Bütün dünyayı etkisi altına alan ve birçok değişikliğe sebep olan koronavirüs salgını hakkında biraz konuşmak gerekiyor. Milyarlarca insanın hayatını etkileyen virüs milyonlarca insanın hastalanmasına ve hayatını kaybetmesine sebep oldu. Ben aşı oldum; fakat hapishanede olmasına rağmen aşı olmayanlar var. Cezaevinde salgın sonrasında kısıtlama ve yasaklarla tedbirler alındı, hastalığa yakalanmasanız dahi bu kısıtlamalar ve yasaklara uymak zorundasınız. Bir seneden uzun süredir bu şekilde devam ediyor. Bu sadece bana yönelik bir şey değil, herkes için vaziyet aynı. Bazı yasaklar yasal olmasa da içişleri yöneticileri tarafından bir sistem oluşturuldu.

***

Bugünlerde Türkiye hakkında Avrupa medyasında haberler yoğunlaştı. Türkiye’nin geçerli sebeplerle tutukladığı Osman Kavala hakkındaki kararından vazgeçmesi isteniyor. Türk hükümetine karşı oluşan nefreti görebiliyorsunuz. Türkiye hükümeti, kimsenin ajanı olmayan sayılı hükümetlerden biri. Hatta Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen Rusya’dan taktik silahlar aldı ve bu mesele etrafında hararetli tartışmalar yaşandı. Bir NATO üyesinin en büyük düşmanından silah alması birlik için bir utanç vesilesi olmalı. Türkiye Venezüella, Küba, Nikaragua gibi ülkelerin muhatab olduğu emperyalist saldırganlığın daha şiddetlisine maruz kalıyor. ABD’nin Müslüman görünümlü ajanları ve diğer ajanları ülkede tekrar hâkim olmaya çalışıyor. Ümid ediyorum, Türkiye’nin gerçek Müslümanlardan oluşan hükümeti onların manipülasyonlarına ve tekrardan devleti ele geçirme teşebbüslerine müsaade etmez, bu defa dürüst insanlar zafere ulaşır.

Türkiye’nin başında sadece aktüel politika açısından değil, siyasî tarih açısından da çok önemli bir lider bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana gerçekleşen en ehemmiyetli hadiseler Erdoğan döneminde vuku buluyor. Türkiye NATO üyesi olmasına karşın bazı pürüzler ve çatışmalar yaşasa da Rusya ile ilişkilerini geliştiriyor. Emperyalistlerin desteklediği ırkçı Ermenilerle karşı karşıya geldi ve Karabağ’da zafer elde ettiler. Birinci Dünya Savaşı sırasında çok acı çeken Ermeniler, yine manipülasyona gelerek Türkiye’nin o dönemden beri iktidara gelen ilk bağımsız hükümetine saldırdılar. Belki Atatürk de bağımsız bir liderdi, denilebilir. Atatürk ile Erdoğan’ı kıyaslamak istemiyorum, yanlış anlaşılabilir; fakat o öldükten sonra özellikle II. Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye, ABD’nin kontrolü altına girdi. Türk ordusunun büyük kısmı vatansever olmasına rağmen devlet kurumları ABD’nin başını çektiği Batılı devletler tarafından işgal edildi. Akıllı bir siyaset izleyen Erdoğan bu işgali ortadan kaldırmaya teşebbüs etti. Daha önce söylediğim üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hâlâ hayatta olması dahi bir mucize aslında. Bundan sonraki süreçte de kendisine dikkat etmeli; çünkü onu öldürmek isteyeceklerdir. Türk halkı güçlü durmalı.

Şimdi Türkiye’nin yeni de olsa milliyetçi unsurlardan müteşekkil güçlü bir ordusu olduğunu görüyoruz. Türkiye tam bağımsız bir ülke hâline gelmeye başlıyor. Türkiye’nin, Müslüman olduğunu iddia eden bazı devletlerle ilişkilerini tekrar tekrar gözden geçirmesi gerekiyor. Müslüman olduğunu iddia eden diyorum, çünkü bazı devletler sadece Müslüman numarası yapıyor. Mesela Suudi Arabistan kraliyet ailesinin kökeninin Yahudi olduğunu biliyoruz. İsrail ile iyi ilişkileri var. Türklerin ve Kürtlerin yüzde 99’u ise vatanperver insanlar ve Filistin davasına destek veriyorlar.

Her zaman söylediğim gibi, neler yaşanacağını bilmiyoruz, sadece tahmin etmeye çalışıyoruz. İnşallah bu kötü dönem sona erecek ve güzel şeyler yaşanacak.

***

Benim vaziyetime gelirsek; mücadeleme devam ediyorum. Bilindiği üzere geçtiğimiz ay birkaç gün süren bir mahkemem oldu. Isabelle bu duruşmada iyi iş çıkardı; fakat ben altı davadan mahkûm edilmiş birisiyim. Türk avukatlarımla da gurur duyuyorum. Özel şartlar altında hayatta kalmaya çalışıyorum. Özellikle pandemi ile beraber hayat şartlarım iyice zorlaştı. Neler olacağı tahmin edilemiyor, tüm tedbirlere rağmen salgın sona ermiyor. Anlaşılan o ki, aşılar da herkesin bünyesinde koruma sağlamıyor. Oysaki özel ilaç şirketleri aşı satışından milyonlarca dolar kâr ediyor. Bu şartlar altında mücadelemizi devam ettirmemiz gerekiyor. Her şeyin en iyisini temenni edip en kötüsüne hazırlıklı olmalıyız…

Allahü Ekber!

23.10.2021

Baran Dergisi 772. sayı