Merkez Bankası başkanının değişimini nasıl yorumluyorsunuz? Döviz kurundaki artışın sebebi sadece bunla izah edilebilir mi?

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, bir yandan eski ekonomi yönetiminin itibar erozyonunu restore ederken bankanın itibarını arttırmış, piyasa dostu, şeffaf ve tutarlı bir tutum izlemişti. Onun 4,5 aylık döneminde Türk Lirası %19 değer kazandı. Dünyadaki emtia fiyatlarının %28 arttığı bir dönemde, üretim ve sanayinin fiyat şoku yaşamasını önledi.

Hal böyle iken sıkı para politikası söylemi ve verdiği güven ile fiyat istikrarını sağlayacağı konusunda piyasaları ikna etmişken görevden alınıverdi. Merkez’in ana işi fiyat istikrarıydı oysa. Tıpkı Sovyetler Birliği yıkılınca işsiz kalan NATO gibi, kuruluş yasasında yazan finansal istikrar görev emri iptal edilince; Merkez ne yapacak, ne yapabilecek? Piyasaları çıldırtan Ağbal’ın azli değil, 1) kimin değiştirildiği, 2) nasıl değiştirildiği ve 3) sıklığı oldu.

Aslında konunun kimin başkan atandığıyla ilgisi de kalmadı. Zira merkez cephesinde yeni bir şey var ve iki paralı ekonomide artık LİRA için değil DOLAR için mücadele veriliyor algısı oluştu bende.

Türkiye’de son senelerde sık sık kur artışından kaynaklı iktisadi sıkıntılara şahitlik ediyoruz. Bu çerçevede sürekli faiz yükseltilmesi ve düşürülmesi gibi aksiyonlarla karşılaşıyoruz. Bu cendereden çıkışın anahtarı yapısal sorunlara çözüm üretmek, gerekirse köklü değişime gitmek değil midir?

Yapısal reform olmadan, sadece Merkez Bankası’nın marifetiyle ekonomi, güvenli sulara çıkamaz. Zira maliye ve üretim politikaları geliştirilmeyince faiz, döviz, enflasyon üçgenine sıkışıp kalırız. Nitekim şu anda bu haldeyiz. Reform, yapısı deforme olmuşları yeniden forma sokmaktır. Değer üretmeyen süreçler yüzünden elekle su taşıyorduk. Misal hukuk reformu beklenirken içinden yeni anayasa talebi çıktı. Oysa iç ve dış yatırımcı hukuk adımları atılmasını bekliyordu. Bu cendereden çıkışın yolu, reformist zihin yapısıdır. Finansal bakış açısı ve pansumanı andıran tedbir paketleri ile varacağımız nokta, orta gelir tuzağında patinaj yapmaktır.

Dergimizde müteddid kere işlediğimiz bir mesele var. TL’nin itibari değerini iade edebilmek için Türk lirasının “altın standardı”na bağlanması… Hatta Steve Hanke gibi bazı ekonomistlerin de TL’yi güçlendirme adına yaptığı bu tavsiye hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Bu, düşünülebilir. Bitcoin, plastik para, dijital para ve diğerleri… Şu anda doların kürenin rezerv parası olması, TL dahil tüm dünyada sıkıntı. Kaydi para ve diğer önerilerin tümü masaya yatırıldığında, güvenilir milli para gerektiği anlaşılıyor. TL’nin itibarı, üzerinde imzası bulunan guvernörden değil, milli paranın arkasındaki ekonominin gücünden gelir. İkili para sistemiyle yol alıyoruz ve dolar ile lira yan yana kullanılıyor. Zayıf paranın güçlü parayı piyasadan kovması, ekonomik kuraldır. Dolar, değer ölçüsü ve güvenli yatırım gibi görünürken, lira, günlük işlemlerde enflasyonu yapışkan hale getiren eylemlerde kullanılıyor.

Ekonominin bozukluğu; yapısaldır. İkide bir faizle oynamak, liraya değer kazandırmadığı gibi bünyeye giren virüs etkisiyle üretimi budar, paradan para kazanmayı teşvik eder. Türkiye’de kaynak sorunu yoktur, idrak sorunu vardır. İdrak; cennet ülkeyi cinnet ülkeye çeviren yönetim zaaflarına ve liyakatsizliğe karşı durmaktan gelecektir.

Baran 741. Sayı