5 Temmuz tarihi direk olarak Müslüman Anadolu insanına karşı gerçeklemiş iki katliamın yıldönümü.

Biri serhad boylarında yer alan Doğu Türkistan Urumçi katliamı diğeri ise Anadolu'nun tam kalbinde bulunan Sivas Başbağlar köyü katliamıdır.

İkisinin de tarih itibariyle aynı güne denk gelmesi tesadüfi gibi görünse de Anadolu insanının Müslüman Uygur kardeşlerine karşı duyduğu yakınlık ve ruh birliği bizleri bu iki katliamın yıldönümü olan 5 Temmuz'da işgal altındaki İslam topraklarına daha da yakınlaştırıyor.

Doğu Türkistan bizden kilometrelerce uzak bir coğrafya gibi görünse de 5 Temmuz’da kader birliği yaptığımız Urumçi'yi bir Anadolu toprağı olarak gördüğümüzü belirtmek isteriz.

Tarihin en vahşi katliamlarından birine tanık olan Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Başbağlar Köyü, 5 Temmuz 1993 günü akşam karanlığında sayıları 100 kişi olduğu söylenen bir gurup tarafından basılmıştı.

Başbağlar, belki de tarihi olarak Müslüman Anadolu insanına karşı gerçekleşmiş en büyük katliamlardan birisidir. 5 Temmuz Katliamını yapanlar özellikle Başbağlar köyünü seçmişlerdi. Köyün Sünni olması kundaktaki bebeklere, savunmasız çocuk ve kadınlara kadar topyekûn katliama maruz kalmasına sebep teşkil ediyordu.

Başbağlar’da öldürülen 33 Sünni Müslümanın katilleri hala yakalanmamış ve faillerinin kimler olduğu tespit dahi edilememiş durumdadır. Yapılan büyük katliamın üstünden tam 2 yıl geçmesine rağmen olay hâlâ zihinlerdeki sıcaklığını koruyor. Katliam sırasında sağ kurtulanlar, yaşadıklarını anlatınca o anı adeta tekrar yaşıyormuş gibi dehşete kapılıyorlar.

Yöre halkı üzerinde büyük psikolojik tahriplere yol açan bu katliam, aradan geçen zamana rağmen hâlâ gündemin ilk sırasını oluşturuyor.

Sivas Madımak Otelinde öldürülen 37 kişinin intikamını almak adına girişilmiş ve faili meçhul saldırının tek hedefi Müslüman Anadolu halkıdır. Ve bu halk devletin bazı katmanları tarafından adeta üstü kapatılan Başbağlar Katliamı hakkındaki sorularına cevap arıyor.

Başbağlar'da toplam 33 kişi katledildi

Köyü basanlar köylülere tam 1,5 saat propaganda yaptı ve öldürülmek için seçilen erkeklere neden öldürülecekleri anlatıldı. 2 Temmuz'da Sivas'ta çıkan olaylarda hayatını kaybedenlere karşılık katledilecekleri ifade edildi. Propagandadan sonra köyün tüm erkekleri kurşuna dizildi ve 28 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra köy ateşe verildi ve 214 ev, köy okulu ve köy camii yakıldı. Bu yangınlar sırasında da 1'i çocuk, 4'ü kadın, 5 kişi öldü.

O gün Başbağlar'da toplam 33 kişi can verdi. Katliamın ve kundaklamanın ardından köye bırakılan bildiride, "Sivas'ın intikamı alındı" deniliyordu.

Madımak olayından sonra 33 kişiye belli belirsiz idam cezası verilmiştir. Başbağlar ise vahim bir olay olarak orta yerde durmaktadır.

İtirafçılar var, sanıklar var, tanıklar var ama yargı yok. 2 Temmuz’u unutturmayanlar ise 5 Temmuz Başbağlar katliamının yanına bile uğramıyorlar bugün.

5 Temmuz 2009 tarihi ise Başbağlar ile kader birliği yapmış Urumçi şehrinde Müslüman Uygur Türk'lerine karşı Başbağlar misali girişilen ve Çin ordusunun desteğini almış Çinli grupların savunmasız kadın ve yaşlı binlerle ifade edilen Müslümanı katlettiği tarih olarak hafızalarımıza kazınmıştır.

Tam 196 Uygur Türk'ü kurşuna dizildi

Urumçi Katliamının ardından 1 yıl geçti hafızalarımızdaki tazeliğini koruyan ve günler süren olaylar sonrasında Çin yönetimi Urumçi'ye asker takviye etti. Urumçi'de ev ev baskınlar yapıldı, Uygur Türkleri gözaltına alındı. Çin hükümeti olayların sorumlularının idam edileceğini açıkladı ve o kararını uyguladı. 600'den fazla kişiden de hala haber alınamıyor. Tam 196 Uygur Türk'ü kurşuna dizildi. Olayların sorumlusu yine Uygurlar oldu. B.M ve diğer uluslararası kuruluşlar ise bu soykırıma sessiz kalarak adeta Çin işgal Devletinin giriştiği bu katliamı desteklemişlerdir. Bu olaylar esnasında Uygur kadınlarının tanıkların önüne geçerek Çin işgalcilerine Meydan okumaları ise tarihin şanlı sayfalarında yerini almıştır.

Aslında Doğu Türkistan halkına karşı işgalci Çin tarafından yıllardır katliam uygulanmaktadır.

Müslüman ve aynı zamanda Sünni olan Uygur Türkleri ve yaşadığı bölgenin stratejik önemi bir yana Çin'e hayat kaynağı olacak coğrafi bir bölgede bulunması ve bir nevi Batı’ya giriş kapısı olması Çin işgalcileri için bu toprakları vazgeçilmez yapıyor.

Bunun yanında Büyük Doğu için başta Anadolu'yu ve bütünü ile İslam dünyasını Çin'den gelecek saldırılara karşı adeta koruyucu serhad boylarındaki kale konumu ile Doğu Türkistan Anadolu'nun ayrılmaz ve Çin işgalcilerine terkedilemeyecek derecede önem arz eden bir parçasıdır.

5 Temmuz bu iki katliamın da yıl dönümü... Başbağlar ve Urumçi denilince bir tarafta şehidler ve kahramanların yer aldığı diğer tarafta ise hain ve korkakların bulunduğu önemli iki hadise aklımıza gelecektir.

Bu iki olayı oluş ve katledenlerin uygulamaları yönünden incelediğimizde ise, "YA MUNTAKİM" diyerek sürekli tekrarladığımız yemin dillerimizden eksik olmayacaktır.

Hem Başbağlar hem de Urumçi Anadolu'dur. O halde Anadolu kesinlikle intikamını alacaktır.

Başbağlar katliamının yıl dönümü olduğu halde başta STK’lar ve medya olmak üzere bürokraside hiç yer bulmaması ve bunun aksine Alevi-Solcu-Kemalistlerin yaptıkları propaganda neticesinde sadece “Sivas katliamı”nı anması, hepsinin iki yüzlü, art niyetli, korkak ve ezik olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Müslümanlar bu hadisede de “Sivas katliamı” propagandasına yenik düştüler.