karıştı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Maliye ve Ekonomi Bakanı Ali Al-Kaali ile Tarım ve Su Kaynakları Bakanı olarak görev yapan İletişim ve Teknoloji Bakanı Mohamed El-Fadil Karim'i görevden aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Said ile görüşmesinde, Tunus'un istikrarını, iç barışını ve huzurunu korumasının bölgenin selameti açısından da son derece mühim olduğuna işaret etti.

Said, ülkede kamunun 4.8 milyar dolar kamu parasının yağmalandığını ve yağmaya 460 iş insanının katıldığını açıkladı. Yolsuzluklara ilişkin dosya ve dokümanları ortadan kaldırmaya çalışanların yargı önüne çıkarılacağını da sözlerine ekledi.

2021-2022’de Tunus

24 Eylül 2021: Ekonomik krizle boğuşan Tunus'a IMF'nin özel rezervinden 775 milyon dolar gönderildi.

25 Ekim 2021: Tunus’taki Nahda Hareketine 'lobicilik faaliyeti' suçlaması yapıldı.

6 Mayıs 2022: Tunus'ta, Yüksek Yargı Konseyi feshedildi.

8 Mayıs 2022: Tunus'ta Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı istifa etti.

31 Mayıs 2022: Tunus Cumhurbaşkanı Said, Meclis'i feshettiğini açıkladı.

Hülâsa

Tunus işgalinden, günümüze kadar Kuzey Afrika ülkesinde yaşanan hâdiselerden kısa kısa sunduk. Elbette Fransız işgali öncesinde Tunus güllük gülistanlık değildi. Ama şimdiki hâlinden çok daha iyi olduğu, Müslümanların daha huzurlu yaşadığı da aşikâr. Müslüman coğrafyasından Siyonist-Haçlı ittifakına el çektirmek Osmanlı bakiyesi Türkiye’nin boynunun borcudur. Yaşananlar bir kez daha Salih Mirzabeyoğlu’nun, “Şartlar Türkiye’yi tarihî misyonunu üstlenmeye zorluyor!” ifadesini hatırlatıyor.

Yorum-Derleme: Oğuz Can Şahin