İki aydan fazla bir süredir dünya genelinde görülen bir salgın ile karşı karşıyayız. Salgın ile alakalı bir çok mesele sır olarak korunmaya devam ediliyor. Hükümetler çok ciddi hatalar yaptı ve bu hatalar insanların hayatlarını zorlaştırmanın yanı sıra bir çok insanın hayatını kaybetmesine de sebep oldu. Oysaki hükümetlerin görevi insanları korumaktı. Burada bilhassa ABD’yi ayrı bir yerde konumlandırmak gerekiyor; ülkede belki de milyonlarca insan hâlâ hasta. Merkezî yönetimin yanı sıra yerel hükümetler de büyük hatalar yaptı ve bu hatalar insanların özellikle yaşlıların hayatına mâl oldu.

Global ilaç üretici firmaların tamamının “özel” olmasının da ceremesi çekiliyor şu süreçte. Eski SSCB’nin devamı olan Rusya’da bile ilaç şirketleri özel. Bunlar her yıl milyonlarca dolar kâr elde ediyorlar. Bu süreçte de hazır olan eski ilaçları satmak suretiyle kâr etmeyi sürdürdüler. Bu ilaçlar hastalığa çözüm üretmekten ziyade hafifleten türden olup bir çok insan üzerinde işe yaramadı. Bu süreçte kâr etmeye devam eden şirketlerin uygun ilacı bulması için bir yıl gibi bir zamanın gerekli olduğundan bahsediliyor. Özel şirketlerin kâr odaklı tutumu ilacın bulunma süresini uzatırken milyonlarca insanın ölümüne de sebep olabilir. Bu insanlık adına bir utançtır.

Türkiye bugüne kadar tedbir almaya çalıştı; ümid ediyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekli tedbirleri almayı sürdürür. Çin’den yayılan salgın İslâm dünyasında Afganistan, Pakistan ve İran’da da ortaya çıkıp, ne yazık ki sonunda Türkiye’de de görülmüştü.

Zor şartlar altında bulunan Venezüella’da salgının görülmesi ise yüksek bir ihtimalle göçmenler vasıtasıyla oldu. ABD, Venezüella’ya karşı finansal-ekonomik bir savaş açtı ve bu savaş uzun süredir devam ediyor. ABD yeniden Latin Amerika’ya sarkma teşebbüsünde bulunurken burada oluşturmuş olduğu kargaşa insanların mülteci vaziyetine gelmesine sebep oldu ve bu mültecilerin bir kısmı hasta oldu. Bu hareketlilik bölgede hastalığı yaydı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün şu an başında muhalif bir Etiyopyalı doktor bulunuyor. Bu salgını önlemek için başından itibaren gerekli tedbirleri aldığını söylüyor. Kanaatimce ABD Başkanı sürekli sunî problemler üretiyor. Esasında Trump’ın Dünya Sağlık Örgütü ve Çin’e bu kadar yüklenmesinin önümüzdeki aylarda yapılacak başkanlık seçimlerinde yeniden aday olmasıyla alâkası var. Ben de onun yeniden seçilmesini ümid ediyorum, çünkü her zaman söylediğim gibi o ABD’nin bugüne kadar seçilmiş en iyi başkanı. Kendisi çok yozlaşmış bir adam. Bir Hıristiyan olmasına mukabil kızını, hâlâ hapishanede olan kriminal bir Siyonist Yahudi’nin oğluyla evlendirdi ve kızı Yahudi oldu. Bunlar yozlaşmış adamlar. Trump da böyle bir adam. Bu adam şimdi Dünya Sağlık Örgütü’ne ve başındaki muhalif doktora saldırıyor. Bu örgüt bazı çalışmalar için devletlerden para alıyor ve ABD’de en fazla yardım eden devletlerden birisi. Bu hususta da paylaşılmayan bir takım sırlar olduğunu düşünüyorum.

Bugün Venezüella, ABD’nin ve Avrupa devletlerinin kendisine açtığı ekonomik savaş sebebiyle sefalet içerisinde yüzen bir devlet. Karakas’tan bir genç bir adam çıktı ve Venezüella Ulusal Meclisi’nde başkan seçildi. Çünkü Maduro hükümeti doğru soruları sorup cevaplarını arayacağına saçma politikalar ürettiler. Bu da hainlerin sabotajlarına ve Bolivarcı devrimin sorgulanmasına yol açtı. Açık bir şekilde Amerikan ajanı olan bu adam vasıtasıyla ülkeyi savaş alanına çevirdiler. Başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok devlet Venezüella’ya karşı tavır aldı, ambargo uygulamaya başladı. Venezüella’nın ilaç ve yiyeceğe ihtiyacı var. Şimdi soru şu, Birleşmiş Milletler, Venezüella’nın İngiliz bankalarında bulunan altınları geri verilmediği için müdahale edecek mi? Ajan Guaido’yu tanıyan ngiltere, şimdi de Venezüella’nın koronavirüse karşı ilaç satın almak için kullanmak istediği altınları vermiyor. Birleşmiş Milletler bu tür problemleri çözmek adına var; bakalım gereğini yapabilecekler mi? Öte yandan Trump bu kuruma da saldırıyor. Bu Maduro’nun şahsî parası değil; Venezüella devletinin parası ve onu halkı için kullanacak. Venezüella halkı son derece zor şartlar altında.

