Tarihten Notlar programının 7. bölümünde tarihçi-yazar İbrahim Tatlı, “Türklerde Göçebelik ve Yerleşik Hayat Çatışması”nı anlatıyor.

Türkler İslamiyetten önce göçebeydi. Göçebe yani çadırda yaşayan insanlar… Belli bölgelere taşınan, belli bir mevsim geçirip başka yerlere göçen aileler. Bu şekilde yaşayan toplumlardan da düzen çıkmaz. Bu anlamda kâmil bir devlet değillerdi. Gevşek bir konfederasyon gibi… Zaten insanlar serbest yaşıyorlardı.

Yerleşik hayata geçme dediğimiz şey Türklerde bir dini benimsemeleriyle başladı. Türkler dinsiz miydi? Kimileri pagan diyor, dinsiz olarak gören de var. Öyle değil. Çoğunlukla Hanif diyebileceğimiz insanlardı. Çünkü bu kâinatın bir sahibi olduğuna inanıyorlar. Tabii İslamiyetle tanıştıktan sonra Müslüman olmamakta direnenleri hariç tutuyoruz.

Bir dine geçmeleriyle beraber Türklerde yavaş yavaş yerleşik hayata geçme hadisesi de başlıyor. Göçebe iken Türkler Almanya’ya, Fransa’ya kadar gittiler. Hunlardan tutun, Avarlar, Hazarlar, Bulgarlar, Macarlar, bir sürü Türk boyu Tuna Nehri civarlarına kadar geldiler. Kendilerine ait bir medeniyet, kültür, dünya görüşü olmadığı için gittikleri medeniyetlerin içerisinde eridiler. Özellikle Rus Slav ülkelerde diyelim, oranın insanlarının kanı biraz da Türktür. Türkler oranın kültüründe erimişlerdir. Cermen’lerde mesela bir tür göçebe kavim oldukları için Roma ülkelerini istila edince Latinleştiler.