Ben 1949’da doğduğumda Venezüella dünyanın en zengin ülkesiydi. İdarecilerin yapmış olduğu hatalar sebebiyle bu devletin bugün sefalet içinde olması inanılır gibi değil. Hugo Chavez’in arkasından iş çeviren hainlerden bazıları bugün hâlâ hükümetin içinde yer alıyor. Çok iyi bir lider olan Hugo Chavez’e düzenlenen suikastlarla bağlantısı olanlar hâlâ ülke idaresinde pay sahibi. Venezüella ve Bolivarcı devrime ihanet eden bu kişilerin bazıları kendilerini Labertists olarak tanımlıyor. Bunlar tehlikeli bir Troçkist grup; fakat Troçki ile pek bir alakaları yok. ABD’nin güdümünde hareket ediyorlar. İsimlerini aldıkları Pierre Lambert iyi bir Fransız politikacıydı. Bir çok defa başkan adayı da olmuştu. Lambert temiz biri; fakat Latin Amerika’da bu isimle faaliyet gösteren ABD ile bağlantılı ajanlar var. Lambertist grupların tamamının ajan olduğunu da söylemiyorum; fakat liderleri ABD’de olan bir klik var bunların içinde. Bu adamlar ajan. Kendisini Marksist devrimci olarak tanımlayan bazılarının Amerikan ajanı olması gerçekten inanılır gibi değil. Maduro iyi birisi. Kesinlikle ajan değil; sadece politik hatalar yaptı. Bu hataların sonucu ağır oldu.

1980’lerin başından itibaren bu ajanlar Venezüella’ya girmeye başladı. Venezüella’nın tanıdığım ve şimdi çoğu ölmüş olan eski komünist gerillalarını yalanlarla kandırdılar. Kardeşim ile kontak kuran birileri bana mesaj göndererek Fransız Lambertistlerin bazılarını benim veya komünist gerillaların öldürdüğünü kabul edip etmediğimi sordular. Ben de hayır dedim. Çünkü Venezüella, Latin Amerika’da Troçkist bir organizasyonun bulunmadığı tek ülke idi. Komünist Parti 1932 senesinde kuruldu ve bunları kesinlikle kabul etmedi. Usûl farkları vardı. İhanet teşebbüsünde bulunan bir organizasyon oldu; fakat başarılı olamadı. Çok daha sonra tesirli olmaya başladılar. Venezüella bu hainleri tasfiye ederse başarılı olacaktır.

Trump bu yozlaşmış insanlarla gurur duyuyor, bunları gördükçe mutlu oluyordur. Venezüella insanı sonuna kadar direnecektir, Venezüella ordusunun da zaten yüzde 99’u millî, vatansever ve Bolivarcı devrim destekçisidir. Askerlerin büyük çoğunluğunun aileleri de bu gelenekten gelmektedir. Trump’ın Dünya Sağlık Örgütü’ne saldırma sebeplerinden biri de, bu organizasyonun Venezüella’ya yardım etmek istemesi olabilir. Venezüella hükümetine değil, Venezüella halkına yardımdan bahsediyorum.

Bundan yıllar önce İngiliz bankalarına emanet edilen Venezüella altınları, ülkeye geri iade edilmek zorundadır. Bundan önce Venezüella içindeki hainler bunun gerçekleşmesine mani olmuştu.

Venezüella bankasının bunu bugüne kadar yapmamış olması şaşırtıcı. 2000’lerin başında Venezüella, ABD’de, Teksas’ta bir çok petrol şirketine sahipti. Bunların hepsinin bir an evvel satılıp parasının ülkeye getirilmesi gerektiğini söylemiştim. Çünkü ABD Venezüella’ya karşı tavır almıştı ve bunların da akıbeti meçhuldü. Hayalperest olmadığımı görmüşlerdir zannediyorum. Yaklaşık 15 sene önce söylediklerim yapılmadı, bunun sorumlusu kim? Venezüella’yı kim sabote etti? Ceplerini doldurmak için Venezüella halkının haklarını gasp ettiler. Venezüella’yı büyük bir krizin, içinden çıkılamaz bir vaziyetin içine soktular.

Etiyopyalı Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Venezüella’ya yardım etmek istediği için bugün saldırıya uğruyor. Öte yandan başka bir mesele ise Trump bir yandan Dünya Sağlık Örgütü’ne saldırırken öte yandan ilaç firmalarının imparatorluklarıyla da mücadele etmeye çalışıyor. Bu şirketler, bir yandan ellerindeki ilaçları satarken bir yandan da koronavirüse çare bulmak iddiasıyla çok pahalı ilaçlar üretiyorlar. Bu işi fırsata çeviriyorlar.

Gerginliğin had safhaya çıktığı bir dünyada yaşıyoruz. Emperyalizmin ve Siyonizm’in sebep olduğu bu şartlar insanları çaresiz duruma getiriyor. Siyonistler bu vaziyetin arkasında olduklarını dünyada gizlemeye çalışıyor. Trump, çıkarları gereği Siyonist destekçisidir. Çıkarları için Amerikan Büyükelçiliğini Tel-Aviv’den Kudüs’e taşıdı. Hıristiyan kızı bir Yahudiyle evlenerek Yahudi oldu ve Siyonist damadı şu anda Beyaz Saray’ın en etkili ismi. Damadının babası yaptığı hırsızlıklar sebebiyle hapishanede.

Ümid ediyorum Gönüldaş Erdoğan, Türkiye’yi Siyonist tesirinden ve Amerikan müdahalesinden kurtarmak ve temizlemek için gerekli adımları bir an evvel atar. Türkiye, Amerikan emperyalizminin ve Siyonizm’in uşaklığını yapmaktan kurtulur ve sonunda bağımsız bir devlet hâline gelir. Böylece Türkiye, tekrar büyük bir güç hâline gelerek Müslüman dünyanın hâmisi olacaktır.
Allahü Ekber!
 
Tercüme: Faruk Hanedar
30.05.2020


Baran Dergisi 699.Sayı